April 13, 2010

Kuzu 2'nin Kreşi

Bugün değişik bir seyirciye gitar çaldım. Beğenilerini komik danslarıyla gösteren, hoşlarına gitmeyen şarkı olduğunda çekip giden 7 minik insan yavrusu, 7 minik kuzu. Bu 7 cüce artık yeni öğretmenleriyle birlikte yeni sınıflarına geçtiler, büyüdüler ve Kuzu-2 oldular ama hala kuzuluktan çıkamadılar ve sanırım uzunca bir süre de öyle kalmaya devam edecekler :)

Yeni öğretmenleri okullu. Bir öncekiler 50'li yaşlarında iki anneydi; bir de 20'li yaşlarında iki yarı zamanlı öğretmenleri vardı ve ben bu durumdan oldukça memnundum, sevgi dolu, rahat, çok sevdiğim insanlar. Benden ziyade YavruSu'nun sevmesi önemli tabii. Ve o da öyle çok seviyordu ki bazen gece kalkıp Mindy diye ağlıyordu. Geçişten üç hafta sonra bile ne zaman kreşe gidiyoruz desem hemen Mindy, Daisy, Britti (Britney) diye önce onların isimlerini, sonra da arkadaşlarını sayıyordu: Beeen, Ena (Ana), Noa, Yayen (Ryan), Alek (bu arada Alex Çinli ve YavruSu tüm Çinli çocuklara Alek diyor, sanırım o ismi jenerik isim olarak algıladı :)

İçim içimi yiyordu, kızım Sarah de, Randi de, bak onlar senin yeni öğretmenlerin, seni çok seviyorlar. Cık! Bu sabaha kadar demedi, sonunda bu sabah Şeya (Sarah) ve Randi dedi önce, sonra arkadaşlarını saydı :) Ben de rahatladım ve vicdan azabım biraz olsun azaldı.

Yeni öğretmenleri heyecanlılar, programları var, hedefleri var ama anne değiller :( Geçiş döneminden önce bizimle toplantı yaptılar. Geçişten 1 ay önce de ara ara devralacakları sınıfa gidip çocuklarla oynuyorlarmış. Toplantıda yapacakları aktivitelerden bahsettiler (hergün farklı nesnelerle etkileşim, örneğin brokoli, yulaf ezmesi, bezelye, portakal, vs., hissetme, tatma, sonra da onunla boya yapma, vs. --bu arada kreşte yedikleri yiyecekler organik); bu dönemki hedeflerinden bahsettiler (örneğin, henüz konuşamayan çocuklar için işaret dilinde belli kelimeler ki bizim kuzu da öğrenmiş yapıyor, biz de öğreniyoruz sayesinde). Çocuklar işaretle rahatça anlatabiliyorlar dertlerini, bence çok güzel bir uygulama, konuşamadıkları için çaresizce ağlamalarının önüne geçilmiş oluyor. Ama benim en çok hoşuma giden zamanlarının çoğunu bahçede özgürce geçirecek olmaları, her gün dinleyecekleri farklı tarzlarda müzikler ve haftada iki gün gitar çalmaya gelecek olan müzisyen abileri oldu. Biri yine aynı kreşte okul öncesi öğretmeni Chris, diğeri de Kid Kazooey.

Ben de dedim ki bir de ablaları olsun!!! Offf daha 30'umu yeni geçtim, sadece 2,5 yıl oldu ama! Aman iyi, teyzeleri olsun (!), Evren teyzeleri de biraz tıngırdatsın, oynatsın dedim :)

Kreş, kar amacı gütmeyen, yani alınan tüm parayı çalışanlarına veren bir işletme olduğu için tüm velilerin yıllık 12 saat çalışması gerekiyor. T. geçen gün bahçenin reorganize edilmesi işinde gönüllü oldu, ben de sınıflarında. Onu bahçe işine önerdiğim için sağlam bir küfür yedim :) çünkü ertesi günü her yeri tutulmuştu. Alternatif olarak kitap sergisinde durma işi de vardı ama dedim ki biraz çalışsın, bahçe işi öğrensin, hem yaz geliyor, kas yapsın ;) Ama sanırım pek etkili olmadı, üzerine de Bengay'la sırtını ovmak bana düştü bir hafta! Neyse, benim işim zevkli, haftada 1 gün 10-11 arası gidiyorum, biraz gitar çalıyorum, biraz oynuyorum çocuklarla --tabii YavruSu izin verirse. Bkz. en alttaki resimde, Anton gitarımı çalarken YavruSu nasıl kızıyor. Herhangi bir çocuk annesine değmeye görsün yiyor zılgıtı oturuyor aşağıya --bir tek bu A. dışında :)

Neler çalıp söylediğimize gelince, Wheels on the Bus, Head Shoulders Knees and Toes, Itsy Bitsy Spider gibi klasik çocuk şarkılarının yanısıra bir de Barok müzik parçaları çaldım ki meğer ne göreyim, buymuş esas duymak istedikleri. Bir danslar yaptılar minicik bedenleriyle, şaştım kaldım :) Yalnız, tutturdum zihniyetiyle aynı telden çok çalmamak gerekiyormuş, kaçarak uzaklaşıyorlar sonra ;)

Merak edenler için kreşin adresi: http://bdlc.org/

7 comments:

senem said...

Evrencim, hangi ara Kuzu 2 oldu YavruSu anlamadım. Biz hala fındıklar sınıfındayız, sınıf atlamak için Eylül ayını bekliyoruz.

Bak ufaklıkları kreşe göndermek için çok erken falan diye üzülüyorduk ama ne kadar da mutlular. Neva da haftasonu bile uyanınca "Leyla, Leyla (öğretmeninin adı)" diye kapıya koşuyor.

Kreşte gönüllü çalışma işine bayıldım. Çok eğlenceli olmalı. Aslında bizim kreş de veliler gelsin, aktif olarak katılsınlar, becerilerini göstersinler istiyor ama pek kimse oralı olmuyor. :(

Fotoğraflar çok güzel :)

Damla said...

Çok güzel, velilerin bu kadar içinde olması süper. Kar amacı gütmeyen yerin sürekliliği sağlayamayacağı ile ilgili tereddütlerim vardı ama çürüttü sizin okul şimdi.

Evren said...

Senem,
Sorma ya ben de anlamadım valla, çok hızlı geçiyor zaman :(
Neva'nın da kreşini sevmesi önemli. Bence zaten kreşten çok öğretmen önemli bu yaşlarda, sevindim adınıza! Ben de kreştekilere benim için önemli olan yaptıkları aktiviteler, zihinsel gelişim, konuştukları kelime sayısı, vs. değil, attıkları kahkaha sayısı, kucak, öpücük sayısı diyecektim ama T. tuttu beni. Yanlış anlarlarmış. Neyse ki alıştı yeni sınıfına ve bizzat gidip görünce içim de rahatladı benim.

Burdan sonrası Damla'ya da :)
Burda veliler her işte varlar, sınıflarda gönüllü olup kitap okuyorlar, bahçede çalışıyorlar, bahar temizliği yapıyorlar, vs. Mutfak ve sınıflar dışında sadece 3 kişi çalışıyor, yönetimde de veliler var, pek çok işi veliler çekip çeviriyor. Biz gerçekten çok memnunuz. 73'den beri devam etmiş, konuştuğumuz herkes çok memnun, devam eder herhalde.

Bir de ücretler yüksek ve masraflar dışındaki para öğretmenlere gidince öğretmen rotasyonu da az oluyor ve bence bu küçük çocuklar için önemli bir etken. Sürekli yeni birilerine alışmak zorunda kalmıyorlar. Ayrıca öğretmenler de mutlu oldukları için çocuklara da yansıyor. Sanırım daha çok da bu yüzden devam ediyor.

Ozgur said...

Çok güzelmiş, resimlere de bayıldım:)

ycurl said...

Ne buyuk sans. Bu kres olayi bu ulkede cok zor sanirim :( Neyse basima gelince umarim sizin kres gibi uygun bir sey bulurum. Bu sehirde pek umutlu degilim ama :)

Anne Café said...

Merhaba Evren, alakasız olacak ama galeri annede fotoğrafçı olmak istersen bana email atar mısın?:) burada adresini bulamadım.

Mehveş Altun said...

Evren, yazdıklarını okuyunca Aral'ı kreşe yollayasım geldi. Bizimki şımarık, vahşinin teki oldu. Gelin artık...