September 29, 2010

Çevre için çalışan güzel insanlar

Bir önceki yazıda plastik geri dönüşüm kodlarından bahsettik. Bir de geri dönüştürülemeyenler, geri dönüşüm kodu olmayanlar var ki bunların diğerlerine göre çok daha tehlikeli olduğu söyleniyor. Bunlar dışında daha bir sürü şey var dikkat etmek gereken, yorum yapanlar sağolsun hatırlattılar. Örneğin, teflon ya da ahşap oyuncak yapımında kullanılan tutkal. Yiyecek konusu var bir de... of of! Tabii bunlar bizim yaşamımızda atacağımız küçük adımlar ve malesef dünyanın ve hatta uzayın bile bu konuda ve başka pek çok konuda başı çok büyük dertte. Ve bunlar çok daha farklı bir mücadele anlayışını gerektiriyor.

Bugün İsveçli bir profesör bizim okula konuşma yapmaya gelmişti, konuşmanın konusu: "Moving Toward a Socially and Ecologically Sustainable World Society", yani "Hem sosyal hem de ekolojik olarak sürdürülebilir bir dünya toplumuna doğru harekete geçmek".

Milyonlarca yıldır süren yaşamın sadece son iki yüzyıldır varolan endüstrileşme yüzünden nasıl bir hale geldiğinden, doğal kaynakların çok hızlı bir şekilde tüketilmesinden bahsetti Isidor Walliman. Örneğin BMW, yüzde yüz dönüştürülebilir ve az enerji harcayan araba imal ettiklerini söylüyormuş. Araba diğer arabalara göre hafif, bu sayede daha az enerji harcıyor ancak kullanılan materyal plastik yani o da benzinden yapılıyor, dolayısıyla enerji kaynakları yine fazlaca harcanmış oluyor.

Böyle tonlarca aldatma üzerine dönüyor piyasalar. Bize söylenen şey, x ürünü (araba, bulaşık makinesi, cep telefonu, vs.) hayatımızı pratikleştiriyor, dolayısıyla bize zaman kalıyor, ancak bu ürünleri kullanmanın sağlımıza etkileri dolayısıyla uzun vadede bizim bu dünyadaki zamanımızdan çaldığı ya da hem kaynakları tüketmek hem de atık oluşturarak dünyaya olan etkileri dolayısıyla dünyanın evrendeki zamanından çaldığı unutuluyor.

Gelişim denilen şey tamamen yanılsama. Artık geliştik deniliyor, gelişim de teknoloji ile ölçülüyor, peki kişi başına düşen ağaç sayısı ne oldu? Ya da kişi başına düşen 'boş' zaman??? Şimdi artık insanlar 50 hafta çalışıp 2 hafta tatil yapıyorlar. Bu gelişme mi??? Ya sağlık? Çocuk kanseri çocuk ölümlerinde kazalardan sonra ikincil nedenmiş 2003'te, artık birincil!!! Herşeyde olduğu gibi, yine ilk önce çocuklar nasibini alıyor bu teknolojik ve bilimsel 'gelişmelerden'.

Bazen diyorum gidip köye yerleşelim, eskiden insanlar nasıl yaşıyorsa biz de öyle yaşayalım. Kardeşimin bir arkadaşı Ilinois Üniversitesinde bilgisayar-elektronik mühendisliği doktorasını yaptıktan sonra Google'dan gelen teklife rağmen, pılını pırtısını toplayıp memleketi İngiltere'de bir köye yerleşmiş. Bizde köy de bırakmadılar ki ortada, boşalttıkları yetmiyormuş gibi yaktılar bir de geri dönemesin diye insanlar!!!

Çok kirlenmiş dünya, okuduklarıma gördüklerime inanamıyorum, yıllardır! Ama karamsar olmamak lazım elbette, güzel şeyler de yapılıyor, güzel insanlar da var dünyada, mücadele ediyorlar güzel değerler için, barış için, çevre için, özgürlük için ve başka pek çok şey için.

Bugünkü konuşmada bir profesörümüz Amerika'nın enerji kaynaklarını tüketme konusunda 1 numaralı ülke olduğunu söyledi ve bu konuda önce hükümetin adım atması gerektiğinden ancak Obama'nın çizdiği tablonun aşırı sağda kaldığından dem vurdu. Konuşmanın en güzel kısmı burdan sonra başladı, Walliman, anarşist topluluklardan onların yaptığı güzel şeylerden bahsetti ve Amerika'da da bu konuda çalışan anarşistleri örnek gösterdi ve
"Anarchist behavior start the change from wherever you are. They look for local solutions to build up to the whole system" (anarşist hareketler değişime oldukları yerden başlarlar. tüm sistemin gelişimini sağlayacak yerel çözümler ararlar)
dedi ve şu anda Almanya'da süregiden çok büyük bir sivil toplum hareketinden bahsetti: şehirlerin sürdürülebilir enerji kaynakları kullanması ve enerji konusunda dışarıya bağımlılıklarını kaldırmak için lokal çözümler arıyor ve diğer şehirlerdekilerle buluşup bunları bir araya getirerek tüm sistemi etkilemeye çalışıyorlarmış.

Altını çizdiği önemli nokta, bu konuda yapılacak olan çalışmaların işin sosyal boyutunu da kapsaması gerektiği idi: "200 yıldır tüm dünyayı etkileyen bir sistemi bir çırpıda ortadan kaldırırsanız ortaya çıkacak olan kaos ve insan ölümleridir; bu yüzden sosyal değişimi ekolojik değişimden ayrı tutmamak, ve hatta sosyal değişimi de sürekli ve sürdürülebilir kılmak gerekir" dedi.

Bu konuda daha ayrıntılı okumak isterseniz, Walliman'ın kitabına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

* * *
Daha önce de pek çok yorumcunun belirttiği gibi kişisel önlemler, yaşam tarzımızda yaptığımız/yapacağımız değişiklikler yeterli olmaz, ciddi olarak elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Neyse ki bu konuda çalışma yapan kurumlar ve sivil toplum örgütleri var, bunları ciddi olarak desteklememiz gerekiyor. Yoksa bugün görmezden geldiğimiz atıklar, yarın popomuzu tırmalar! (link sizi konuyla ilgili çok güzel bir çocuk kitabına götürecek, tavsiye olunur :)

Sivil Toplum Örgütleri:

(Bu tarz kurumları yalnızca bağış yaparak değil, onlar için çalışarak veya hediyelerinizi de buradan seçerek destekleyebilirsiniz. Aslında tüketmemek en iyisi ama illa da alacağım diyorsanız benim hoşuma giden birkaç tanesi: Trees for a Change, Greenpeace'den bebek body. Bu ürünler biraz pahalı ancak şöyle düşünün: verdiğiniz parayla veya bağışlarla dünya için güzel şeyler yapılacak. Bu arada bağış yapınca acayip güzel mailler alıyorsunuz söylemedi demeyin :)

Ve olmazsa olmaz webloglar:

Okumak için Türkçe kaynak olarak BGST Bilim ve Toplum Biriminin web sayfasında Ekoloji dosyası var. Çok nitelikli çeviriler ve yazılar var, göz atmalı.

Not: Sizin bildiğiniz başka STÖ'ler veya bloglar varsa yorumlara eklerseniz yazıya taşıyabilirim ve böylece ilgilenenler için bu konuda bir kaynak oluşmuş olur.

6 comments:

Red Riding Hood said...

Allah'ım buraya girip çıktıktan sonra bana bir haller oluyor. Kitap dergi internet karıştırırken. nasıl bişilere katkıda bulunabilirim, öğrencilerede bu yazıyı okutsammı derken buluyorum hep kendimi. Yazmaya devam et Yavrusu , sen yaz biz hep okuruz.
Sevgilerimle

Başak Çelik said...

Aynen Red Riding Hood gibi hissediyordum, ne güzel, benim yerime yazmış...

Şu an içinde bulunduğum şirketten nefret etmem dolayısıyla geri dönüşümden vs de nefret ediyor olsam da, seni okuduktan sonra bir miktar kendime geliyorum :)

Benim bildiğim, gerçekten aktivist STK'ları yazmışsın zaten Evren'cim, kalanları ne yazık ki ya çok pasif, ya da "güya" çevre için bir şeyler yapıyorlar (vaktiyle böyle bir vakıfta çalışıyordum da)...

Umarım tüm STK'ların çabaları, seslerini bir yerlere duyurmaya ve bazı şeyleri değiştirmeye başlayabilir. Ama, asıl sorunun kaynağı olan o büyük şirketler öyle güzel punduna getiriyorlar ki işleri, ne yazık ki çok umutlu olamıyorum.

Yine de, en azından kendi elimizden geleni yapabilmeli, ve destek olabilmeliyiz.

Yazı için eline sağlık, sevgiler.

Selen said...

Harikasın, ben de teşekkür ederim. Aslında ümitsizliğe kapılmak için çok sebep var ancak hala çok geç değil. Benim güzel haberim tekstil ile ilgili mesela. Şu anda bir çok büyük markanın en önemli gündeminde yeşil fabrikalar ve sürdürülebilir üretim şekilleri var. Örneğin hiç su kullanmadan kumaş boyayabilen makineler yapıldı. Atık su yok, öyle büyük birşey ki bu. Ne yazık ki, yeşil makinelerin ve fabrikaların yatırım maliyeti geleneksel metodlara kıyasla çok yüksek, ancak işletme maliyeti daha düşük. Yatırımcılar kendi kendilerine hayatta bu işe para yatırmaz da, büyük markalar bastırınca zorla ucundan, kıyısından bulaşmak mecburiyetinde kalıyorlar. Eğer tüketici ülkeler yaptırım uygularsa bu iş hızlanır ve kaydadeğer gelişmeler kaydedilebilir.

Yelish said...

ellerine saglik !

ben bosuna Amish olacagim bu gidisle diyip durmuyorum.
Kocayi,oglani al ,git yerles bir Amish koyune diyor seytan :)

Evren said...

Red Riding Hood,
Cok cok tesekkurler! Yorumlariniz guc veriyor! Hep birlikte yapacagiz. Uzak gibi gorunse de mesafeler, ellerimiz/fikirlerimiz degiyor birbirine...

Basak'cim,
Isinin seni boyle olumsuz etkilemesine cok uzuldum. Dedigin dogru, o buyuk sirketler, derin baglantilari olan dokunulmaz sirketler esas sorumlusu bu durumun. Ama umut bizim ekmegimiz, onsuz yasayamayiz. Bugun onu dusunuyordum, bu kadar fikir uretiliyor, kitaplar yaziliyor, besteler yapiliyor, cocuklar doguruluyor, hep insanin olumsuzluk gudusunu tatmin etmeye yarayacak seyler... ancak boyle giderse, elimizi tasin altina koymazsak bundan belki de sadece bir 200 yil sonra bu yapilanlarin hicbir degeri kalmayacak, cok aci!!! Bunu farkeden ve bu yolda bir seyler yapan insanlar var neyse ki ve sen de bunlardan birisin :)

Selen,
Cok guzel bir haber bu gercekten. Insan bazen hakikaten umitsizlige kapilabiliyor ve dedigin gibi bunun icin cok neden var. Ornegin bugun GMO'lu gidalarin organik tarim yoluyla da uretilebildigini ogrendim (neden uretilemeyecegini dusunduysem(!) Ve GM labeling olmadan aslini astarini anlamanin cok cok zor oldugunu. Ancak sevindirici haber de GM labeling diye bir seyin ortaya atilmis olmasi ve senin ornekteki gibi tuketicilerin bu konuda baski yapmaya baslamasi :) Daha cok yolumuz var, cok! Bir yandan da neyse ki var, ya hic kalmamis olsaydi :)

Yelish,
Yakisir :) Valla ben de bizim Karadeniz'deki koyu dusunuyorum bazen :)

Anonymous said...

Evren abla beniizleme listene almışsın ama benim feed vermediğmi söylemişsin. Nedir nasıl çözülür bu feed işi ?

Ashley's Neverland