December 22, 2010

Çocuğunuzu "kitapsevmez" yapmak için yeni bir kural ve vejetaryen olma yolunda atılan yeni bir adım

Çocuğunuzu tam bir kitapsevmez yapmanın 15 altın kuralını yazmıştı Banu Bir Dolap Kitap'ta. Sonra tekrar gündem oldu, paylaşıldı, yine ne kadar güzel yazmış, üzerine söyleyecek söz yok derken Bilge'nin mesajı geldi. Bilge, Amerika'da yaşayan bir anneymiş ve her Türkiye ziyaretlerinde, her Türkiyeli ebeveyn gibi çocuğu için kitap alıyormuş çok da inceleme fırsatı bulamadan. Aldığı bir kitapta hiç de hoş olmayan görüntülerle karşılaşınca isyan etmiş. Ben Bilge'nin bahsettiği kitabı okumadım ancak benzer bir şey bizim de başımıza gelmişti, dolayısyla derdini anlayabildiğimi düşünüyorum ve bu vesileyle Banu'nun yazısına bir kural daha ekliyorum:
  • Çocuğunuza içinde korkunç resimler (örneğin: elinde bicakli adam ve yerde karni yarilmis kanlar icinde yatan bir tavuk resmi) olan kitaplar seçin ki bir daha kitap okumak istemesin. 
Evet Bilge, alel acele yırtmış bu resimlerin olduğu iki sayfayı. Bu tarz şeylerin çocuk kitaplarında resmedilmesini anlamak gerçekten çok güç. Sadece resmetmek de değil, örneğin, Ömer Seyfettin'in Kaşağı öyküsünü okuduğumda yaşadığım üzüntüyü hala unutamam. Uzun süre ağlamış ve bir süre kitap okuyamamıştım. Bir de Kuduz filmi vardı, bizi ilkokuldayken topluca götürmüşlerdi, ne akla hizmetse (!) Bir daha köpeklerin yanına yaklaşamamıştım, şimdi YavruSu sayesinde korkumu yenmeye çalışıyorum; o, kocaman köpeklerin bile üzerine atlayıp sarılıyor. Ben de korkumu çaktırmamaya çalışıyorum ve epey ilerlediğimi söyleyebilirim :-) Hala elleyemesem de, en azından aynı odada bulunabiliyorum, üzerime atladıklarında çığlık çığlığa bağırmıyorum...

Bu noktada, Bilge'nin sözleri şu anda düşündüklerimi çok güzel bir şekilde özetlediği için aynen alıntı yapıyorum:
"...bugun bile boyle yayinlarin oldugunu gormek gercekten urkutucu. Sanki dunyada, ozellikle Turkiye'de daha cok siddete ihtiyacimiz varmis gibi, kucuk zihinlere adeta "fikirler" veriliyor, bazi seyler normallestiriliyor. Cocuklar steril bir ortamda yetissin, hayatin aci yonlerini hic gormesin demiyorum. Cocuklar olumu de bilmeli ki gun gelip bir sevdigi oldugunde hayati kararmasin, ya da yedigi tavugun/etin bir canlidan geldigini bir gun anlamali ki haddinden fazla bir etobur olup, ciftliklerde iskence goren ya da nesli tukenmek uzere olan hayvanlara karsi duyarsiz kalmasin. Ama herseyin bir uslubu ve anlatma zamani olmasi lazim." 
Notlar: 1) Kitabın bilgilerini Bilge göndermiş, ancak burada yayınlamak istemedim çünkü bu tarzda çok fazla kitap var; tek bir tanesini hedef gösteriyor gibi olmasın ama yine de isteyenlerle paylaşabilirim. Mail adresim sol tarafta kayıtlı.

2) Bu vesileyle bir kez daha nasıl kitap aldığımızı yazayım. İlk sene Türkiye'deyken Internetten sipariş verip büyük bir hayalkırıklığına uğrayınca ikinci sene bu işi daha ciddiye aldık ve neyse ki Bir Dolap Kitap açıldı. Orada tanıtım/eleştiri/tek tek kitaplara dair çocuğunuzla okuma önerileri ve daha pek çok bilgi içeren yazıları okuyup ilgimizi çekenlere Reader'da Star koyduk bütün sene. Bir başka kriter de takip ettiğimiz bloglardaki kitap tanıtımları oldu. Ve bu sene hepsi sağolsunlar çok güzel kitaplarla döndük. Şimdi de Bir Dolap Kitap'tan, bloglardan veya başka şekillerde duyduğumuz kitapların önce İngilizcelerinin kütüphanede olup olmadıklarına bakıyoruz, varsa kütüphane listemize, yoksa Türkiye'den alınacaklar listemize ekliyoruz. Sonra kütüphaneden alıp heyecanla okuyoruz. Diğerleri için de yazın gelmesini 12 gözle bekliyoruz :)

* * *
Vejetaryenlik meselesine gelince, gerçi Pratik Anne yazdıktan sonra gördük ki artık pek bir şey yemek mümkün değil ama kısaca Bilge'nin bahsettiği şu etoburluk konusuna değinmek istiyorum. "Haddinden fazla etoburluk"!

Neden köpekleri kedileri yemiyoruz da inekleri yiyoruz diye sordu geçen gün T.? Bir sebebi, muhtemelen et olmaması, diğer sebebi de kediler ve köpeklerin duyguları olan hayvanlar olması mı? Amerika'da çocuk gibi seviyor bazı insanlar, bebek arabasıyla dolaştırıyorlar köpeklerini. Dışarıda serbest dolaşan kedi veya köpek görmek mümkün değil, hepsi bir şekilde bakılıyor. Köpekler ve kediler insan dostu olabilir, duyguları olabilir ama yalnızca onlar mı böyle??? Hayır, aslında inekler de gayet sosyal hayvanlarmış, bir problem çözdükleri zaman sevinçten havalara sıçrıyorlarmış. Domuzlar da 3 yaşında bir çocuğun zekasına sahiplermiş.

Eskiden hayvanlar, ya iyice yaşlanıp artık iş göremez duruma geldiklerinde, onları saygıyla anarak ya da çok soğuk yerlerde hiçbir gıda yetişmediği durumlarda yeniliyormuş. Ama artık yememize gerek yok. Hayvanlardan alınan gıdaları başka besinlerden de alabiliyoruz. Peki nedir bu etoburluğun sebebi? Nedir hayvanlara yapılan işkencelerin nedeni? Sadece kesmek de değil, daha çok süt vermeleri için öyle çok sağıyorlarmış ki hayvanları... "Sen kendini düşün" dedi T., "iki kez üst üste emzirdiğinde nasıl canın yanıyor". Pompa kullanmak zorunda olduğum günler aklıma geldi, ne acı! İşte inekleri de böyle acılar içerisinde günde 10 kez sağıyorlarmış. Sanırım sonunda vegan olacağız. Aslında ideali Pratik Anne'nin yazısındaki Hintli amca gibi hava ve güneşle yaşamak diye düşünüyordum ama sonradan güneşin tehlikeli ve havanın da temiz olmadığını, başka bir gezegen arayışı içerisine girmemizi salık vermiş Pratik Anne :) Başka bir gezegen bulsak onu da mahvederiz biz gerçi. İnsan ırkı istilacı!

Evet, hala izlemediyseniz:
Mutlaka izleyin derim, gerçi izledikten sonra uykularınız kaçabilir ve yemek yiyemeyebilirsiniz, uyarmadı demeyin.

10 comments:

ycurl said...

Kedi kopek yiyen baska kulturler var ama :) Belki eski zamanlarda avlanmasi en kolay olanlar oldugu icin olabilir mi? Daha agir hareket ediyor sonucta dogada da genelde vahsi hayvanlar tarafindan yenilenler belli. Bu arada etobur hayvanlarin daha guzel (dusun iste kaplan, aslan) daha guclu olduklari da ayri bir sey. Olayin kulturel bir yonu de var etoburlukta.
Acikcasi ben vegan olamam. Olabileni de tebrik ederim o ayri mesele :)

Deli Anne said...

ben izleyemyeceğim galiba.. paranoyak oluyorum sonra ve yapacak pek de bir şey olmadığından uykularım kaçıyor boşuna.. en iyisi güdülmüş koyun modumda kalayım ve iyi şeyler umayım:)

Red Riding Hood said...

Bravo! şu son haftalarda böyle yazılara denk geliyorum bloglarda ve bu da çok güzel anlatılmış. Kitap konusu o kadar hassas ki gerçekten çocuğnuza bu sevgiyi aşılamak büyük sorumluluk. Ama benim gibi hiperaktif çocuk anası olunca kitap okuma okutma seanslarınız bazen sizi delirtebilir.Pisikolog siz istediğinizde değil , O'nun önüne kitapları koyup tanıtacaksınız ve O'nun canı ne zaman isterse kitap okuyacaksınız diyordu.Koca kız oldu hala kitap seçeceğimiz zaman içinde resim olmayan kitapları aldıramıyorum.İlla hoşuna giden birşeyler olacak ki o kitabı alsın.Ders kitaplarının içini bile sürekli graffiti ile yada renkli kalemlerle fantastic resimler çizerek okunabilir hale getiriyor kendince.Üniversiteye başlayıp daha sonra mesleğe adım atınca ne olacak bu halin diyorum ama havaya gidiyor konuştuklarım.Neyse ki geziyor araştırıyor gazete ve köşe yazarlarını fln takip etmeye çalışıyor da içim rahat :)

Et konusuna gelince 1 yıldır Nat-Geo'da çıkan Tabu programına takmış durumdayım.Gördüklerime ben bile inanamıyorum .Zorla vejeteryan olduk artık.Et bağımlısı aile değiliz ama 2-3 ayda bir köfte yada Tavuk pişerdi evimizde.Şimdi o reyonları hızla geçiyorum markette..Birde televizyonda At-Eşek ve domuz etinden çiğköfteyi duyunca et artık bize pek soğuk gelmeye başladı.Kuru fasulye,mercimek çorbası ve diğer bakliyatlardan alabilriiz benzer vitaminleri diyorum ben .
Sevgiler

yeliz said...

evrennn!!
sana mail attım, doğum günü kutlaması:)
ayrıca aynı ilkokulda okumuş olabilir miyiz? (Müdafaa-i Hukuk İlkokulu) o kuduz filmini bize de izlettirmişlerdi, hala bazı sahneleri aklımda, köpeklerle iletişimsizliğimin korkumun sebeplerinden biridir!! ayrıca kaşağı kitabından sonra kuşpalazaı olduğumu ve öleceğimi sanmıştım, kabus gibi!!

yagizlahayat said...

Bir vejeteryan olarak çok beğendim yazını... Dilerim herkes bir gün vejeteryan olur:-)

kara kitap said...

kaşağı'yı okuduktan sonra çok uzun süre türk yazar okumadım desem ve kuduz filmi hala rüyalarıma girer.niye çocuklara ömer seyfettin ve kemalettin tuğcu okutmakta ısrar ederler ki? vejeteryan değilim, ama çok da etcil sayılmam.link verdiğin filmleri daha önce izlemiştim.bence hiçbir canlı bunu haketmez.

Yelish said...

Kuduz filmi beni de cok etkilemisti ama Turkiyede hala kuduz var.
Sokaklarda ac kalip,saldiran hayvanlar da var,hemde Istanbulun gobeginde.Dikkatini cekmismiydi bilmiyorum ama Nisantasinin oralarda ,daha yeni arkadasimin baldirini,avucunun icini ve kolunu resmen yediler! Oldugunu dusunerek bayilmis kiz,gerisini hatirlamiyor.Gozumu actigimda hastanedeydim diyor...

Gercek anlamda bir hayvansever yetistirdigime inaniyorum ama gittigimizde,Turkiyede sokak kopeklerini opmeye kalkarsa ne yapacagim bilemiyorum...:(

Bu arada alelacele aldigim,okurken adeta sok oldugum Turkce kitaplardan ben de cok dertiyim:(

Cok guzel yazmissin ,cok guzel noktalara deginmissin.Yorumumun yazin kadar uzun olacak ondan korkuyorum,ben gidiyim en iyisi :))))

Berceste said...

Bebek arabasiyla dolastirilan kopek! Oooooldu dedirtti bana :) Tamam sevgi de, hayvancagiza iyilik mi oluyor, yag mi baglattiriyor :) Bizim ev-is-yol ucgeni icinde kosturuyor gorunsek de ayni rutinleri yapmaktan yag bagladigimiz gibi! Filmlere bir de Wall-E ekleyelim de, sirin sirin seyredilsin :)

Ben BPA'li su damacanalari ile ilgili ilk sorgu, sual, aramalarima basladim bakalim ne olacak?

Evren said...

Yeliz,
Aaa sen Müdafaa-i Hukuk'da mı okudun? Benim kuzenim oradaydı, 77'li Nesligul. Ben Bornova'da okudum, Kars İlkokulunda, 1 sene, sonra babamın mecburi hizmeti dolayısıyla Edirne'ye gittik. Off, demek tüm İzmir'de izletip okutmuşlar! Kabus hakikaten!

Yağızlahayat,
Çok teşekkürler! Dilerim dileğin olur ;-)

Kara Kitap,
Hiç sorma! Sen de mi İzmir'lisin yoksa :) İyi, sen Türk yazarları elemişsin, benim öyle bir bilincim yoktu :( Biz de çok etçil sayılmayan bir aileydik, şimdi yavaş yavaş geçiş yapıyoruz. Bakalım. Dediğine katılıyorum, hiçbir canlı haketmiyor!

* YeLiZ *,
Buyur gel, seni konuk yazar yapalım, burada da yaz :P Kuduz evet malesef var ama eskisi kadar yaygın değildir herhalde. Arkadaşına çok üzüldüm bu arada :( Ben de bizimkinin sokak köpeklerine sarılıp öpmek istemesinden muzdarip olacağımı düşünüyorum...
Türkçe kitapları da hiç sorma, neyse ki artık Bir Dolap Kitap var :) Ben bu kitap anketinden de epey isim topladım, bakalım, heyecanla bekliyorum.

Berceste,
Hiç sorma! Wall-E süper fikir, hemen ekliyorum, sağolasın! Damacana savaşında yanındayım ben de :))

Evren said...

ycurl,
Evet doğru diyorsun, kültürel bunlar hep. Karidesleri canlı canlı yiyenler, maymunların kafasına vurup bayıltarak yiyenler, yılanın canlı canlı kalbini sökenler :( Çok vahşi kültürler gibi geliyor ama bizimkinin de aşağı kalır yanı yok, kesim koşulları, sağma olayları, tavuklara arsenik içirip daha hızlı kilo almalarını sağlamak :((( Of ya, yazdıkça geriliyorum. Veganlık kısmı düşündürücü, biz de yavaş yavaş geçmeyi planlıyoruz, bir denemek istiyoruz ama göreceğiz bakalım...

Deli Anne,
İzlemek tek başına yetmiyor zaten. Eyleme geçmek gerek. Bireysel olarak hayatımızı değiştirmek değil kastettiğim, çünkü kişilerin et yememesi, GDO'lu ürün almamasıyla çıkılmıyor bu bataktan, bu bir endüstri, hatta bu bir bütün olarak işleyen sistem. Her yerde! Endüstriyel sistem, daha çok kazanmak için yapmadığını bırakmıyor, sadece hayvanlara değil elbette, insanlara, çocuklara, kadınlara, dünyaya, hatta uzaya bile. Klasik Marksistler gibi devrim olup sistem çökertilince geçecek demiyorum çünkü bu bir yerde devrimle hallolacak bir şey değil bu artık dünya-sistemi. İzleyip izlettirip yaygınlaştırmak lazım bu tarz belgeselleri. Yiyeceğimize, tohumlarımıza, dünyamıza, geleceğimize sahip çıkmalıyız. Çok işimiz var daha, çok! :)

Red Riding Hood,
Ben de kurgu kitap okuyamam, film izleyemem mesela. Ama araştırmayı, makale okumayı, öğrenmeyi çok severim. İçin rahat olsun senin tabii; gayet aklı başında, ilgili meraklı bir insan yetiştirmişsin, ne güzel :)) Darısı başımıza!
At-eşek-domuzdan çiğ köfteyi duymamıştım :( Bakalım daha neler duyacağız. Dediğin doğru, baklagiller çok önemli besin kaynağı, üstelik et gibi kolesterol veya trans yağ da içermiyor. Varsın, otobur hayvanlara et yedirerek sindirim sistemlerini bozup E.coli bakterisinin üremesine sebebiyet veren insanoğlu, hamburger yiyen çocukların ölmesine aldırış etmesin!