January 3, 2010

miniğim

Ve geçenlerde playdate olayına girdim ben de sonunda. YavruSu daha önce babasıyla karışmıştı diğer çocuklu babaların arasına ama ben ilk kez, okul tatil olunca fırsat bulabildim. Bir de tabii kreş olunca çok gerek olmuyordu, şimdi o da tatil. İyi oldu, bu vesileyle biraz sosyalleşmiş oldum ben de... Çok komik anlar oldu ama en komiği, hadi arkadaşını sev diyince, YavruSu'nun arkadaşının göbeğine doğru "hamm" diyerek koşmasıydı :))) Babamız demişti, kreşte ısırma vakası olursa ben muhatap olmam diye; ciddiye almamıştım ama haklıymış, böyle devam edersem olabilir yani. Çıkardım tabii yerim-ısırırım-ham üçlüsünü repertuvardan. Zor tutuyorum kendimi ama n'apalım :) 
* * *
Neyse gelelim televizyona. Bizim evde yok. Pek çok sebepten dolayı, tercih etmedik almayı. Bu yüzdendir ki geçen gece bir arkadaşın evinde, kendi yansımasını görünce üzerinde, "ayna" dedi YavruSu koskocaman plazma tv'ye :)

Vee bulaşık makinesi. Gerçekten çok güzel bir icat; bakalım daha neler yıkayacak?


* * *
Son olarak da kreş vakaları.
Kendisi şu anda Lamb1 sınıfında; 1 numaralı kuzu yani :) Sınıfın en büyüğü, anlatılanlara göre hanımağası bir nevi; kendinden küçük bebekleri sallaması bir numaralı vukuatı --biz hiçbir şekilde sallamıyoruz ama kreşte bouncing seatlerde sallayarak uyutuyorlar bebekleri, bizim yavru da yardımcı oluyormuş öğretmenlerine, "eksik olmasın" diyorlar :) Tabii biz sallanarak uyutulması istemediğimiz için de uyku saatinde cadı kesilip diğer çocukları da ağlatıyormuş bazen. Herkes 1,5-2 saat uyurken yarım saat uyuduktan sonra "all done!" diyerek uyanması, Lamb2 sınıfının kapısına giderek sürekli bağırmak vasıtasıyla kendini içeri aldırtması, içeri girdikten sonra da hiçbir şey olmamış gibi kuzu kuzu oynaması diğer numaraları arasında...

Ögretmenine bile daha şimdiden “very interesting baby” dedirttin ya daha ben ne diyeyim sana?? Yürü be minik istiridyem! Senin gönlün hoş oldukça, üret böyle yıllarca…

3 comments:

İlk said...

Yavru Su'nun sevme tarzini cok sevdim ben. Aynen isirasim geldi :) Ozellikle "ayna" reaksiyonu yine "yerim seni" dedirtti. Bizim de televizyonumuz yok yillardir, buyuk ihtimalle de olmayacak. Heveslendim ben de, acaba bizimki ne diyecek ilk kez televizyon gordugunde :)
Son olarak, bira sisesi sabahima renk katti :)

Mutlu seneler sizlere!
Sevgiler,

senem said...

Aaaah ah, bu East 3rd Street'teki Barnes and Noble'midir acaba? Bir zamanlar benim pazar sabahlarımı Calvin and Hobbes: Lazy Sunday Mornings okuyarak geçirdiğim Barnes and Noble? Nasıl burnumda tüttü anlatamam!!! :) Minik istridye çıkarsın tadını. Resimler harika :)

Bu arada bloguna tekrar video ekleyebilmen için:

> Ayarlar > Temel > sayfanın alt kısmında Genel Ayarlar > Yayın Düzenleyicisini seçin kısmından Eski Düzenleyiciyi seç. Böylece video koyma butonu tekar sayfanda belirecektir. :)

Sevgiler
Senem

Evren said...

İlk,
Teşekkür ederiz, ben senin yerine son bir kerecik ısırabilirim, memnuniyetle :) Ya bu TV meselesinde de diğer herşeyde de ilkleri yaşamak çok zevkli oluyor gerçekten, çok da komik. Neyse siz de yarıyı geçtiniz, giderek yaklaşıyor, çok heyecanlı. Bu arada bebiş için isim düşündünüz mü? Ne diye seviyorsunuz onu? Gerçi belli olmuyor; ben aylarca kuzum, kuzu su diye sevdim ama içerden çıka çıka bir keçi çıktı. Şimdi çoğunlukla minik keçim diye seviyorum, bazen de böyle istiridyelik falan yapıyor işte, bira şişeleri falan, biz de gülüyoruz, yapçak bişey yok :) Kendine iyi bak, sevgiler...

Senem,
Evet burası East 3rd'teki Barnes and Noble. Neva'yı da kap gel, hep beraber gidelim, okuyalım Calvin and Hobbes'umuzu :))

Bu arada bilgi için çok sağol, ayarladım artık çıkıyor video butonum :)

Bekleriz şekerler,
Evren ve yavrusu