December 26, 2009

Her hayat önemlidir!

Dün çok hastalandım! İçtiğim bir bardak suyu bile istemedi midem, çok hırçınlaştı. Hiç bu kadar kötü olmamıştım diye düşünürken süper kahramanım geldi ve ağırlaşan bacaklarıma masaj yapmaya başladı. Bacaklarım sanki yatağı çökertecek gibiydi başlangıçta, Herkül olmalı diye düşündüm. Sonra hikayeler anlatmaya başladı bana 'Herkül'üm, başkalarının hikayelerini; o anlattı ben ağladım; ben ağladım, o anlattı:

Seni öyle çok seviyorum ki demiş adam kadına, burdan bir yere gitmem, çünkü artık çok yorgunum, çok hastayım, ve çok acı çekiyorum. Kadın arkasını dönmüş ve "tabii ki seninle evlenirim" demiş. Adam ertesi sabah erkenden kalkıp aramış kadını, fikrini değiştirmiş olmasından korkarak yine sormuş ve kadın evet demiş yine, 25 kez evet. Ve ondan sonra her yıl o gün o saatte aramış kadını adam.
Eğer mutlu bir evlilik yaptıysanız, işte yaşadıklarınızın, günün geri kalan kısmında yaşadıklarınızın hiçbir önemi yoktur demiş adam. Sizi merdivenlerden aşağıya itmeyecek biri vardır sarılabileceğiniz... Evli olmak renkli televizyona sahip olmak gibidir, hiçbir zaman siyah-beyaza dönmeyi istemezsiniz.
Bu hikayeyi anlattıktan kısa bir süre hızla yayılan bir kansere yakalanmış adam. Demiş ki karısına: hayatta bir nokta vardır, ölümle anlaşmayı kabul etmen gereken bir nokta, ben henüz bu notkaya gelmedim ama senin şunu anladığından emin olmak istediğim bir noktaya geldim: şu zamana kadar sana olan aşkım olabileceği kadar çoktu ve bu sonsuza kadar devam edecek. Sana verdiğim tek zavallı hediye kendimdi ve bunu hep verdim. Ve geri gelip bunu tekrar vermenin bir yolu olursa, bunu yine yapacağım.
Bu hikayeler, StoryCorps adlı bir proje için yapılan söyleşilerden toplanmış, Dave Isay'in oluşturduğu bir sözlü tarih projesi. Dinlemek isterseniz Democracy Now'da Amy Goodman'ın harika bir programı var bu konuyla ilgili, bu linkten ulaşabilirsiniz. StoryCorps, 2,5 yıl önce New York'un tarihi Grand Central Terminalinde başlamış ve sonra ülke çapına yayılmış. Bir kabinin içerisinde 40 dakika boyunca röportaj yapmış isteyen istediği kişiyle. Ve ortaya muazzam hikayeler çıkmış. Her yaşam ne kadar farklı, bir o kadar da aynı; ne kadar zengin ve ne çok acıyla dolu malesef. Dün gece T.nin anlattığı hikayelerden biri de şuydu:
Hayatının en üzücü anı neydi diye sormuş torunu dedesine. Dede de başlamış anlatmaya; arkadaşlarıyla birlikte Washington'a, başkenti ziyarete gitmişler. Araba kullandığı için içki içmemiş. Arkadaşlarını bara bırakıp tüm gün boyunca şehirdeki anıtları, heykelleri gezmiş. Akşam yorulduğunda sinemaya gitmeye karar vermiş. Sinemada bilet satıcısının ardında oturduğu cam bölmeden yansıyan tarihi şehir binasının kubbesini görmüş ve kendi kendine demiş ki "ne güzel bir final, bütün bu demokrasiyi içerek günü bitiriyorum". Sonra biletini istemiş, kadın bileti uzatmış; ancak adamın parayı uzatmasıyla kadının bileti geri çekmesi bir olmuş. Uzanan elin siyah olduğunu görünce ona bilet satmayı reddetmiş. Adam geceyi caddelerde yürüyerek bitirmiş, ama bu kez sadece ağlayarak.
Ben de geceyi ağlayarak bitirdim, küçük şeyleri ne kadar gereksiz yere dert ediyormuşuz diye hayıflandım.  Böyle binlerce hikaye toplamışlar. Ama Isay, daha yolun çok başında olduklarını ve herkese ulaşmak istediklerini söylüyor. Son bir hikaye daha yazmak istiyorum, beni etkileyen, 3 kızkardeşin hikayesi:
Kızlar okulda pek başarılı değillermiş. Bir gün babası bunları 18 mil uzakta çiftlikevi yapılacak bir araziye götürmüş ve akşama kadar bir köşedeki tüm taşları büyük bir yığın haline getirmelerini isteyip gitmiş. Akşam geldiğinde kızlar kirli, terli, ağrılı, ağlayarak "bu kadar ağır koşullarda çalışmamız haksızlık" diye dert yanmışlar. Babası da onlara, "peki sizce ben hergün bu koşullarda çalışmayı seviyor muyum" diye sormuş. Kızlar almışlar mesajı tabii :) Şimdi üçü de iyi işlerde çalışıyormuş.
Dave Isay herkesin hikayesinin ortak bir temelde birleştiğini söylüyor. Ver her hayat önemlidir diyor. Yanımızdaki insana yabancılaşmamak, onların da bizimle benzer şeyler yaşadıklarını, paylaştığımız şeylerin ne kadar birbirine benzediğini tekrar hatırlamak için dinledim dün bütün gece bu hikayeleri. Ve ağırlaşan bacaklarım daha da ağırlaştı önce.  Sonra bir rahatlama geldi. Güzel şey paylaşmak dedim; bir ömrü, bir anıyı, hatta tek bir dakikayı bile.

1 comment:

senem said...

Evren, ne kadar güzel bir site bu. Çok ilginç, çok farklı dünyalardan çok hoş hikayeler var. İnsanın ufkunu genişletiyor. Bir de bizim yabancı dil derslerinde de rahatlıkla kullanılabilir bu site. Öğrencilerime göndereyim bu adresi :)

Geçmiş olsun bu arada. Neyse ki Herkülün yanında :)
S