May 7, 2010

Biz geldik :)

Merhaba ben Su, nam-i diger YavruSu.
Sizlere bu satirlari turkiye diye bi yerden yaziyorum. Coook uzun bi yoldan geldik buraya, ucaklara bindik, arabalara bindik, gittik gittik gittik ve 30 saat sonra Mufa dedemin Adana’daki evine geldik. Yolun basinda biraz huysuzlandim, hatta benim yuzumden 2 saat gec ciktik ama sonradan hosuma gitti, cunku once Mert dayimi gordum, sonra da bir suru yeni insan --bizimle ayni ucaga binmislerdi. Hepsine tek tek el sallayip “hay” dedim, sonra hostes ablalarin ve abilerin kucaklarindan hic inmedim. Onlar bana ne istersem verdiler. Cok iyi insanlarmis. Yalniz bi de basinet diye bisey verdiler, o hic hosuma gitmedi. Annemin uzerinde uyumak varken, neden o daracik yerde tek basima yatayim ki. Annem garip tepkiler verdi; gecen hafta ne guzel babamin kucagindan inmemisim, bula bula bu yolculugu mu bulmusum anne askina geri donmek icin, zaten onda sans olsaymis falan filan diye soylendi biraz ama sonra sizdi hemen, gunlerdir uykusuzmus cunku, finalleri varmis. Babama da soz vermisti, turkiyeye gidince benimle ilgilenmek icin ama hala bitiremedi finalini, Cuma sonmus neyse de babam da biraz calisabilecekmis sonunda.

Annem yol konusunda sinifta kaldiklarini soyledi --- pek salaklarmis, hatta bi grup varmis Nurturia'da Hulya teyzemin kurdugu, Anne Salakliklari diye, oraya da yazacakmis bunu. Efendim soyle ki, onumuzdeki 3 yil boyunca izleyebilecegim kadar cocuk sarkisi klipleri yuklemis bizimkiler sagolsunlar lapbatlara, ama temel ihtiyaclarimizla ilgili hicbir hazirlik yapmamislar. Ne bir yiyecek, ne yeterli sayida bez. Biraz agladim da yolda markete ugrayip meyve falan aldilar, cerealimla yedim neyse sonra birazcik uyudum. Annemin dedigine gore epey zor bir yolculuk olmus, oysa ben yolculugun tadini cikarmak icin uyanip durdum, insanlari goreyim, ucagi taniyayim istedim. Kitaplarda gordugum adam, kadin, cocuk ve bebekleri gordum, surekli isaret edip annemlere gosterdim. Neden oldugunu anlamadim ama annem kizardi bozardi biraz, e o da isaret edip gosteriyordu bana kitaplarda, bak bu kadin, bu adam diye. Megersem onlara abla-abi demem gerekiyormus ya da teyze-amca, bir de parmagimla gostermemem; haydaaa dedim ben de, e kitapta farkli, ucakta farkli olur mu, nasil is bu anlamadim. Neyse herseye ragmen guzeldi benim icin. Annemler sukretti aglamadigim icin. Baska bebekler cok agladilar, yanimizdaki kadin cok kizdi onlara, halbuki bir dertleri vardi onlarin, yoksa durduk yere neden aglar bebekler. Annemler de uzuldu bu duruma, bir suredir cok alismislardi yargisiz topluma. Onu da ilk gittileri zaman elestiriyorlarmis gerci biraz fazla mi vurdumduymaz, asiri mi kibar diye ya, belli olmuyor iste bu insanlarin sagi solu, sanirim yine de hos degildi ucaktaki teyzenin tavri. Bir de Adana ucagina giderken bir kadin oturdu yanimiza, annemin soyledigine gore elindeki cantanin icinde bebek varmis, nasil sakladilarsa ben bebek falan goremedim valla, daha cok battaniye ve yun hirkalar vardi. Baktikca ben terledim t-shirtumu bile cikarmak istedim, umarim cocuga bisey olmamistir orda. Bir de kadin anneme dert yandi durdu, kocasi yetmiyor senin sutun diyomus. Annem 2 dakikalık yol boyunca bunlari anlatmasina cok sasirdi, biraz da kizdi o adama soylendi. Kadinla biseyler konustu, sonra kadin gulmeye basladi. Siz kimseye bakmayin bu konuda, biz bebekler cok iyi ayarlariz, ihtiyacimiz kadar sut gelir annelerimizden, ona gore emeriz biz cunku. Hulya teyzemin soyledigine gore mafyaymis bunlar turkiyede, anneleri sutun yetmiyor diye bunalima sokuyorlarmis.

Neyse, Mufa dedemin evine geldik, cok guzel bir ev, kocaman --aslinda annemin dedigine gore Adana standartlarina gore kucukmus ama bence gayet buyuk, hem bizim evin en az iki kati! Karistiracak o kadar cok yer var ki hangi birine kossam bilemiyorum. Topraklari mi yerlere sacsam, yaglari mi doksem, koltuklara mi tirmansam, sus ciceklerini mi koparsam, sasirdim kaldim vallahi. Annem bazi seyleri kaldirdi hemen. Ne gusel Mufa dedem hic karismiyodu oysa. Guya kirilacak esyalar varmis, kirilacaklarsa kirilsinlar iste, adi ustunde kirilacak, ama elimi kesermis falan. Neyse, bu Mufa dedem seker gibi bi adam, sabah kalkar kalkmaz, Mufa dede diye yanina kosuyorum, gece bazen kalkip onu cagiriyorum ama o hor pis yapiyo.

Bu gece de yine kalktim, neyse ki tam annemle babam yatmak uzereydi de yakaladim onlari. Babamin pek uykusu yoktu zaten; ben de 4,5’a kadar ona eslik ettim, bir eglendik bir eglendik; sarkilar soyledik, oyunlar oynadik, sonra burda televizyon diye bisey varmis, icinde bir suru hayvan vardi, ben onlari babama gosterdim, isimlerini ogrettim. Sonra da cok gusel yemekler yedik ve yattik. Jetlag mi ne olmusuz, turkiyenin aydedesiyle gunesi farkli zamanlarda cikiyomus, o yuzden uyumamiz gerekiyomus, ama ben gunesi hep goruyodum zaten, aydedeyi de gormek istiyodum hemen uykum geliyodu, burda hic gelmedi, bi suru lamba gordum gokyuzunde, isik yaniyodu onlari izledim, cok sevindim. Annem fosur fosur uyuyordu. Ona jetlag neyin islememis, saglam kadinmis vesselam.

Bugun bir de parka gittik babam ve dedemle birlikte. Annemin kil tuy isleri varmis; turkiye, bu islerin anayurduymus. Annem, iyi oldu buraya geldigimiz dedi, yoksa babam balta alacakmis. Halbuki ne kadar yanlis, babam kendi bacaklarina bakmali once, onun ormanlari da anneminkilerle kapisiyor ama.

Biz parka giderken, yolda bir suru insan vardi. Babam dedi ki, bu yol boyunca gordugum insan sayisi bloomingtonda 1 ayda gordugum insan sayisindan cokmus. Ben de sasirdim vallahi. Bir de burdaki insanlar tanidik tanimadik hemen kucaklarina aliyorlar, sonra da sapur supur opuyorlar beni. Orda uzaktan bakip uzata uzata “aaah, she is adorable” gibi laflar soyleyip geciyorlardi. Annem duyunca biraz kizdi gerci, hemen her yerimi yikadi ama ben cok sevdim bu kiss (opucuk) olayini. Bir de bugun ilk kez sahneye cikip dans ettim ve ilk cicegimi aldim. Sokagin ortasina sahne kurmuslar, bi adam da gitar caliyodu, bilirsiniz hic dayanamam gitarin sesine, annemin karninda bile oynardim; ativerdim kendimi sahneye, bir oynadim, bir oynadim, bi adam geldi ve rengarenk guller verdi bana; annem dedi ki keske bu cicekleri koparmasaymis, solacaklarmis simdi, ben de uzuldum, kokmayacaklar bi daha diye, oysa daha yeni kesfetmistim bu koklama duyumu; sonra ogrendim ki cicek dalindayken hic bitmiyormus kokusu. O yuzden siz lutfen anneler gununde annenize cicek almayin kardesler, olur mu? Onun yerine Acalya teyzemin, Sari Cizmeli teyzemin ve diger teyzelerimin amcalarimin yaptigi gibi yapin lutfen. Nehir arkadasima gonderin o paralari, cunku onun cok ihtiyaci var. Biz onunla ameliyattan sonra oynayacagiz birlikte.

Bu turkiyenin baska guzel bir tarafi da goflet, bunu da Nehir arkadasimla paylasmak istiyorum o hastaneden gelince. Zaten dedem ben gelicem diye bir suru almis. Inanamadim yiyince, annemler nasil saklamislar bu lezzeti benden bunca aydir diye. Annem dedi ki bloomington’da yokmus bundan. Ben de inandim tabii ona, ders olsun bi daha yalan soylemesin diye bugun baska yemek yemedim ki karnimda ikincisi icin yer kalsin, neyse ki halamlarda da varmis, onlar da verdiler hemen, bi guzel onu da yedim. Oooh gidene kadar hep goflet yiycem artik. Annem hem pisman oldu, hem de cok kizdi dedemlere o kadar cok yedim diye ama o kendisine baksin, ben yatinca dedemin bana aldigi antep fistikli cikolatalari mideye indirmesini biliyo. Ben de zaten annemler ne yaparsa onu yapmayi seviyorum. Mesela onlar kendi yemeklerini kendileri yiyo ya, ben de kasigimi, corba bile olsa kesinlikle vermiyorum ki onlar gibi kendi basima yiyebileyim. Etraf dedikleri sey cok batiyomus ama sahsen beni hic ilgilendirmiyor, hatta sevmedigim bisey oldu mu, cikartip ativeriyorum o etrafa, bizimkiler bunun icin birseyler deyip duruyorlar ya anlarim herhalde yakinda.

Burdaki yemekler guzelmis gerci, manti diye bisey yedim -Adana'da tatar corbasi diyorlarmis, babamin kuzeni Ayse halam sagolsun, ilk kez bi yemekten bu kadar cok yedim, ama biraz fazla kacirmisim malesef, arkadan gelen herkesin bayila bayila yedigi icli kofteyle sarmaya yer kalmadi, neyse artik onlari da annemin sutunden alirim. Annem surekli “gitmeden sunu da yiyelim, bunu da yiyelim” diye garip garip isimler soyleyip duruyo, cennete gelmisiz, cok guzelmis burasi. Ama kilo alacakmisiz. Benim icin iyi olabilir de annemin gobegi ilk kez bu kadar one gecti, emmem zorlasacak diye korkuyorum. Zaten Acalya teyze sayesinde zor kurtardim memeyi. Hulya teyzem mafya demis ama sagolsun, onun sayesinde annem birakmaktan vazgecti. Hulya teyze, annemi de feminist mafya bellemis, kendileriyle tanismayi cok istiyorum, turkiyede yasiyormus onlar da. Bir de baska blogcu anneler de varmis, annem hepsini cok merak ediyor, hepsiyle gorusmek istiyormus ama bazilari uzaktaymis malesef, keske onlar da Izmir'e ve Istanbul'a gelseler. Ben hepsinin cocuklariyla oynamak istiyorum cunku. Bu turkiye ne guzelmis ya, keske hep burda kalsak.

Bir de burda televizyon diye bisey var. Her yerde var ve genelde hep acik duruyor, dedem bakmasa da oyle seviyomus mesela, halamlar da dizi diye bisey izliyorlarmis onun icinde. Annem de izledi bu gece onlarla birlikte, Bihter mi Behlul mu oyle birileri garip garip isler yapmislar ben hic anlamadim valla. Zaten pek ilgimi cekmedi bu kutu, bi’tek hayvanlara baktim bi de reklam diye bisey var, onun muzigini cok sevdim, duydum mu dayanamiyorum, basliyorum popomu sallamaya. Ama hemencecik bitiyo, dedem de yenilerini ariyo buluyo benim icin sagolsun. Ozgur teyze dediydi zararli 3 yasina kadar, izletmeyin diye ama burda birazcik izleyecegim galiba. Neyse, annem herseyin azi karar cogu zarar der ama siz yine de Ozgur teyzemin yazdigi yaziyi okuyun mutlaka. Bizim de Bloomingtonda yok zaten televizyonumuz. Orda gece yatmadan once birkac tane muzik videosu izliyorum bilgisayardan o kadar —o da cocuklar icin olanlarindan. Siz de dinlemek isterseniz, yan tarafta benim favori sarkilarim var, annem playlist yapmis yutubtan ama burda acilmiyormus malesef, internet baglantisi rahatladigi zaman bu sorunu halledecekmis.

Simdi gitmem lazim, sokaklar parklar insanlar beni bekliyor, bir de esas akraba dedikleri insanlar var ki, bloomingtona da goturmeyi planliyorum birkacini. Annem boyle olmuyor, bu kiz buyumeden donmemiz gerekiyor diyor ama onun icin de cok calismalari gerekiyormus. Ama onu da beni daha cok gormek istedigi icin istemiyor ve boyle surekli ikilemler yasayip duruyormus. Neyse ki tatil diye bisey var, boyle cok mutluyuz...

15 comments:

Damla said...

Hoşgelmişiniz, sefa getirmişiniz :)

esraozlem said...

Hoşgelmişsin YavruSu, en kısa zamanda tanışmalı, koklaşmalı, kıkırdaşmalı :)

Başak Çelik said...

Evrencim, özlemişiz seni, yazılarını!

Çok güldüm okurken, keyifsizdim bugün, günün ikinci neşesi oldun!

En çok balta olayına koptum! Hehe, ben de Kanada'dan dönerken aynı duygular içerisindeydim :P

YavruSu'ma ne güzel olmuş, zevkten köşe olmuştur artık! Kalabalık, hep ona ilgi gösteren insanlar, Adana yemekleri! Oh valla, yarasın yavruma, tadını çıkarsın, insana doysun, şımarsın iyicene!

Gönül isterdi ki Çınar'la da tanışsınlar, karşılıklı dans etsinler ama kısmet...

Bu arada, satır aralarında verdiğin mesajların hepsi alındı. Ellerine sağlık!

Hepinizi "real time" öpüyorum! Kocaman sevgiler!

Hülyanın Tunası said...

hoşgelişler ola yavrusu. "memleketin havasında bi değişiklik var ne ola ki?" diyordum ki güzel insanlar ayak basmış bu topraklara.
yavrusu'cuğum tanıştırayım yargılayıcı türk toplumu; türk toplumu bu yavrusu... şekerim sen bak dalgana, takma kimslecikleri. "ayy bu kız aç, çok zayıf" falan derler arkandan, duymazdan gel. ee nasıl derler, ignore them.. olmadı hepsine "kak git" de..

Ozgur said...

hoşgeldiniz:)

Mehveş Altun said...

Hoşgeldiniz...Maceralarınızı keyifle takip ediyoruz ve Istanbul'a bekliyoruz. Gofret yedirdiğine inanamıyorum :-)))

Berna said...

Evren'ciğim hoşgeldiniz, İzmir'e gelince mutlaka ama mutlaka görüşelim, olur mu? Grup oluşturmadan da olur ;)

Açalya said...

aman ne güzel herkes ne mutludur şimdi, bayram havası vardır evde. İyi tatiller!

ElfAna said...

Yavrusu, annene mukayyet ol buralarda, kendinden gececege benzer. Hosgeldiniz, keyifli gunler. Tuna sagolsun, minik idaresini ogretiyor bana. Alpi

Yasemin Aktuğ said...

hoşgeldinizzzz

blogcuanne.com said...

Hoş geldiniz! İstanbul'da görüşmek üzere...

ycurl said...

Hos gitmissiniz! Evren cok guldum yazini okurken :) Bu arada sen simdi salgam suyu, adana kebap filan derken kendini cok kaybetme (Bu arada benim esim de Adanali)

Banu said...

Evreeen hoşgeldiniz! Güney'in güzel güneşinin, harika baharın tadını çıkarın. :)

Evren said...

Hepinize çoook teşekkür ederiz :))) Tek tek cevap yazmak isterdik ancak wirelessLESS bir ev, briç düşkünü bir dede ile 4 günde bir gelen bilgisayar sırası bu kadarına müsade etti. Ülkemde internet kafe kalmamış olması da ayrıca cabası oldu. Burada, siz deyin Mevlana biz diyelim Budizm felsefesi üzerine eğitim yapıyor gibiyiz. Bakalım nereye varacak sonumuz, sabırla beklemekteyiz :) Şimdilik hoşçakalın...

saricizmeli said...

briç düşkünü bir dede mi:)) bizim mustafa dedeyle tanıştıralım onları.

hoşgeldiniiiiiiz....
sefalar getirdinizzz...