January 31, 2012

Karınca yuvası

Öncelikle, blogu takip edenler, T. döndükten sonra aşk yuvasına kapandığımızı düşünüyorlarsa büyük bir yanılgı içerisindeler, söyleyeyim :P Bizim yuva, şu ara karınca yuvası şeklinde işliyor. İkinci dönemin başlamasıyla birlikte 3 haftadır derslere gömülmüş durumdayız. Bu dönem, öğrenim hayatımın sonuna gelmiş bulunduğum için, ya da aslında son noktayı koymak istediğim için mastırımı tamamlamak üzere 2 ders almaya karar verdim. 2 ders mi diye bir tarafınızla gülmeyiniz lütfen, bunlardan bir tanesi buraya geldiğimden beri  hocasıyla karşılaşmamak için her türlü taklayı attığım bir ders olmuştu. Doktora yaparken almam zorunlu değildi ama mastır diplomamı alabilmem için tramplenden 3 ters bir düz takla atsan bile olmaz dediler. Önce rüyalarıma girdi. Dedim kasayım doktorayı bitireyim yine de bu hocanın dersini almaktan iyidir. Kastım, hiç gönlüm olmamasına rağmen çeşitli konularda fazlaca okumalar yaptım. Danışmanım en sonunda yeter artık dedi, fazla düşünüyorsun, seç varolan bir şey onu çalış. Seçtim okudum, epeyce okudum ama olmadı, yapamadım. Fakültenin çalıştığı konular uçmuş gitmiş. Nelerle uğraşıyor bu insanlar anlamak daha doğrusu anlamlandırmak mümkün değil! Devrim yapmak değildi niyetim. Tamam, itiraf ediyorum her masum doktora öğrencisi gibi ben de başlangıçta yeni bir şeyler yapıp dünyayı değiştirebileceğimi düşünüyordum. Ama bu insanlar bu dünyada yaşamıyormuş, tahminim Uranus'ten geliyorlar. Sonuç olarak kütüphane ve bilgi bilimi alanında masterımı alıp yollanmaya karar verdim. Bir de doktorada kabul ettiremediğim --ki bizim bölüm bu alanda master specialization derecesi veriyor ama doktora seviyesinde çalışan hocamız olmadığı için benim çalışmama izin vermediler- evet daha önce de yazmıştım, çocuk kütüphaneciliği. Ve sonunda stajıma başladım.

Sonuç olarak, 2 ders için her hafta 10-15 makale okuyorum, artı haftalık/aylık/dönemlik ödevlerini/projelerini/vesairelerini yapıyorum. Staj için de ortalama 20 saatim gidiyor. Ve oradan oraya cirit atarken günlerin nasıl geçtiğini anlamıyorum. Ama şikayetim var mı? Yok! Mutluyum :) Aktif yaşama geri dönebildiğim için çok mutluyum. Hatta bu kadar koşturma sonucunda evde de daha enerji doluyum. 8 saat bilgisayar başında oturup okuma yapmak çok daha fazla yoruyordu. İnsanın enerjisini soğuruyor bu aletler cidden. Ve okumuştunuz değil mi, insan bedeni oturmak için dizayn edilmemiş. Geçen dönem eve geldiğimde yorgun hissediyordum kendimi. Şimdi, inanılmaz ama gerçek, yavrudan bile daha enerjik oluyorum.

YavruSu'ya gelince, şu aralar en sevdiği şey kitaplarını, kanepeye uzanıp okumak. Masallarla bozdu bir de kafayı. Sabah gözünü açar açmaz anne bana korkunç bir masal anlat deyip akşamüstü kanepede arka arkaya 8 tane masal okutabiliyor. Hepsinde de aynı replik:
- Ben o kurdu/üvey anneyi/cadıyı/vesaireyi alırım çok uzaklara götürürüm bir daha gelemez.

Tabii burada kırmızı başlıklı kızın sonuna müdahele edilmiş hikayesinin rolü büyük. Sonunu şöyle değiştirdik çünkü: oduncu kurdu öldürmüyor, ters çevirip sallıyor ve büyükanne yere düşüyor; sonra oduncu kurdu ormanın derinliklerine, çok uzaklara götürüyor ve kurt bir daha geri gelemiyor. Şimdilik kırmızı başlıklı kız böyle biline; yenmezse değiştiririz bilahare.

Bu aralar bir de kendisinde bir kurtarıcı rolü hasıl oldu. Sanırım o da masallardan. Geçen gün babasıyla belgesel izlerlerken, fok balıklarını suyun içerisinde gören yavru, "orası derin havuz mu?" diye sormuş. Babası da "evet, derin su, okyanus" demiş. Bizimki de atlamış:
- Ben hemen simidimi alırım, o fok balıklarını kurtarırım, diye :)

Bunun dışında, müzik açıp dans ediyoruz bazen; bazen sadece dinliyoruz. Bazen 'yoga' adı altında çeşitli hareketler yapıyoruz. Kütüphaneden bir kitap almıştık "My Daddy is a Pretzel" diye, çok sevdik. Sınıfta öğretmen herkesin anne-babasının ne iş yaptığını soruyor, sonra babası yoga yapan çocuk anlatıyor. "Niki'nin annesi bahçıvanmış, benim babam da bazen ağaç oluyor" diyor ve bir sonraki sayfada ağaç pozu step step anlatılıyor. Kitap ayrıca çeşitliliğe de vurgu yapan bir kitap. Aileler rengarenk ve de rengahenk, meslekler de bahçıvanlıktan pilotluğa, marine biologlugundan fırıncılığa kadar uzanıyor. Aileler de 'mükemmel' bir şekilde çizilmemiş. Mesela bir çocuk üvey babasının pilot olduğunu söylüyor; ve pek de sevimli çizilmiş bu sahne. Sonuç olarak, biz kitabı çok sevdik. Biraz hareket etmek isteyen herkese tavsiye ediyoruz.

Hayır maalesef bitmedi. Son olarak, bir de şu aralar kütüphane stajı için tuttuğum blogla haşır neşir oluyorum, onu söyleyeyim dedim. Dili maalesef İngilizce; çünkü bu blog, aynı zamanda staj dersi için sene sonunda teslim etmem gereken staj günlüğü yerine de geçiyor. Bu arada, kütüphane günleri çok güzel geçiyor. Buraya da yazmaya vakit bulurum umarım ama bu dönem biraz zor görünüyor. Neyse merak edenler için blog şurada.

Ben karınca yuvama çekilip karınca kararınca uykuma doğru yelken açayım artık. Sabah kütüphanede zıplayan bebekler programı var; 20 bebekle zıp zıp zıplamak kolay iş değil, enerji toplamak lazım. Herkese iyi uykular, renkli rüyalar diliyorum :)

24 comments:

İlk said...

Karinca yuvanizdan enerjiniz eksik olmasin. Operim tatli kurtariciyi :)

Deniz said...

Kolay gelsin Evren :)

ycurl said...

Nerede hareket orada bereket :) Kolay gelsin sana Evren. Sevmedigin bir konuda doktora yapmak yerine sevdigin bir alanda calismak her zaman daha iyidir derim :) Bu arada nasil bir seyler belli oldu mu? Nereye gideceginiz falan?

defne naz said...

İnsanın hayallerini gerçekleştirmesi çok güzel . yazdıklarını okurken bile içim kıpır kıpır oldu.İnsan isteyince her şeye ve her yere yetişebiliyor. Hele çalışmayı seven bir insansan boş vaktin olunca bunalıma girip hayatı kendine de başkalarına da zehir edebiliyorsun. Size kolay gelsin diyorum:)

Gulcin said...

hakikaten ask yuvasi kismini dusunmustum son yazilardan sonra oldu mu simdi calismak falan evren :)

senin adina bir konuda cok sevindim. kararini vermissin. sanirim en zoru karari vermek. sonrasinda insa rahatliyor yaptigiyla da mutlu oluyor. kendi adima karar donemlerini cok zor gecirdigimden, cok yoruldugumdan ve karar verecegim zaman en basit islei bile yapamaz hale geldigimden birisi kararimi verdim dediginde cok seviniyorum inan. ne demisler en kotu karar iyidir kararsizliktan :) Ki gordugum kadariyla ozellikle kutuphane kismi cok ama cok guzel bir karar. Sozun soz mu evren ben de gelip kitap okuyacak miyim? Bak yaz okulunda ingilizce ve dan ogretmisligimde var 6-9 yasa onu da yaparim :)

Yalniz sunu da eklemek isterim Kirmizi baslikli kizin sonu zaten boyle degil miydi? ters cevirmiyor muydu kurtu? bana da boyle anatmislar heralde zamaninda aklimda oyle kamis. O ne vahset oyle kurtu kes falan cocuk masali yahu bu :) cok iyi etmissiniz degistirmekle. zaten yavru sur alir o kurdu bir yere goturur bir daha geri gelemez :P

Bu olumlu haberlere cok sevindimEvren/ evinizden enerji eksik olmasin. hareket ettikce insan yenileniyor ayne dedigin gibi:)
Ucunuze de selamlar bizim buralardan. Opuyoruz!

kuzunun annesi said...

Çocuk kütüphaneciliği konusunda çalışman isabet olmuş sanki. Çok eğlenceli ama bir o kadar yoğun görünüyor , ingilizce sitene göz attım da .

İngilterede au-pairlik yaptıgım dönemlerde , küçücük mahalli kütüphanelerde bile sürekli cocuklara yönelik aktivitelerin olması , renkli kitaplarla dolu raflar nasılda hoşuma gitmişti benim. Evin 3 yasındaki bireyinin kütüphane kartına sahip olması, her hafta düzenli kitap almaya gitmeleri nasıl hoştu. Ağaç yaşken böyle eğiliyor işte:)) Türkiye'de büyük eksiklik gerçekten.

Biliyor musun benim eşimde kütüphaneci :)) Elektronik kütüphanecilik üzerine yoğunlaşıyor bu ara. Ayrıca ailemizden bir kütüphaneci daha yetişiyor :))

nil said...

Bütün bu koşusturmacanın üstüne enerji dolu olmana,üstelik mutlu olmana çok sevindim. Hedefine ulaşabilmeni yürekten diliyorum.

YavruSu,çok tatlısın kurtar herkesleri:)
Kırmızı başlıklı kızın sonunu beğendim:) Bize öldü derlerdi sırf bu yüzden eledim o kitabı d&r da bakarken, hey allahım öldü dememek nasıl aklıma gelmedi ki,kitabı almayarak buldum çözümü.Hatta aman pamuk prensesi okumayalım, cüceleri sever ama ya elma yemezse artık sorgulamamdan o kitabı da almadım:)

yeliz said...

Evrenim bu ara ya yoğundur ya da tatildedir diyordum daha bu sabah. Yazını görünce sevindim. Kütüphanecilik olayının bizde bu kadar sığ olmasına çok üzülüyorum. Benim maceram fakültede bitti. Keşke hayat’ın dediği gibi semt kütüphaneleri olsa, minikler ödünç alma, geri verme kavramlarına alışsa, biz de evde kendi kütüphanemizi kurma derdinden ve masrafından kurtulsak… ne güzel olurdu. Şimdi diğer bloguna bakacağım.
Bu arada arca da pamuk prenses delisi, ben de o avcılı sahneyi hep ormana götürmüş pamuk prensesi bırakmış orada diye anlatıyorum, yerse

bekar anne said...

evren ben de aşk dolu günler düşünmüştüm, yalan yok :) ama yazdıklarından anlaşılıyor ki şu anda da tüm çalışmaların aşkla yapılıyor, bu da nefis birşey.
ben yavrusunun kurtarıcılığını severim :) merhametli ve koruyucu bir yavru olacak belli annesi. çok güzel özellikler bunlar :)
kırmızı başlıklı kızın sonunda bizim masalımız herkesin bir sofra başında oturup karnını doyurmasıyla sonuçlanıyor :) kurt sadece karnını doyurmak için böyle kötü yollara sapmış meğer. (bu sonda bir kitabın da etkisi vardı. Kurtların kitaplarda hep kötü gösterilmesinden rahatsız olan bir kurdun hikayesiydi. Adını unuttum ya bilirsiniz siz, bir dolap kitapta da vardı eleştirisi.)
bol koşturmalı, sağlıklı, enerjili günlerin devamı dileğiyle, sevgiler :)

Cigdem said...

Cok kolay gelsin Evren, ne güzel seylerle ugrasiyormussun yahu, bu sekil motivasyon ve böyle zevkten dört köse calismalar hepimize nasip olsun yarebbim, ben acaip baymis durumdayim cünkü calistigim konudan:). "Yavrusu to the rescue" moduna cok güldüm. Bizim kuzu masallardan cok uzak yas itibariyla, daha cok, onu yapmislar, bunu etmisler seklinde kendi hayatiyla paralellikler kurabildigi kitaplari seviyor (Martin Waddell kitaplarini cok seviyoruz). Ama ben kendimi tutamayip, bir dolap kitap'dan görüp "kim korkar kirmizi baslikli kiz'dan?" kitabini almistim, tavsiye ediyorum. Kurt vejeteryan, kirmizi baslikli kizdan korkuyor:)...

Feride said...

harika işler yapıyorsunuz, tebrik ediyorum.. kızlarmız aydaşlar ve bizim kız da korkunç masallara merak sarmış durumda. Ayrıca o ben kurtarırım durumu bizde de sözkonusu.. Ben de sebebini hep birşeylere bağlamaya çalıştım, ama bulamadım.. Belki de içlerinde bulundukları dnemin bir duygusal yansıması, bilemiyorum..
çok sevgiler

halimea said...

Çoçuk kütüphaneciliği eğlenceli olmalı. Ne yalan söyleyeyim özendim( biraz maymun iştahlıyım). Ben ve oğlum açısından yeni kitaplar hakkında fikir edineceğiz gibi geliyor.Oğlum 17 aylık ancak ben fotoğraflı kitaplar dışında eline kitap vermedim. Gerçi daha çok kendi okuduğum dergilere kıyarak eline veriyorum. Hatta geçen gün yaşam ile ilgili bir yazıda sırası ile bebek, çocuk, 30 yaşlarda takım elbiseli bir adam ve bastonlu bir dede kullanmışlardı. Söz konusu sayfaya gelince bebi ve baba dedi. Emin olmak için bebek nerede diye sorunca minnicik işaret parmağıyla bebeği gösterdi, diğeri daha şaşırtıcı bence baba nerde sorusuna takım elbiseli genç adamı gösterdi. Takım elbise biraz ipucu vermiş olabilir. Ancak benim merak ettiğim husus şu ki, okuduğum bir yazıda anladığım kadarı ile ( ingilizcem pek yeterli değil, şükür ki altı aylığına dil eğitimine yurdışına gideceğim bu ay)resimli çocuk kitaplarının bilinenin aksine faydalı olmadığı, çocukların ilerleyen yaşlarında kelimeleri kullanırken ilişki kurdukları resimleri hatırlamaya çalıştıkları, resimli kitaplara alışınca bol yazılı kitaplara adapte olamadıkları yazıyordu hatırladığım kadarı ile. Yapılan araştırmalarda resimle kitap almaya gücü yetmeyecek yoksul ailelerin çocuklarının okuduklarını anlama ve değerlendirlede daha iyi oldukları tespit edilmiş. Okuduklarım bana çok mantıklı geldi. Resimli kitaplarla büyümedim hızlı okurum, okumayı severim, yabancı dilde bile okuduklarımı seviyemin çok üstünde anlarım. Bu konuda bir bilgin varsa paylaşırsan mutlu olurum. Zira resim yapmayı çok seven biri olaark oğluma( ve kendime:)güzelim resimli kitapları almamak için kendimi zor tutuyorum.

Evren said...

Tesekkur ederiz, sagolasiniz :)

Evren said...

Cok tesekkurler Deniz :)

Evren said...

ycurl,
Cok tesekkurler! Evet sevdigim seyleri yapinca agrim sizim da kalmadi :) Bir de su okuldan bir kurtulsam artik keyfime diyecek yok :)
T.nin isi de maalesef hala belli olmadi. 2 yerden short liste alinmis, 2'si de US'de ama hala belli olmadi. Bekliyoruz heyecanla. Istanbul'dan da haber cikmazsa, 1 sene daha burada kalip is aramaya devam...

Evren said...

Defne Naz,
Cok tesekkurler! Evet sana katiliyorum, ben de calismayi seven bir insan olarak, en zor tatillerde zaman gecirirdim :) Tekrar tesekkurler, sagolasin!

Evren said...

Gulcincim, canim, senin destegini alirsam zaten baska bir seye gerek yok. Sen de yok yokmus bu arada, vay be, ogretmenlik bile yaptin ha, bravo valla! Opuyoruz biz de sizi kocaman :)

Evren said...

Kuzunun annesi,
Cok sevindim dolayli da olsa bir kutuphaneci daha tanidigima. Ve de yeni yetisen kutuphaneciye :) Dedigin gibi cok guzel bir olay gercekten, her hafta gidip kutuphanede vakit geciriyoruz biz de; bir suru kitapla, yani yepyeni bir suru dunyayla eve donuyoruz. Turkiye'de de yayginlasmasini oyle cok istiyorum ki... Ve inaniyorum, olacak, cok guzel olacak bu is :) Bak simdiden 3 kisi olduk bile :)

Evren said...

Nil, cok tesekkurler destegin icin :)
Masallarin gercekten evrensel bilincdisina hitap ettigine iyice inandim artik. Buyulendi resmen. Bu yasta o kadar cok etkilenmiyorlar ama. Zehirli elma hikayesini anlattim ben, gayet yiyor hapur hupur. Fakat baska bir yas donemi varmis, tam olarak hangi donem bilmiyorum ama o donemde paronayaklik yaratabiliyormus. T.Su'nun ogretmeni anlatti, annesi ona cocuk kacirma olaylarini anlattiktan sonra 1 sene boyunca disarida rahat rahat gezememis. 10 yasindan kucuk oldugunu soyledi ama kac yasinda oldugunu hatirlamadigini. Yani diyecegim o ki, bu yasta biraz degistirerek anlatabilirsin bence. Bir de alternatif masallar var (bir turu fractured fairy tales, masallarin komiklestirilmis versiyonlari, baska bir turu alternatif rol modelleri uzerinden anlatilanlari) onlara da gecmek istiyorum yavas yavas ama once klasikleri okuyalim diyoruz ki neye alternatif oldugunu bilsin ve ve cesit cesit gorusler olabilecegini ogrensin.

Evren said...

:)) Iyiymis sizinki de :)) Pamuk prensesi bizimki de cok seviyor. Ben biraz yuvarliyordum o avci kisimlarini, ben de oyle anlatayim madem, sagolasin. Kutuphane cidden cok iyi oluyor. Size bence kesin sart. Arca gibi bir kitap kurduna nasil kitap yetistiriyorsunuz sasiriyorum. Ve evet dedigin gibi kavramlar icin de cok iyi oluyor. Artik kitaplari goturme zamani geldi diyorum, baska cocuklar mi okuyacak diyor. Evet diyorum, simdi biraz da onlar okusun, sevdiklerimizi not edelim, sonra yine aliriz kutuphaneden. Gecenlerde cok sevdigi bir CD'yi geri vermistik, durup dururken iclendi, simdi baska cocuklar mi dinliyor o CD'yi diye :) Ama genelde hic sorun olmuyor geri vermek, cunku yenilerini alacagimizi biliyor. Turkiye'de de var aslinda kutuphaneler, Izmir'de de olmali, bir gidip baksaniz, bir daha cikamazsiniz. Ve siz kullandikca, onlar da koleksiyonlarini gelistireceklerdir. Şimdi baktım, Karşıyaka Çocuk Kütüphanesi varmış ama içeriği hakkında bilgi bulamadım. Umarım iyidir. Bak şu adreste Türkiye'deki çocuk kütüphanelerini yazmışlar: http://www.kutuphaneleriseviyorum.org/?q=node/49

Evren said...

Hahaha :) Çok teşekkürler Serpil'cim! Sizin masal da çok güzelmiş :) Ve evet hatırlıyorum o kitabı, Karda Ayak İzleri'ydi sanırım. Size de güzel günler diliyorum efen'im, sevgiler :)

Evren said...

Martin Waddell candır, ve evet yaş itibariyle de çok uygun. Şanslı kuzular bunlar :) "Kim korkar kirmizi baslikli kiz'dan?" kitabı da bizim liste başımız, Türkiye'den alınacaklar listesi :) Bu yaz gidince ilk işimiz o listeyi tamamlamak olacak. Sevgiler size :)

Evren said...

Feride,
Hem de 2 günmüş araları :) Aynı dönemlerde benzer sancılar çekmişiz seninle :) Ve evet sana katılıyorum, içlerinde bulundukları dönemle ilgili. Öpüyorum kurtarıcı Saliha Betül'ü :)

Evren said...

Halimea,
Resimli kitaplar hakkındaki bu bilgiye çok şaşırdım. Ben hiç böyle bir şey duymamıştım. Bu konuyu daha detaylı araştırıp yazacağım. Ama senin deneyiminden de anladığım kadarıyla, bu resimler hakkında işaret edip konuşmak, çocuğun işaret ettiği şeyleri isimlendirmek, dil gelişimini hızlandırıyor (kütüphanede katıldığım bir okuma saatinde de bahsedilmişti). Sonuçta literacy (okur-yazarlık) dedikleri şeyin bir kısmı da kelime haznesi ile ilgili. Neyse ben bunu biraz daha araştırayım da yine yazarım. Şimdilik sevgiler :)