November 6, 2009

Uyku problemi, çözümü ve düşündürdükleri...

Uyku problemi
Bir bebek emzirilerek, kucakta sallayarak veya pış pışlayarak uyutulur ve daha sonra çıt çıkarmadan, usulca beşiğine konur; derin bir nefes alınır ve birikmiş işleri yoluna koymak için bilgisayar başına geçilir. İlk önce stres dolu uyutma işinden sonra biraz rahatlamak için e-maillere bakılır, sonra hızlıca yeni kayıt göndermiş annelerin blogları gezilir ve zevkle okunan bir yazıya cevap yazmak üzere yorum tuşuna basılır ama ne mümkün! "Aha aha" diye kesik kesik bir ağlama sesi gelir; henüz yarım saat önce yatırdığınız bebeğiniz sizi çağırmaktadır, evet eşinizi değil sizi! Çünkü eğer o giderse bu sakin başlayan kesik ağlama sesi sürekli ve yüksek bir tona dönüşüp bebeğinizi uyandıracak ve bebeğiniz çok uykusu olduğu halde sizi ememediği için uyuyamadığından bu duruma sinirlenip daha çok ağlayacak ve akabinde kısır döngüye girip hem sizi hem de kendisini çileden çıkacaktır. Ve siz de bunu hiç mi ama hiç istemediğiniz için koşarak yanına gider, beşiğinden alıp paragraf başına geri dönersiniz.

Problemin tarihi
Tam olarak bu aşamaya nasıl geldiğimizi hatırlamamakla birlikte, 6 aylık olduktan sonra uyku ile ilgili bir problemimiz olduğunu farkedip 10. aya kadar sabrettikten sonra bir çözüm bulmak gerektiği konusunda karar birliğine vardık diyebilirim. Bizim kişisel tarihimiz dışında uyku problemi gerçekten çok eski bir problem. Bir bebeğin tarihi içerisinde konumlandırmak gerekirse de, okuduğum çalışmalar ve kişisel anılar bunun 6-7 ay civarında başlayıp ya da anne-baba tarafından farkedilip/bilinç düzeyine çıkarılıp; 9-12 ay arasında tavan yaptığını ve önlem alınmazsa 2-3 yaşına kadar devam ettiğini söylüyordu.

Bulgular
Karşılaştığım kaynaklarda en çok bahsedilen ve bizim de bizzat şahit olduğumuz bulgular şunlar:
  1. Kendi kendine uyuyamama (genelde biberon, emzik veya emzirme dışında uykuya dalamama)
  2. Gece neredeyse her saat başı uyanma (aslında uyku döngüsünün bir parçası olması dolayısıyla normal bir step --kısa uyanış)
  3. Gece boyunca emmek isteme, anne memesini emzik olarak kullanma
  4. Gündüz iştahsızlık
  5. Gece vakti babayı gördüğünde "ortalığı yıkma"
  6. Özellikle 9-10 ay civarında anne memesine artan düşkünlük ("anne mem" diye ağlayarak annenin bir yandan içinin yağlarını eritme diğer yandan da kendini kötü hissetmesine sebebiyet verme:)
  7. Tüm bulguların şiddetinin/derecesinin zamanla doğru orantılı olarak artması
Problemin çözümü
Uyku probleminin çözümü ile ilgili yöntemler genelde iki ana başlık altında toplanıyor: "Bırak ağlasın" ve "ağlamak yok". Bebeklerin tek iletişim şekli ağlamak olunca, onları öylece bırakmanın karşılıklı iletişim ve güven açısından çok sağlıklı olmayacağını düşündüğümüz için "ağlamak yok" (gülmek var:) kategorisindeki metodlardan iki tanesini denedik.

Bunlardan birincisi, daha önce bahsettiğim Elizabeth Pantley'in "The No Cry Sleep Solution" metodu. Bu metod, uyku eşleştirmelerinin yavaş yavaş azaltılarak bırakılması esasına dayanıyor ve uygulaması daha uzun süren bir çözüm öneriyordu. Biz bunu gerçekleştiremedik. Gece vakti 1., 2. kez uyandığı zaman uyguladık ama biz yattıktan sonraki uyanmalarında çok zor oldu, tatlı uykumuza 5 dakika daha önce dönmek için kısa süreli çözümlere tav olduk.

İkincisi ise "Whisperer's Sleep Method", nam-ı diğer "Yatır/Kaldır". Bu metodu 1 haftadır uyguluyoruz ve YavruSu doğduğundan beri, yani 10,5 aydır ilk kez 7 saat kesintisiz uyudu :)) Nasıl olduğunu anlamadık ama inanılmaz hızlı bir şekilde adapte oldu ve gündüz yemelerini bile etkiledi. Bebiş bir haftadır gece emmediği için gündüz acıkıyor ve iyi yiyor, gündüz iyi yediği için de gece rahat uyuyor. Metod "6 aya kadar bebeğinizi yatağına yatırıp sırtını sıvazlayarak pış pışlayarak uyutun, 6 aydan sonra da yatağına yatırıp ağlayınca kucağınıza alın ancak susar susmaz tekrar yatırın ve böylece kendi kendine, kendi yatağında uyumayı öğrenecektir" diyor. Gerçekten basit bir metod. Zaten orijinal dilinde de "E.A.S.Y method" olarak sunulmuş. Kolay anlamına gelen EASY kelimesi, Amerikalıların bayıldığı bir kelime sanatı olan akronim haline getirilmiş: Eat, Activity, Sleep and You. Yani "Yemek, Aktivite, Uyku ve Siz": Uyanınca yemek yer, sonra birlikte çeşitli aktivitelerde bulunur/oyun oynarsınız, o tekrar uyur ve bu arada siz de dinlenirsiniz (akronim uğruna biraz kabalaştırılmış bir anlatım sunuyor ama bu tarz hakikaten çok hakim bu diyarlarda). Herneyse, metodu uygulamak da gerçekten kolay çünkü çok hızlı sonuç veriyor --tabii eğer ısrarlı ve istikrarlı bir şekilde uygularsanız. Zaten sanırım her metod için anahtar nokta burası: yani hangi metodu uyguladığınızdan ziyade, onu istikrarlı bir şekilde uygulamanız daha önemli.

Bizim sadece ilk gece zor oldu (1 saat 45 dakika sürdü ve 58 kere yatırıp kaldırdım) ki bunu bekliyordum. Tracy Hogg'un --kitabın yazarı-- ilk gece 126 kez yatırıp kaldırmış ancak 3 günde sonuç almış olmasından cesaret alarak çok sabırlı ve sakin davranmaya özen gösterdim, çünkü bu sefer kısa süreli çözümlere pay vermeye hiç niyetim yoktu; gerçekten artık canıma tak etmişti! Uyku uyuyamanın yanısıra her saat başı 20 dakika boyunca bir bebeği uyutmaya çalışmak çok yıpratıcıydı ve gece boyunca emdiği için tahriş olup moraran memelerimin acısı da cabası olmuştu. Aslında eylem planına göre baba başrolü oynayacaktı çünkü beni memeyle özdeşleştiriyordu ve bunu kırmalıydık; ancak YavruSu bu duruma çok sinirlenip şiddetli bir ağlama krizine girerek anneyi yanına getirtmeyi başardı. Ama sonraki tüm uyanmalarda ve diğer gecelerde *süper babamız* metodu binbir özen ve itinayla uyguladı ve uyanma sayısı ve uyutma süresi inanılmaz bir şekilde düştü. En son gece birkaç dakika içerisinde uykuya dalıp sadece 1 kere uyandı, o da 12 civarı altını değiştirirken. Sonra sabah 7'ye kadar uyudu :))

Şimdi ben uyku rutinini yapıyorum, iyi geceler dileyip yatağına yatırıyorum, sonra babası devralıyor: ağlayınca alıp susunca yatırıyor, biraz sırtını sıvazlıyor ve birazcık pış pışladıktan sonra bırakıyor, ve YavruSu mışıl mışıl uyuyor.

Tartışma ve Sonuç
Sonuç olarak kendi kendine uyuması gerektiğini öğrendi. Bunun iyi birşey olduğunu umuyorum. Ancak bu konudaki kaygılarımı da paylaşmadan edemeyeceğim. Genel olarak "eğitim" dediğimiz şeyin, nasıl uygulandığının tartışılması ve sürekli olarak sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Yalnızca ben değil tabii, bu konuda çok değerli insanlar tarafından yapılmış çok önemli çalışmalar var; örneğin Chomsky'nin BGST yayınlarında çıkmış Demokrasi ve Eğitim kitabı. Benim dikkat çekmek istediğim nokta da uyku eğitimi konusunda ne kadar demokratik davrandığımız.

Şimdi flashbackle 6-7. ay civarına dönecek olursak bebeklerin genelde bu zamanlarda kendi kendilerine hareket etmeye başladıklarını gözlemleriz. Otururlar, emeklerler veya bir yere tutunup ayağa kalkabilirler. Bizim case'imizde YavruSu kendi kendine hareket etmeye başlayınca işin boyutu gerçekten çok değişti. Kendi kendine hareket edebildiği zaman çok mutlu bir bebek oldu, kucağa almak veya herhangi bir nedenle hareketini kısıtladığımız zamansa tam tersi çok aksileşti. Uyku problemlerinin de bu dönemde başlaması bana pek tesadüf değilmiş gibi geliyor: bebeklerin artık anneden bağımsız bir birey olmaya başladığı ilk dönem. Sonra 9-10 ay civarında bebekler artık çoğu şeyi anlamaya başlarlar, rahatça emekler ve hatta bazı tezcanlıları yürümeye bile başlayabilirler. Uyuyamamanın başka nedenleri de vardır elbette ancak beşik denilen şeyin ne kadar demokratik olduğu konusunda ciddi şüphelerim var. Güvenlik adı altında özgürce hareket etmenin tadına varmış bir bebeği parmaklıkların arasına koymak ne kadar doğru gerçekten bilemiyorum. Biz uyandığımızda kendimizi bir kafesin içerisinde bulsak ne yaparız? Acaba bebeklerimize 'uyku eğitimi' adı altında çaresizliği mi öğretiyoruz? Gün gelip özgür bir birey olmalarını istediğimizde bu iki yüzlü bir davranış olmayacak mı? Bilemiyorum, yeniden düşünmeli, çok düşünmeli ve hep sorgulamalı... Sonuç olarak yine uykusuz kalmalı, bu konuda çok uyanık olmalı!

Güncelleme: Bu yazıyı yazdıktan sonra, beşiğinde uyutmaya çalışmaktan vazgeçtik ve kendisinin kolayca inip çıkabileceği yer yatağı sistemine geçtik. Şu anda 22 aylık ve hala bizimle uyuyor ve bu ailecek hepimizi çok daha mutlu ediyor.

11 comments:

senem said...

Ahhh tebrikler, tebrikler, tebrikler. Demek sonunda başardınız. Gerçekten çok sevindim. Süper baba Taylan'a da ayrıca tebrikler. Darısı başımıza. Biz hala istikrarlı bir yol uygulayabilmiş değiliz ne yazık ki. Bir de öksürük, nezle falan derken sürekli birşeyler giriyor araya :(

Yalnız bu öğrenilmiş çaresizlik meselesi benim de çok kafamı karıştırıyor. Bir de böyle koşullandırarak ve davranışçı yöntemlerle bebeğe birşeyleri öğretmek fikri canımı sıkıyor. Kendine güvenen, bağımsız bir birey yetiştirmeye çalışırken bu konuda ona pek de bir seçme şansı bırakmamak ne derece doğru acaba diye düşün düşün düşünüyorum ne yazık ki.

Başak Çelik said...

Tebrikler Evrencim, sizin adiniza gercekten cok sevindim!
Bizde ne bir super baba ne de bir super anne oldugundan bu yontem de cok sonuc vermiyor! Ilk 2 gece hersey cok iyiydi, ama 3. gece baba uyutsun dedik. Gece 3 kez uyandi. Sonraki gun ben devraldim, ama saat basi uyandi (sanirim babaannesinde uyuyup uyandiginda bizi gorememis olmasinin etkisi var -uyanmasina yetisemedik maalesef, koyu oldu). Dun gece de ben uyuttum, bir onceki gunku gibi olaganustu bir durum da yoktu ama yine 3-4 kez uyandi.
Gunduz zaten bu yontemle uyutmaya kalkarsam 45dk'yi buluyor uyumasi ve uykularini kacirdigindan butun gunumuz alt ustu oluyor. O yuzden once geceleri cozmeye karar vermistim ama bu ara biraz umutsuzum... sanirim 3 yasina kadar boyle cile cekmeye devam edecegim cunku kimseden destek almadan surekli evde Cinar'in duzeni, uykusu, yemek yemesi ile ilgili kafa patlatmaktan cok yoruldum. Fiziksel yorgunluga raziyim artik!
Size hersey icin kolay gelsin, ve simdiye kadarki destegin icin tesekkurler!
YavruSu'yu da ayrica tebrik ediyorum, akilli bebek!
Sevgiler... Basak

Evren said...

Ya sağolun arkadaşlar ama, aslında bizimki gerçekten öğrendi mi yoksa çok ısrar edince çaresizlik içinde kabul etmek/boyun eğmek durumunda mı kaldı, ve sonuç olarak bu ne kadar iyi oldu emin değilim. Yani hakikaten Senem'in de bahsettiği davranışçı yöntemlerle birşey öğretmeye çalışmak fikri biraz can sıkıcı.

Başakçım bence hiç moralini bozma, en son okuduğum bir yerde bu yöntemlerin 1 yaşından sonra pek işe yaramadığı yazıyordu. Yani sorun ne sizde ne de Çınar'da, sorun bence sistemde ve kafamıza yerleştirilen anlayışta.

Senemcim, bildiğim kadarıyla Neva çok bağımsız bir çocuk. Belki gerçekten de beşik fikrine tahammül edemiyordur --istediği gibi hareket edemediği için.

Ben gerçekten birlikte yatmayı sürdürmeyi çok istedim ama düşkünlüğü artıp saat başı uyanıp emmek isteyince, gece boyu uykuların bölünmesi dolayısıyla ikimizin hayatı da olumsuz etkilendi. Belki emmeyi bıraktıktan sonra co-sleeping olayına geri dönebiliriz, bilemiyorum.

Bu arada Elizabeth Pantley'in kitabında yürüyen ve konuşan bebekler için şöyle bir öneri vardı: Kendi odanıza ona uygun bir yer yatağı yapıp gece uyandığı zaman isterse anneyle babanın odasına gelip yer yatağında yatabileceğini, ancak anne ve babayı uyandırmamak için bunu sessiz bir şekilde yapmasının iyi olacağını anlatabilirsiniz diyordu. Birkaç gece geldikten sonra bırakıyorlarmış.

Ben bu yer yatağı olayını yapmayı gerçekten istiyorum ancak "güvenlik" konusu var --epey uğraşmam lazım, babyproofing olayı. Ama düşünüyorum da neden hep bebekleri kendi yaşantımıza uydurmaya çalışıyoruz, "high-chair"lar, kafes şeklinde beşikler... Bebekler için dizayn edilen şeylerin çoğu "güvenlik" merkezli düşünülmüş. Halbuki onları sandalyeye bağlamadan da birlikte yemek yiyebiliriz, ne bileyim yer sofrası ne güne duruyor. Bu "güvenlik" olayı çok dikkat edilmesi gereken bir konu. Pekçok şeye kılıf edilip her yerde karşımıza çıkıyor. Ve öyle alışmışız ki, çoğu zaman hiç düşünmeden kabul ediyoruz özgürlüğümüzün kısıtlanmasını. Sally Kempton'ın bir sözü var, bu durum için: "It's hard to fight an enemy who has outposts in your head"! Sanırım üzerine birşey söylemem anlamsız olacak.

Herneyse! Senem'in dediği gibi düşün düşün düşün düşünmeye devam... Hepimize kolay gelsin!
evren

Başak Çelik said...

Aslinda haklisin Evren... ben de bu uyutma, beslenme, davranis vs konusundaki kitaplarin cogunun (ozellikle "aglaya aglaya ogrensin" odaklilarin) bebegin degil de anne-babalarin rahati icin oldugunu dusunmusumdur hep. Yani bugunlerde "keske bu kadar cok sey bilmeye ve ogrenmeye kalkmasam da cocugu onun ihtiyaclari dogrultusunda buyutsem daha mi iyi olurdu acaba?" diye de dusunmuyor degilim... ama iste insanlik hali, bir yerde de nefes almak icin EASY'ler uygulamak zorunda kaliyoruz :) ama bu yaklasim ne kadar demokratik, onu hic sorgulamiyoruz!
Acikcasi, baktim bu yontemler sonuc vermiyor, dun butun kitaplari kaldirdim ortadan. Oku oku kafam patladi cunku! Biraz Cinar'i gozlemleyip nasil kolayca uyuyabiliyor onu anlamaya calisacagim (uyanik kalmak istedigi sure, uyuma bicimi, vs vs...). Gece gec yatmasini da umursamayacagim artik -kusma sorunu yuzunden ancak 3 saatte bir yemek yedirebiliyorum ve dolayisiyla aksam yemegimiz 8'e dogru yendiginden uyku da 9'a dogru oluyor... ama zaten oncesinde Cinar'in uykusu gelmiyor! Belki tek uykuya gectigi zaman daha erken yatar ama simdilik boyle, zorlamanin da bir anlami yok. Herkes acisindan yorucu oluyor.
1 yas da ilginc bir donem, bebeklikten kucuk cocukluga gecitikleri icin birden davranislari da degisiyor. Kendi isteklerinin -daha cook- farkina variyorlar. Siz de yasadiginizda ne demek istedigimi anlayacaksiniz :) O yuzden, belki de artik Cinar'a gercekten bir birey gibi davranmam gerekiyor... Biraz ben taviz verecegim, biraz o, orta yolu bulacagiz sanirim :)
NOT: Yer sofrasi fikri cok yaratici ama Cinar'i bir yere sabitlemeden yemek yedirebilmem imkansiz... o yuzden, bir sure daha mama sandalyesine devam :))

babayizbiz said...

yer yatagi konusuna ben ikna oldum ancak kafamda oturmayan noktalar var.sanirim ozel uretim bir yer karyolasi tasarlamam gerekecek,uzerinde dusunuyorum

Evren said...

Başak,
Hakikaten de en iyisi dediğin gibi kendi bebeğini dinlemek ve anlamaya çalışmak. Ve eminim bir orta yol bulunacaktır. Kolay gelsin!
Sevgiler...

Gürkan,
Tasarımlarını heyecanla bekliyoruz. Bizim gönderdiğimiz kreşte 1-2 yaş grubunu yer yatağında yatırıyorlar (aynı o bebek dostu dizayn yazısının ikinci resmindeki gibi). Bugün bakıcılarına sordum şu ana kadar yataktan yuvarlanan olmamış. Tabii yine de çok yüksek olmaması ve yatağın halının üzerinde veya kenarında olması iyi olur sanırım. Kolay gelsin!
Sevgiler...

Anonymous said...

benim oglum 11.5 aylık çok uyanıyor.hep kucak istiyor.8.ayın sonunda emmeyi bıraktı.ama gece sureklı rahatsız kucakta gezdir beni istiyor.çok sinirlerim yıprandı.yatagında bırakıp ağlasın diyorum bu seferde öksürerek kusuyor.yardım edin

Evren said...

Merhaba Adsız,

Seni çok iyi anlıyorum. Bu sürekli uyanma ve kucak isteme durum gerçekten çok sinir bozucu. Pek çok yöntem var uygulayabileceğin ama en önemlisi istikrarlı olmak. Daha önce hangi yöntemleri denediniz, ne aşamadasınız tam olarak bilmediğim için kesin bir şey tavsiye etmem pek anlamlı olmayabilir. Ancak şunu söyleyebilirim, bu sorunu mutlaka partnerinle paylaş, o da dahil olsun. Biz de baba işin içine girince düzelmişti. Yatır/Kaldır metodunu kullanmıştık ve 3 günde sonuç vermişti. Fakat sonra uygulamaya devam etmedik. Biraz etik olarak ters geldi, biraz baba kolaya kaçtı, yanına aldı, birlikte uyudular ama 2 güne kadar pek bir problem yaşamadık. Şimdi bilemiyorum, ya hasta olduğundan, ya da yeni diş geldiğinden, 2 gündür bizde de başladı gece uyanmaları.

Bir de emekleme yürüme döneminde bu uyanma ve kucak düşkünlüğü iyice artıyor. Belki yatağında kendini rahat hissetmiyordur, hareket edemeyeceği için. Yer yatağı bir çözüm olabilir. Biliyorum, gece kalkıp dolaşması fikri garip geliyor ama 1-2 geceden sonra yapmıyorlarmış. Biz de henüz denemedik, finallerin bitmesini bekliyoruz, çünkü evi yeniden düzenlememiz ve bazı güvenlik önlemleri almamız gerekiyor.

Maksat aslında yattığı yeri sevdirmek. Sevdiği bir oyuncağı varsa belki onu kullanabilirsin. Bak burda Senem'in yazısı var, cesaret verici, ona da bir bak istersen: http://cikolatalipasta.blogspot.com/2009/12/duzene-giren-gece-uykular.html. Bir de biz uyku rutinini yaparken, masaj yapıp, ninni falan söyleyerek iyice uykusunu getirdikten sonra, ancak tam uyumadan yatağa koyuyoruz. Böylece son aklında kalan görüntü kendi yatağı oluyor, uyanınca da ıh-mıh yapıp bazen 3-4 saniye ağlayıp biz daha yanına gitmeden dönüp uyuyor. Belki sen de tamamen uykuya dalmadan yatırmayı deneyebilirsin, biraz sırtını sıvazlarsın, biraz ninni söylersin, odada oturursun ve böylece daha güvende hisseder kendisini.

Umarım biraz yardımcı olabilmişimdir. Daha spesifik soruların olursa, yine yaz, cevaplamaya çalışırım.

Bebişe ve size iyi uykular! Sevgilerimle...

Damla said...

Güzel yazmışsınız. Biz de bu disiplin/özgürlük/demokrasi konuları içinde sürekli gidip geliyoruz. Ama oğlum 3 yaşına yaklaşırken, bizden farklı olduklarını, sınırları sevdiklerini ve bir bebeğe sorunsuz bir şekilde uyumayı öğretmenin onun hayatının ve sizin ilişkinizin kalitesini inanılmaz arttırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Evren said...

Damla sağolasın!

Evet, bu yatırmaya çalışma aşaması bazen gerçekten sinir bozucu olabiliyor ve bu da dediğin gibi ilişkinin kalitesini etkiliyor. O yüzden kendi kendilerine uyumayı öğretmek gerçekten çok önemli. Bu konuda şu ana kadar karşılaştığım en demokratik yöntem Elizabeth Pantley'inki ancak bu diğerlerine göre daha uzun sürüyor ve diğer tüm metodlarda olduğu gibi istikrarlı bir şekilde uygulama istiyor. Bir de her bebek farklı gerçekten, o yüzden metodlar da bir yere kadar yardımcı oluyor. Biraz Başak'ın da dediği gibi onları gözlemleyip ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak iyi olabilir.

Şimdi Kitubi'ye baktım ki zaten de siz de benzer şeyler yapmışsınız :)

İlknur said...

Burayı en çok neden sevdiğimi buldum, ben bu yazıları okurken başka bir şey düşünemiyorum, içine dalıp gidiyorum, rahatlıyorum, mutlu oluyorum ve gülümsüyorum. Kocaman bonusları bile var, çok şey öğreniyorum, meditatif bir etki hasıl oluyor üzerimde :)

Eksiklerimi tamamlayacağım, keşke ben bloğun sonuna gelene kadar, bir kaç yeni sürpriz yazı gelse :)) Sevgiler