Türkiye'deyken akşam ezanından korkan YavruSu sürekli bir sorgulama içerisinde idi:
Ezan bana bir şey yapar mı?
- Yok sana yapmaz.
Ezan anneme bir şey yapar mı?
- (Annene yapabilir, böyle devam ederse yakındır :P Şaka!) Ezan öyle bir şey değil, o bir ses...
Ezan havada mı uçuyor?
- Hımm, evet sayılır, ses dalgaları, malum...
Ezanın yüzü benekli benekli, bacakları kıllı kıllı mı?
- Haşaa, tövbe de kız! :P Ezan öyle bir şey değil, o bir çağrı, hani amin yapan bir dede görmüştük ya, ezan amin saatini haber veriyor, insanları dua etmeye çağırıyor.
Amin yapmak çok mu kötü bir şey?
- Yoo, neden ki?
O dedenin kafası sargılıydı.
- Takke diyorlar ona...
* * *
Amerika'ya döndük, ezan bitti, soru sormaz artık derken yeni evimiz kilisenin karşısında olunca çanlar vasıtasıyla yine başladı sormaya: "Bu çanlar neden çalıyor?" Dedim aynı ezan gibi, insanları dua etmeye çağırıyor. Bu sefer, "insanlar neden dua ediyor?" diye sordu, sonra ekledi, "ölmemek için mi?"
Ah yavrum, canım kızım, öyle takılmış ki ölüme... Sürekli sorup duruyor, nasıl ölünür, ne zaman ölünür, ben ölcek miyim,... Yaşam döngüsünü anlattım. Sonra bir gün sofrada baktım yemeklere şöyle ucundan dokunuyor, zorla yiyor, hayrola dedim, "yemek yemiycem ben" dedi ve ekledi: "ben büyümek istemiyorum, yaşlanmak istemiyorum, yaşlanınca ölünüyor, o yüzden yemek yemiycem" dedi.
Buyur burdan yak! Ne desem diye durdum düşündüm. "Yemek yemezsen de ölürsün" desem... yok, fazla sert. Zincirlikuyu mezarlığına bağlasam, "Her Canlı Ölümü Tadacaktır'" desem... psikopat anne! yok, olmaz! Kaldım öyle bir şey diyemedim. Nasıl derim, hele hele hiç sebepsiz yere ölenleri nasıl anlatırım, dünyada silah denen bir şey olduğunu, yaşam döngüsünün orta yerinden girip insanların canını aldığını, savaşları, kadın cinayetlerini, çocuklara yapılan işkenceleri nasıl anlatırım... Anlatamadım, anlatmadım. 3,5 yaşında bir çocuğa anlatılır mı bunlar? Çocuklara bunları yaşatanlar için dilimin ucunda bir sürü kelime... ama tek söyleyeceğim: Lanet olsun tüm savaşlara!
Biz daha sonra bir kitap bulduk kütüphaneden, "When dinosaurs die" diye. Yalın bir dille, neden ölündüğünü, öldükten sonra geride kalanların neler hissettiğini, onlara nasıl yardımcı olabileceğimizi, farklı inanışlardaki insanların uyguladıkları ritüelleri ve öldükten sonra ne olduğuna dair farklı inanışlara, farklı bakış açılarına yer veren geniş perspektifli bir kitap. Gidip gelip okuttu, uzun uzun inceledi. Sonra da bu kitap garip diye kütüphaneye geri götürmek istedi. Şimdi sorgulamaları azaldı ama arada hala devam ediyor, sen yaşlı mısın, biz kaza yapar mıyız, öldükten sonra ne olur, vesaire vesaire.
Yaşam dolu, yaşamak istiyor, uykuya hala tüm gücüyle direnmeye devam ediyor. En son patladı, "ben uyumak istemiyorum, ben yaşamak istiyorum!" diye. Canım yavrum, bu küçücük yaşında düşündüğün şeylere bak! Çok yaşarsın umarım, su gibi uzun bir ömrün olur... Akranların da yaşasın, herkes yaşasın, her canlının yaşama hakkı var, ölüm kimseye yakışmıyor!
September 28, 2012
September 25, 2012
Çocuklu hamile yogası :)
İlk hamilelikte yogaya gidilebilir ama ikincisinde evdeki imkanlar/insanlar değerlendirilir :)
Pembe kartlar, partnerle yapılan hareketler; sarılar, oyun kartları; morlar, farklı nefes teknikleri; koyu yeşiller, denge hareketleri gibi... Daha ayrıntılı bilgi için buraya bir tıklayabilirsiniz.
Bir de haftada 2-3 kez kütüphaneden aldığım bir DVD eşliğinde yoga yapıyorum. Onun güzelliği de, her trimesterdan bir kadın var ve yoga pozlarının trimesterlara göre modifiye edilmiş hallerini yapıyorlar. Daha ayrıntılı bilgi için buraya ya da buraya bir tık.
September 17, 2012
Kardeşli Hayata Hazırlık Vol.2 (Ebeveyn Rehberi)
Daha önce kardeşli hayata hazırlık ile ilgili yazmıştım. O hazırlıklar daha çok abla olacak keçimizi hazırlamak içindi. Ve fakat Yeliz kuzen kıskançlığı üzerine yazınca farkettim ki onu hazırlamaya çalışırken biz kendimizi unutmuşuz --hele de elimizde böylesine cadı bir abla adayı varken... Olacak iş mi deyip düştüm kütüphane yollarına. Bir tane kitap aldım, okudukça panikledim, gittim 2 tane daha aldım, notlar çıkardım ve buzdolabının üzerine astım.
Yarın annem geliyor. Annelik böyle bir şey işte, mesaisi hiç bitmiyor. Canım annem işini gücünü bırakıp yüzlerce kilometre yol gelecek, üçüncü kez. Evde üç yetişkin olacağız. Çok sıkı işbirliği yapmamız lazım. Açıkçası korkuyorum. Bizim cadı Su şimdiden anlaşmalar yapmaya çalışıyor.
Kaynaklar:
Tracy Hogg & Melinda Blau (2003). Secrets of the baby whisperer for toddlers. Ballantine Books. (Notlar daha çok bu kitabın kardeşle ilgili bölümünden)
Anthony E. Wolf. (2003). "Mom, Jason's breathing on me!": The solution to sibling bickering. Ballentine Books.
Leo Babauta (2012). The way of the peaceful parent. http://zenhabits.net/the-way/
Yarın annem geliyor. Annelik böyle bir şey işte, mesaisi hiç bitmiyor. Canım annem işini gücünü bırakıp yüzlerce kilometre yol gelecek, üçüncü kez. Evde üç yetişkin olacağız. Çok sıkı işbirliği yapmamız lazım. Açıkçası korkuyorum. Bizim cadı Su şimdiden anlaşmalar yapmaya çalışıyor.
"Memelerden bir tanesini ben emeyim, bir tanesini kardeşim emsin, olur mu öyle bir şey, olmaz di miii?"diyerek alarm çanlarını çalıyor. Hal böyleyken, bize sıkı bir çalışma yapmak düşüyor. Ama biliyorum ki yine de bir sürü kriz yaşanacak ve bizimki hep çalışmadığımız yerlerden arıza çıkaracak... Hadi hayırlısı :-)
Kaynaklar:
Tracy Hogg & Melinda Blau (2003). Secrets of the baby whisperer for toddlers. Ballantine Books. (Notlar daha çok bu kitabın kardeşle ilgili bölümünden)
Anthony E. Wolf. (2003). "Mom, Jason's breathing on me!": The solution to sibling bickering. Ballentine Books.
Leo Babauta (2012). The way of the peaceful parent. http://zenhabits.net/the-way/
September 12, 2012
Artık!
Aslında kötü geçmedi hamilelik. T.Su'da 9 ay boyunca mide problemim olmuştu. Bazı yemekleri bir daha hiç yiyemeyeceğimi düşünüyordum. Çikolata kokusu midemi bulandırıyordu. Hemen hiç tatlı yiyemiyordum. Bu sefer ne bulantı, ne reflü. Oh dedim bu hamilelikte doya doya yerim artık. Yazın da Türkiye'de olacağız zaten, gerek Adana yöremizin şerbetli-yağlı tatlıları, gerekse Ege bölgemizin sütlü-meyveli tatlıları gözümde tütüyordu. Aslında öyle çok tatlı seven birisi değildim ve şekerin zararlarını bildiğim için pek tüketmemeye çalışıyordum ama ne olduysa oldu bu hamilelikle birlikte resmen gözüm döndü. Ve bu göz dönmesi bana ilk 20 haftada alınan 11 kilo olarak geri döndü ki bu ilk hamileliğimde 40 haftada aldığım toplam kiloya eşdeğerdi. Bu sefer minimum 25 ile kapatırım diyordum ki artık allahın bir hikmeti midir yoksa hızla büyümem karşısında dehşete düşen sevgili kocamın labaratuvarla anlaşması mıdır bilinmez; şeker testi sonuçlarım 'tatlı' rüyalarımı kabusa çevirdi.
Gerçi sadece 2 saatlik şekerim yüksek çıktı ki burada değerlerden yalnızca bir tanesi yüksekse hamilelik diabeti demiyorlarmış ama ben bunu çok sonra öğrendim. Neyse, hemen dikkat etmeye başladım. Aslında kiloyu, şekeri çok dert ettiğimden değil ama hamilelik şekerinin bebeği makro boyutlara ulaştırabileceği bilgisini edindikten sonra rüyalarıma giren doğum korkusundan ve de doğduktan sonra bebeğin başına gelebileceklerden (hipoglisemi dolayısıyla oluşabilecek komplikasyonlar).
Velhasılıkelam, yürüyüş yaptım, yüzdüm, besinlerin karbonhidrat değerlerine ve glisemik indekslerine dikkat ederek yedim (ayrıntılı yazmayacağım zira Tomurcuk benim de yapmaya çalıştığım şeyleri çok güzel yazmış burada ve şurada). Ve ilk 20 haftada aldığım 11 kilonun üzerine, sonraki 17 haftada yalnızca 2 kilo ekledim. Yani eksi 12'deyim :P Ama yine de son ayın yüce hikmetlerinden kendimi kurtaramadım. Sonuç olarak:
------------------
Şekeri olan şeker gebeler için birkaç link:
Gestational diabetes: http://www.babycenter.com/0_gestational-diabetes_2058.bc
Glycemic index chart: http://www.herbalvitality.info/aw/glycemic_index.htm
Carbonhydrate counting: http://nutritioncaremanual.org/vault/editor/Docs/CarbohydrateCounting_FINAL.pdf
Hamilelik diabeti olanlar için önerilen karbonhidrat miktarı*:
Kahvaltı: 30 gr
Ara öğün: 15-30 gr
Öğle yemeği: 45-60 gr
Ara öğün: 15-30 gr
Akşam yemeği: 45-60 gr
Gece öğünü: 15-30 gr
*Karbonhidrat alımını tamamen kesmemek gerekiyormuş. Sonuçta, vücut için önemli bir enerji kaynağı. Ancak karbonhidratı basit şekerlerden değil de kompleks karbonhidratlardan seçmek gerekiyormuş. Burada örnek bir liste bulunabilir.
Bunlar da şekerin zararları ile ilgili makaleler:
Sugar Should Be Regulated As Toxin, Researchers Say
Sugar: Addiction & Dangers
Sugar's effect on your health
Gerçi sadece 2 saatlik şekerim yüksek çıktı ki burada değerlerden yalnızca bir tanesi yüksekse hamilelik diabeti demiyorlarmış ama ben bunu çok sonra öğrendim. Neyse, hemen dikkat etmeye başladım. Aslında kiloyu, şekeri çok dert ettiğimden değil ama hamilelik şekerinin bebeği makro boyutlara ulaştırabileceği bilgisini edindikten sonra rüyalarıma giren doğum korkusundan ve de doğduktan sonra bebeğin başına gelebileceklerden (hipoglisemi dolayısıyla oluşabilecek komplikasyonlar).
Velhasılıkelam, yürüyüş yaptım, yüzdüm, besinlerin karbonhidrat değerlerine ve glisemik indekslerine dikkat ederek yedim (ayrıntılı yazmayacağım zira Tomurcuk benim de yapmaya çalıştığım şeyleri çok güzel yazmış burada ve şurada). Ve ilk 20 haftada aldığım 11 kilonun üzerine, sonraki 17 haftada yalnızca 2 kilo ekledim. Yani eksi 12'deyim :P Ama yine de son ayın yüce hikmetlerinden kendimi kurtaramadım. Sonuç olarak:
Akciğerlerimi, midemi ve idrar torbamı tam kapasite geri istiyorum artık, yeter!Biliyorum karşılığında memelerimi ve kollarımı kaptıracağım ama olsun, buna hazırım, fazlasıyla hazırım --en azından fiziksel olarak…
------------------
Şekeri olan şeker gebeler için birkaç link:
Gestational diabetes: http://www.babycenter.com/0_gestational-diabetes_2058.bc
Glycemic index chart: http://www.herbalvitality.info/aw/glycemic_index.htm
Carbonhydrate counting: http://nutritioncaremanual.org/vault/editor/Docs/CarbohydrateCounting_FINAL.pdf
Hamilelik diabeti olanlar için önerilen karbonhidrat miktarı*:
Kahvaltı: 30 gr
Ara öğün: 15-30 gr
Öğle yemeği: 45-60 gr
Ara öğün: 15-30 gr
Akşam yemeği: 45-60 gr
Gece öğünü: 15-30 gr
*Karbonhidrat alımını tamamen kesmemek gerekiyormuş. Sonuçta, vücut için önemli bir enerji kaynağı. Ancak karbonhidratı basit şekerlerden değil de kompleks karbonhidratlardan seçmek gerekiyormuş. Burada örnek bir liste bulunabilir.
Bunlar da şekerin zararları ile ilgili makaleler:
Sugar Should Be Regulated As Toxin, Researchers Say
Sugar: Addiction & Dangers
Sugar's effect on your health
July 16, 2012
Kardeşli hayata hazırlık
Kardeş projesi henüz hiç akıllarda yokken bizim yavru kendi kendine bir hayali kardeş edinmişti. İsmi Ayla idi. Arkadaşının kardeşinin adıydı Ayla, sanırım onu tüm kardeşlere verilen genel bir isim zannetti. O zaman henüz fikir düzeyinde bile tohum halinde olmayan Ayla, gündelik konuşmalarda kardeşlik hallerinden epey bir nasibini aldı. "Ben yapmadım, Ayla yaptı, Ayla kırdı, Ayla döktü..." Bizimkinin yaramaz yanı Ayla oldu.
Gel zaman git zaman biz de "Ayla" fikrine sıcak bakmaya başladık. Daha doğrusu bizimki 3 yaşına gelip de görece biraz daha rahatlayınca, alışmamış bünyeye rahat battı. Gerçi, T.Su hala gece birkaç kez uyanıyor, gündüz uyumamasına rağmen gece çok zor uyuyor, sabah erkenden hortluyor, gecenin bir vakti bizim yatağa geliyordu ama en azından çoğu işini kendisi halledebiliyordu. Yine de modern zamanlarda "çılgınlık" olarak tabir edilebilecek bu işe kalkışmak ancak delilerin cesaret edebileceği bir olaydı ki aslında biz çok sakin insanlardık :P
Nasıl olduysa oldu, "başa gelen çekilir, az çok tecrübemiz de var" diyerek olayı bir şekilde kabullendik. Ve fakat bizim kızın kendi bebekliğini ve bize çektirdiklerini hatırlaması çok mümkün olmadığı için, bizim yaşadığımız etkiyi o yaşamasın diyerek anlatmaya başladık: Bak kızım, bebek işi zor iş; kimse bize sen doğmadan önce anlatmamıştı, sen şanslısın, biz seni uyarıyoruz, "Ayla" gelince şaşırma, sabrımızı bir de sen taşırma diyerek olaya girdik (şaka :-) Ama anlattık uzun uzun, hatta onun kendi videolarını izlettik, resimlerini gösterdik; konuşamadığı için derdini ağlayarak anlatacak, bazen neden ağladığını anlamak için karıştırmadığımız kitap, sormadığımız insan kalmayacak ama yine de nedenini bulamayacağız; o zaman, kafa kafaya verip biz de ağlayabiliriz --özellikle de anne kişisi. Zaten anne denilen kişi, değişen hormonlarının etkisiyle vırta zırta ağlayacak, gecede bilmem kaç kere kalkmanın etkisiyle zombi gibi etrafta dolaşacak ama ne olursa olsun hepimizi sevmeye, çok sevmeye devam edecek. Ve hep birlikte bebeğimizi büyütüp kendimize sıkı bir oyun arkadaşı yetiştireceğiz :)
Hazırlık
Bunları anlatırken ve YavruSu'nun sorduğu ahret sorularını yanıtlamaya çalışırken kitaplardan epey faydalandık. Zaten ikinci çocukta, hamilelik üzerine yoğunlaşma, ilkindeki gibi araştırma yapma, takip etme derdi pek olmuyor. Hem deneyim dolayısıyla rahatlamış olunuyor, hem de bu mucizevi olaya evdeki ufaklığın verdiği tepkileri izlemek her şeyden daha ilginç oluyor.
Öncelikle her zaman yaptığımız gibi en yakınımızdaki kütüphaneye koştuk. MCPL'in hazırladığı kitap listelerinden faydalandık. Brothers and Sisters and New Babies listesindeki çoğu kitabı kütüphaneden alıp okuduk. YavruSu'nun en çok hoşuna gidenler şu üçü oldu:
Sonra Banu'nun anne-log blogunda yazdığı "Kızım kardeşli bir hayata hazırlanırken" yazısından ve önerdiği şu iki kitaptan çok faydalandık:
Bir de sağolsun Senem, Firarperest ve Sarı Çizmeli'nin hediye ettiği kardeşli kitaplar, Türkiye'de İngilizce konuşulmaz diyerek İngilizce kitaplarını okutturmayan YavruSu için ilaç gibi geldi:
3 Aşama
Aslında olayın 3 aşaması vardı anlatılacak:
İlk aşama: Bizimkinin sorduğu "O bebek senin karnına nasıl girdi? İçerde ne yapıyor? Neden hep senin karnında büyüyor, biraz da babamın karnında büyüse olmaz mı?" gibi soruları için birtakım yanıtlar veriyorduk ama bu konuda derli toplu bir kitap yeni elimize geçti. Sağolsun Bir Dolap Kitap bu konuda çok güzel bir kaynak oldu:
İkinci aşama için yani YavruSu'nun "o bebek ordan nasıl çıkacak?" sorusu için daha önce bahsettiğim doğum simulasyon videosunu izlettik. Aslında çocuklarını doğuma götürenler ve hazırlık olsun diye gerçek doğum videosu izletenler de varmış ama biz doğuma sokmamaya karar verdik. Benim kasılmalar yüzünden acı çektiğimi düşünebilir ve etkilenebilir diye istemedik. Ama çocuğunun doğuma girmesini isteyenler için aşağıdaki linkte harika bir kaynak yazı var:
Son aşama için de henüz net olarak işe yaradı diyemem elbette ama diğer tüm kitaplar, eve gelen yeni bir bebeğin hayatımızı nasıl etkileyeceği, bizi neler beklediği, kardeşli hayatın iyi ve zor yanları için fikir veriyor. "O hep benim kardeşim mi olacak?" sorusuna da kendi kardeşli hayatlarımızdan güzel anektodlarla cevap oluşturmaya çalışıyoruz. Bakalım dışarı çıkınca neler olacak, heyecanla bekliyoruz...
Gel zaman git zaman biz de "Ayla" fikrine sıcak bakmaya başladık. Daha doğrusu bizimki 3 yaşına gelip de görece biraz daha rahatlayınca, alışmamış bünyeye rahat battı. Gerçi, T.Su hala gece birkaç kez uyanıyor, gündüz uyumamasına rağmen gece çok zor uyuyor, sabah erkenden hortluyor, gecenin bir vakti bizim yatağa geliyordu ama en azından çoğu işini kendisi halledebiliyordu. Yine de modern zamanlarda "çılgınlık" olarak tabir edilebilecek bu işe kalkışmak ancak delilerin cesaret edebileceği bir olaydı ki aslında biz çok sakin insanlardık :P
Nasıl olduysa oldu, "başa gelen çekilir, az çok tecrübemiz de var" diyerek olayı bir şekilde kabullendik. Ve fakat bizim kızın kendi bebekliğini ve bize çektirdiklerini hatırlaması çok mümkün olmadığı için, bizim yaşadığımız etkiyi o yaşamasın diyerek anlatmaya başladık: Bak kızım, bebek işi zor iş; kimse bize sen doğmadan önce anlatmamıştı, sen şanslısın, biz seni uyarıyoruz, "Ayla" gelince şaşırma, sabrımızı bir de sen taşırma diyerek olaya girdik (şaka :-) Ama anlattık uzun uzun, hatta onun kendi videolarını izlettik, resimlerini gösterdik; konuşamadığı için derdini ağlayarak anlatacak, bazen neden ağladığını anlamak için karıştırmadığımız kitap, sormadığımız insan kalmayacak ama yine de nedenini bulamayacağız; o zaman, kafa kafaya verip biz de ağlayabiliriz --özellikle de anne kişisi. Zaten anne denilen kişi, değişen hormonlarının etkisiyle vırta zırta ağlayacak, gecede bilmem kaç kere kalkmanın etkisiyle zombi gibi etrafta dolaşacak ama ne olursa olsun hepimizi sevmeye, çok sevmeye devam edecek. Ve hep birlikte bebeğimizi büyütüp kendimize sıkı bir oyun arkadaşı yetiştireceğiz :)
Hazırlık
Bunları anlatırken ve YavruSu'nun sorduğu ahret sorularını yanıtlamaya çalışırken kitaplardan epey faydalandık. Zaten ikinci çocukta, hamilelik üzerine yoğunlaşma, ilkindeki gibi araştırma yapma, takip etme derdi pek olmuyor. Hem deneyim dolayısıyla rahatlamış olunuyor, hem de bu mucizevi olaya evdeki ufaklığın verdiği tepkileri izlemek her şeyden daha ilginç oluyor.
Öncelikle her zaman yaptığımız gibi en yakınımızdaki kütüphaneye koştuk. MCPL'in hazırladığı kitap listelerinden faydalandık. Brothers and Sisters and New Babies listesindeki çoğu kitabı kütüphaneden alıp okuduk. YavruSu'nun en çok hoşuna gidenler şu üçü oldu:
Sonra Banu'nun anne-log blogunda yazdığı "Kızım kardeşli bir hayata hazırlanırken" yazısından ve önerdiği şu iki kitaptan çok faydalandık:
- Baby on the Way (bu kitabı özellikle diğer ebeveyne okutmanız tavsiye olunur, durup dururken gelen ayak masajları bonusu oluyor :)
- What Baby Needs
Bir de sağolsun Senem, Firarperest ve Sarı Çizmeli'nin hediye ettiği kardeşli kitaplar, Türkiye'de İngilizce konuşulmaz diyerek İngilizce kitaplarını okutturmayan YavruSu için ilaç gibi geldi:
3 Aşama
Aslında olayın 3 aşaması vardı anlatılacak:
- Hamilelik ve bebeğin anne karnında gelişimi
- Doğum
- Kardeşli hayatımız
İlk aşama: Bizimkinin sorduğu "O bebek senin karnına nasıl girdi? İçerde ne yapıyor? Neden hep senin karnında büyüyor, biraz da babamın karnında büyüse olmaz mı?" gibi soruları için birtakım yanıtlar veriyorduk ama bu konuda derli toplu bir kitap yeni elimize geçti. Sağolsun Bir Dolap Kitap bu konuda çok güzel bir kaynak oldu:
İkinci aşama için yani YavruSu'nun "o bebek ordan nasıl çıkacak?" sorusu için daha önce bahsettiğim doğum simulasyon videosunu izlettik. Aslında çocuklarını doğuma götürenler ve hazırlık olsun diye gerçek doğum videosu izletenler de varmış ama biz doğuma sokmamaya karar verdik. Benim kasılmalar yüzünden acı çektiğimi düşünebilir ve etkilenebilir diye istemedik. Ama çocuğunun doğuma girmesini isteyenler için aşağıdaki linkte harika bir kaynak yazı var:
Son aşama için de henüz net olarak işe yaradı diyemem elbette ama diğer tüm kitaplar, eve gelen yeni bir bebeğin hayatımızı nasıl etkileyeceği, bizi neler beklediği, kardeşli hayatın iyi ve zor yanları için fikir veriyor. "O hep benim kardeşim mi olacak?" sorusuna da kendi kardeşli hayatlarımızdan güzel anektodlarla cevap oluşturmaya çalışıyoruz. Bakalım dışarı çıkınca neler olacak, heyecanla bekliyoruz...
* * *
Şu aşamada kardeş olayını epey kabullenmiş görünüyor. Gelip karnımı öpüyor, sürekli onunla konuşmak, daha doğrusu tarafımdan konuşturulmak istiyor, seni çok özledim, gel artık diye sabırsızlanıyor ve hatta ona şarkı bile yazıyor :)July 14, 2012
Başka Bir Okul Mümkün!
Evet evet, yanlış duymadınız; mümkün! Başka Bir Okul Mümkün!
Birtakım güzel insanlar uzunca bir süredir bunun için canla başla uğraşıyorlar.
Bu Pazar günkü tanıtım ve dayanışma toplantısının çağrı metni aşağıda...
Ve sonunda hayallerimiz gerçek oluyor, "başka bir okul" çocuklarla birlikte "mümkün" oluyor :)
Merhaba;
Başka Bir Okul'u mümkün kılmak adına çok çalıştık, çok koşturduk. Sonuçta hatırı sayılır bir yol aldık. Niyetimiz, çabamız 2013 yılının Eylül ayında okulumuzun kapılarını aralamak.
Bugüne dek neler yaptık, bundan sonra nelere ihtiyaç var sizlerle paylaşmak, konuşmak istiyoruz. Aramıza katılmak isteyip bugüne dek fırsat bulamamış, vakit ayıramamış arkadaşlarımıza yer açmak, yeni dostların enerjisiyle sorunları daha hızla aşmak istiyoruz.
"Başka Bir Okul" hayalimizi, kat ettiğimiz mesafeyi ve şimdi bizi nelerin beklediğini paylaşacağımız Dayanışma ve Tanışma Toplantısı'nda hepinizi aramızda görebilmek umuduyla.
Toplantımıza tabi ki çocuklarımız da davetli. Toplantı boyunca Serkan Kırmızı "Davulumdan Masallar" atölyesiyle onlarla birlikte olacak.
Yer: Boğaziçi Üniversitesi, Güney Kampüs, Demir Demirgil Toplantı Salonu Tarih: 15 Temmuz 2012, Pazar Saat: 17:00 - 20:00
Sorularınız ve daha fazla bilgi için aşağıdaki iletişim bilgileri üzerinden bize ulaşabilirsiniz.
Dayanışmayla;
Feyza EYİKUL
Koordinatör
Başka Bir Okul Mümkün Derneği
İletişim Ofisi:Sinanpaşa Mah. İlhan Sok.
Pembe Rüya Apt. No:15 D:4
Beşiktaş/ İstanbul
Gsm: 533 383 4316
Subscribe to:
Posts (Atom)