February 10, 2013

Adalet vs. Hakkaniyet

Çocuk gelişimi ile ilgili kaynaklarda, 4 yaş döneminin en çok soru sorulan dönem olduğu söyleniyor. Bizim mimi de şu aralar her şeyin anlamını soruyor. Önceden kullandığı tüm kelimeler sanki ona yabancı.
- Güneş batıyor ne demek?
- Aşk ne demek?
- "I don't care" (umrumda değil) ne demek?
- Nevermind (boşver) ne demek?
- Disaster (felaket) ne demek? (ah mimi, gene neler yaptın okulda!)
Dilimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz. Bazen güneşin batışını anlatırken yaptığımız gibi basit model olabilecek şeyleri elimize alıp gösteriyoruz (bu örnekte bir elma ve bir fener işe yaradı mesela), bazen de hadi bunu birlikte araştıralım deyip google'ın kapısını çalıyoruz (felaketleri oradan anlattık).

Ama bazen öyle sorular soruyor ki, ne model ne de google işe yarıyor. O zaman da örneklerle açıklamaya çalışıyoruz. Ya da anlatamayıp yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz :P
- Anne, adil ne demek?
- Eşitlik demek. Herkese eşit davranmak demek. Örneğin, 4 tane çikolatamız var, 3 tane sana versem, 1 tane Allison'a versem adil olur mu?
- Olmaz.
- İkinize de ikişer tane versem?
- Olur.
- Ama eşitlik tek başına adaleti açıklamıyor aslında. Bir de hakkaniyet ilkesi var. Örneğin birisi bize hediye getirecek, adil olmak için ikimize de bebek alsa olur mu?
- Olmaz. Sen bebeklerle oynayamazsın.
- Peki bana ne getirebilir sence?
- Yazılı kitap alabilir mesela. (sırf yazı olan kitaplardan bahsediyor)
- Peki diyelim ki 5 tane çikolata var, 4 tanesini sana versem, 1 tanesini kardeşine versem adil olur mu?
- Olmaz.
- Ama kardeşin küçük olduğu için midesi de senden daha küçük dolayısıyla daha az yemesi normal. Hakkaniyetli bir durum yani.
- Evet ben 4 tane yiyebilirim.
- Peki diyelim ki ikiniz de büyüdünüz ve mideleriniz eşit boyuta geldi. Sen yeni yemek yemişsin ve karnın tok. Kardeşinin de karnı çok aç, o zaman ona 4 tane versem sana 1 tane versem hakkaniyetli bir durum olur mu?
- Ben çok acıktım amaaa, ııııh, açım ben, çok açımmm.
- Hımm, anlıyorum.
Evet, böylece yüzüme gözüme bulaştırdım örneği. Çikolata olmadı, hele kardeşle paylaşım hiç olmadı. Neyse bu da bana iyi bir ders oldu!

Ama adalet, hakkaniyet, ... derin konular. 4 yaşında bir çocuğa nasıl anlatılır? Bazen ben bile anlamıyorum. Hele ülkemizdeki yargı aritmetiğini anlamak imkansız. Pınar Selek'in başına gelenler mesela. Üç beraat nasıl bir müebbetle sonuçlandı, anlamıyorum, hala anlayamıyorum! Umarım Pınar Selek'in dönebileceği bir ülke yaratabiliriz de, 30 yıl sonra hala aynı soruyu sormak zorunda kalmaz bu minnaklar.
Duyduk duymadık demeyin. Dört işlem öğrenen yavruları tez elden yargı aritmetiği ile bir araya getirin, sonra günün birinde “Böyle şey olur mu?” diye şaşırıp donakalmasınlar. Üç beraatin bir müebbete eşleşebileceğini, beş ayrı hakimden çıkan kesin beraat kararının yeni hiçbir yargılama yokken, ek tek bir delil sunulmamışken, oracıkta durduğu yerde, iki hakim üzerinden ağırlaştırılmış müebbet cezasına evrilebileceğini belletin... 
Karin Karakaşlı

No comments: