April 17, 2013

İyisiyle Kötüsüyle BLW (Baby Led Weaning)

Geçen yazıda katı gıdanın Montessorisi olarak BLW'den bahsetmiştim, bugün BLW hakkındaki çarpıcı gerçekleri paylaşacağım.

BLW'de güzel olan nokta, hangi gıdayla başlayayım derdi yok. Bu yönteme göre bebeğiniz siz ne yiyorsanız, onu yiyecek. Hayır, patates kızartması sebze değil, meyve suyu da meyve yerine geçmiyor. Yok, şeker ve işlenmiş gıdalar da yok. Ama zaten bunları siz de yemezseniz iyi olur, bu tarz şeyler dışında siz ne yiyorsanız bebeğiniz de yiyebilir. Ona ekstra yemek hazırlamak yok.

BLW'nin iki çocuklu bir annenin işini ne kadar kolaylaştırdığını siz tahmin edin. Özellikle de ilk çocuk klasik püreyle başlamış ve 1,5 yaşına kadar bir şey yememiş, sonra da acayip seçici uyuz bir yiyici olmuş olunca, bu BLW nimet oldu bana :)

Yoksa evde herkes için farklı yemek hazırlamak durumunda kalacaktık. Şimdi neyse üç farklı yemekle kurtarıyoruz. Biri ablaya, biri otoimmün paleo dieti yapan anneye, diğeri de baba ve 6,5 aylık cino'ya. Neyse ki kesişim kümemizde birtakım yiyecekler var da mutfak dışında zaman geçirebiliyoruz. Tabii cino, bizim gibi çatal kaşıkla kıymalı ıspanak yemeği yiyemiyor, mercimek çorbası içemiyor henüz. Ama ufak bir hileyle ayrı yemek pişirmeden bunları kendi kendine yiyebiliyor. 

Başlangıç için püf nokta şu: bebeğinize eliyle tutabileceği şekilde (parmak şekli), damaklarıyla çiğneyebileceği yumuşaklıkta, eliyle sıkıp püre haline getiremeyeceği sertlikte yiyecekler hazırlayıp önüne koyuyorsunuz ve o da afiyetle yiyor. Bu kadar basit. 

Biraz daha açacak olursam, örneğin parmak şeklinde kesilebilen sebzeleri (havuç, tatlı patates, kabak, taze fasulye gibi), sizin kendiniz için pişirdiğiniz ilgili sebze yemeğinin içerisine koyup hafif yumuşadığında çıkarıyorsunuz (yemeğin tuzunu sonrasında ekliyorsunuz, bebeklere tuz yok). Yalnız dikkat edin çok yumuşak olmasın, başlangıçta ellerinin ayarı olmadığı için sıkıp püre haline getirebiliyorlar.

Peki ya sıvımsı gıdalar hiç olmayacak mı? Elbette olacak, bu BLW'nin ana mottosu zaten, bebeğinize ayrı yemek pişirmek yok, siz ne yerseniz onu yiyecek. Bu sıvımsı gıdaları da ufak bir hileyle yedirebilirsiniz. Buradaki hile de geleneksel bandırma yöntemimiz :) Mercimek çorbası, yoğurt, humus gibi yiyecekleri parmak şeklinde kesilmiş kızarmış ekmek ya da sebzeleri banarak verebilirsiniz.

Etleri de parmak şeklinde kesip verebilirsiniz; tavuğu but olarak. Etleri bir süre çiğneyip demirini emdikten sonra, siz çiğneyip kuş gibi ağzına verebilirsiniz; böylece protein de almış olur (yalnız amalgam dolgunuz varsa dikkat, sizin çiğnemeniz iyi bir fikir olmayabilir).

Baklagiller ya da diğer parmak şeklinde kesilemeyen yiyecekler için de çatal iyi bir alternatif olabilir. Bizimki henüz aradaki ilişkiyi kavrayamadı ama çatala batırıp önüne koyarsanız, bir süre sonra çatalın işlevini anlaycaktır --yani öyle umuyorum. Cino şu anda büyük bir hevesle çatalı alıyor, sonra ucundaki yiyeceği avuçluyor ama henüz avcunun içindekini ağzına götüremediği için bir sonraki yiyeceğine saldırana kadar onu sıkı sıkı tutuyor :)

Elma, armut gibi meyveler parmak şeklinde kesilip fırında biraz yumuşatıldıktan sonra verilebilir. Üzüm, ahududu gibi meyveleri ikiye kesip vermek gerekiyor. Avokado, aşağıdaki resimdeki gibi kesilip verilebilir. Avokado, süper bir besin! Özellikle hızla büyüyen ve bunun için de iyi yağlara ihtiyaç duyan bebekler için vazgeçilmez.


Flickr'dan bir BLW videosu

BLW kitabında konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi var. BLW'nin çok güzel bir sitesi ve forumu, bir de facebook sayfası var. YouTube'dan da baby-led weaning diye aratıp videoalara da bakabilirsiniz. Son olarak, bir de yemek tarifleri kitabı var ki evlere şenlik! Yani en azından bizim eve şenlik! Biraz BLW'nin mottosundan sapmış olduk gerçi, biz onun yediklerini yiyoruz ama napalım, baharatlarına kadar tam takım :)

Kitapta BLW için kesinlikle 6 ayın beklenmesi öneriliyor. Ama en erken 6 ay, sonrasında da başlanabilir. Yemek yemeğe hazır olduğunu şu sinyallerden anlayabilirsiniz: kendi kendilerine dik oturabildiklerinde, sizin yediklerinize ilgi göstermeye başladıklarında ve hatta sizin elinizden yiyeceklerinizi kapmak için türlü türlü numaralara giriştiğinde ama kapamayıp yalnızca havayı aldığında ve hatta bu havayı çiğnediğinde, yani çiğneme hareketi yapmaya başladığında bebeğiniz hazır demektir.

Şimdi bir aydır BLW yapıyoruz, yani cino yapıyor. Bu yöntem sayesinde, ablasından daha çok çeşitte ve dokuda gıdayı severek 'yemeye' başladı. Bkz. cancino'nun tadına baktıkları (hepsi doğal formunda, püre değil):
Salatalık, havuç, pırasa, kabak, tatlı patates, brokoli, karnabahar, kabuklu bezelye (snap peas), taze fasulye
Elma, armut, mango, portakal, avakado, muz, limon, yaban mersini (blueberry), ahududu (raspberry), böğürtlen (blackberry)
Kuru fasulye, yeşil mercimek, mercimek çorbası, humus
Et, tavuk, köfte, balık, mantar
Ekmek, pizza, makarna
Peynir, yoğurt, yumurta, hindistan cevizi yağı (ekmek üzerinde) 
Hatta bu sabah fırında domates-kekik-keçi peynirli ekmek yaptık, ablası yememek için ayılıp bayılırken, cino bayılarak yedi. Ve öyle çok sevdi ki ellerinin içerisinde kalan parçaları tüm yüzüne maske olarak uyguladı :)

Peki kötü yanları yok mu bu BLW'nin? Var tabii, hatasız kul olmuyor elbette. Kendisi yediği için yalnızca elleri ve ağzı kirlenecek zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bir yemekte saç, baş, tüm surat, kollar, hatta bacaklar dahil her yeri batabiliyor. Yalnızca kendisiyle kalsa iyi! Oturduğu yer ve yerler de batıyor. Bunun için masa örtüsünü masanın üzerine değil de altına sermek işe yarıyor. Yemekten sonra temizlik süresi yarı yarıya azalıyor. Bir de ilk zamanlarda çok fazla yere düşürdükleri için yerdeki örttünün üzerinden alıp geri verebiliyorsunuz. Bu şekilde yere düşen yiyecekler de ziyan olmamış oluyor.

Bir diğer püf nokta da, evin bilimum köşelerinde bebeğinizin "akşam yemeğinden seçmeler" başlıklı sanatsal çalışmalarını görmek istemiyorsanız, sofradan kalkmadan ağzının içini kontrol etmeyi unutmamak! Çünkü yedikleri yiyeceklerin bir kısmını, damak, yanak, dil altı ve benzeri yerlerde biriktirip sonradan bunlarla evi süsleyebiliyorlar.

Bir de BLW ile bebeğinizin beslenmesi uzun sürüyor. Bebekler inceleyerek, yavaş yavaş yiyorlar, aceleye gelmiyorlar. Nasıl Montessori'de onun kendisinin bir şey yapmasını beklerken hafakanlar basabiliyorsa bazen, burada da benzer durumlar olabiliyor zaman zaman. Eliyle tutamadığında ya da tutup ağzına götüremediğinde alıp eline vermemek için kendinizi tutmanız gerekiyor; aksi takdirde, pratik yapamayacağı için bu yetilerini geliştiremeyecektir.

Son olarak, BLW'de beslenmeyi bebeğinizin önderliğine bıraktığınız için onun hangi yiyeceklerden ne kadar yiyeceğine karışamıyorsunuz. Ama merak etmeyin bebeklerin hayatta kalma içgüdüleri çok güçlü olduğu için karışmamak onların lehine oluyor. Bu şekilde kendilerine alerji yapan belli gıdalardan uzak durup gelişim dönemlerine bağlı olarak daha çok yağlı, proteinli veya karbonhidratlı yiyecekleri tercih edebiliyorlar. Ve iştahsızlık sorunu yaşamıyorlar.

Cino artık kendisi yiyor ve onun masaya oturduğunda heyecanla yemek beklemesini, konsantre olup yiyecekleri masadan itinayla almasını, ağzına götürüp kemirmesini ve çeşit çeşit yiyecekleri büyük bir hevesle denemesini izlemek bizi çok mutlu ediyor. Artı, yemeğimiz soğumadan, nöbetleşe yemek durumunda kalmadan, biz de keyifle masada oturup kendi yemeğimizi yiyebiliyoruz.

Son söz olarak sevgili babamın konuyla ilgili sözleri gelsin:
"Yemek sadece bir besin aracıdır. Ne bir ödül, ne de bir cezadır. Yaşamak için beslenmesi gerektiğini bilmelidir. Sizin göreviniz yalnızca çocuğunuza yemeği sunmaktır. Zorla yemek yedirmek değildir. Yemek saatlerini çocuğunuzla savaş saatlerine çevirmeyiniz. Bu savaşı kesinlikle kaybedeceğinizi bilin. Yemek saatleri, çocuğunuzla paylaştığınız, ona yakınlaştığınız, birlikte bir sevgi yumağı oluşturduğunuz, yaşamınızın en güzel anlarıdır. Lütfen yemek yemesi için ısrar ederek bu güzel anı bozmayınız."

Güncelleme: Ekim 2013

12 aylık BLW'ci :)





Güncelleme: Haziran 2016

Müjde! BLW'nin artık Türkiye grubu da var! Motivasyon, öneri, tarifler, paylaşım ve yardımlaşma için şu linkten üye olabilirsiniz: https://www.facebook.com/groups/blwturkiye/

April 15, 2013

Katı Gıdanın Montessorisi BLW

Başlık, çocuklarla ilgisi olmayanlar için şifreli gibi duyulabilir, kusura kalmasınlar :-)

BLW, katı gıdaya geçiş üzerine bir yöntem. Açılımı baby-led weaning (bebek öncülüğünde memeyi bırakma), ama baby-led feeding (bebek öncülüğünde beslenme) olsa daha iyi olurmuş çünkü tamamen beslenme üzerine bir yöntem. Aslında yöntem de değil. Bu da tuvalet iletişimi gibi, yeni olan bir durum değil, yüzyıllardır uygulanan ve fakat son dönemde, bazı endüstrilerin (evet evet, bebek reonlarında boya kutusu gibi duran kavanoz mamalardan bahsediyorum) çıkarları yüzünden unutulan/unutturulan doğal bir beslenme şekli.

Peki Nedir bu BLW?
BLW kısaca diyor ki: gıdanın sıvı halini geçiniz, katı gıdalara katılarla geçiniz, ama hepsinden önemlisi siz bu işi bebeğinizin önderliğine bırakınız. Hah işte bu noktada n'oluyor, Madam Montessori giriyor devreye. Çünkü neydi Montessori'nin felsefesi:

"Kendim yapabilmem için bana yardım et"

İşte BLW'de mantık tam da bu. Bebeğinizi beslemiyorsunuz, onun kendi kendisini beslemesi için ona yardım ediyorsunuz. Evet bebekler hazır olduklarında kendi kendilerini besleyebiliyorlar. Hayır, maalesef yemek yapamıyorlar :P Yalnızca önlerine konan yemeği kendileri yiyorlar. Kaşık falan, aman diyeyim, sakın kullanmıyorsunuz bu beslenme şeklinde, BLW'ciler görürse o kaşıkla kafanıza kafanıza vurabilir valla benden söylemesi.

E kaşık yoksa, püre de yok tabii. Zaten katı gıda deyip de püre gibi sıvı forma yakın şeyler yedirmek pek anlamlı olmuyordu. BLW'de anlatıldığı üz're pürenin bebeklerin hayatına girişi katı gıdalara geçişin 4 aylıkken önerilmesi dönemine rastgeliyor. Ama artık katı gıdaya geçişte kesinlikle 6 ayın beklenmesi önerildiği için ve bebekler 6 aylık olduklarında, daha doğrusu kendi kendilerine dik oturabildiklerinde, sizin yediklerinize ilgi göstermeye başladıklarında ve hatta sizin elinizden yiyeceklerinizi kapmak için türlü türlü numaralara giriştiğinde ama kapamayıp yalnızca havayı aldığında ve hatta bu havayı çiğnediğinde (yani çiğneme hareketi yapmaya başladığında) hazırlardır demektir; yazık günah verin eline bir şeyler de yemeyi öğrensin. Bu aşamaya gelmiş bir bebeği 1 yaşına kadar 7/24 emzireceğim diye bekletmenin de bir anlamı yok. Çünkü bu da emeklemek, yürümek gibi doğal bir süreç, hazır olduklarında yapıyorlar. Ve ilk kez kendi sandalyelerinde sofraya oturduklarında anlıyorsunuz artık 4 kişilik bir aile olduğunuzu :)))

Tabii ilk haftalarda boğazından bir şey geçmesini beklemeyin, o bir dönem yiyecekleri tutma, ağzına götürme ve çiğneme yetilerini geliştirecek. Aman boğazından bir şey geçmedi diye de üzülmeyin, çünkü 1 yaşına kadar bebeklerin temel gıdası hala anne sütü ya da emziremeyen anneler için mama. Hiçbir yiyeceğin besin değeri anne sütünün verdiği zenginlikte olamaz. O yüzden memelere kuvvet, emzirmeye devam. Hatta yemeklerden önce mutlaka emzirin ki bebeğiniz için katı gıdaları tanıma ve bu konudaki yetilerini geliştirme olayı daha eğlenceli ve rahat geçsin.


BLW'ye başlama döneminde (6 ay civarı) işaret ve baş parmakla tutma yetileri (pincer grasp) gelişmediği için ilk zamanlarda parmak şeklinde kesilmiş yiyecekler (finger foods) sunmak gerekiyor (nasıl sizin parmağınızı tutup ağzına götürüyor, işte o şekil, eliyle tuttuğunda yukarıdan çıkacak ki ağzına götürebilsin). Bir de ilk haftalarda genellikle çiğnedikten sonra çıkartıyorlar. Hatta henüz yutmayı becremedikleri için bol bol öğürüyorlar. Fakat, aman öğürdü diye paniğe kapılmaya da gerek yok, bu öğrenme aşamasında çok normal bir durum, 1-2 haftada geçiyor.

Paniğe kapılıp püre verirseniz belki öğürmesini engellemiş olursunuz ama aynı zamanda çiğneme yetisinin gelişimini de engellemiş olursunuz. Tabii yiyecekleri tutup ağzına götürme yetisinin gelişimini de. Zaten şu ebeveynlik kitaplarında yazılan tüm tavsiyeleri, önerileri geçin ve şuna bakın: çocuğunuz için yaptığınız bir şeyi uzun vadeli olarak devam ettirebilecek misiniz? Örneğin, şu anda kolunuzda-ayağınızda sallayarak kolayca uyutabiliyorsunuz ve fakat 3 yaşına geldiğinde de hala bu şekilde uyutabilecek misiniz ya da bu şekilde uyumaya devam etmesini istiyor musunuz? Nasıl uyumasını istersiniz? Ya da 5 yaşına kadar kaşıkla beslemeye devam etmek ister misiniz? Püreyle sevmediği yiyecekleri kakalamayı ya da daha çok yedirmeyi şimdi başarabilseniz de, bunu ne kadar süre devam ettirebileceksiniz? İleride nasıl yemek yemesini tercih edersiniz?

Bir de kaşıkla beslemede şöyle bir sorun var. Sindirim ağızda başlıyor, ağızda lokmayı evirip çevirecek ki o yiyecekler yumuşasın, tükürükte bulunan enzimlerle sindirilmeye başlasın. Kaşıkla, ne oluyor? Dilinin arka tarafından lüp diye mideye gidiyor püreler. E mide de bir organ sonuçta. Ve biliyorsunuz vücudumuzdaki organlar tek başına çalışmıyorlar, bir sistemin parçası olarak işlev görüyorlar. Burada söz konusu olan sistem de, sindirim sistemi ve bunun başlangıç noktası da ağız. O yüzden no püre, no kaşık!

Yani daha doğrusu, sizin kontrolünüzde olan kaşık yok, yoksa sonsuza kadar elleriyle yemeyecekler, merak etmeyin. Bebekler başkaları tarafından kaşıkla beslenme olayını hiç sevmiyorlar, hep kendileri yapmak istiyorlar, kaşığı uzattığınızda da kendileri tutmak istiyorlar. Bebeğim iştahsız diyorsanız, önüne kendi kendine yemesi için yemek koymamışsınız demektir. Aman etraf batmasın diye kaşık hakimiyetini bırakmak istemeyebilirsiniz ama eline kaşık vermezseniz nasıl gelişecek bu yeteneği? Ben mimi'de yaşadım bunu, ona yedirebilmek için onun eline kaşık verirdim, bu arada oyunlarla ağzını açtırıp püreyi tıkıştırırdım. Tabii hiç mutlu olmazdı, ayrıca bizim için de işkenceye dönüşürdü. Şimdi ne püre hazırlama derdi var, ne de binbir türlü numaralarla yedirme derdi. Artık, sofraya hep birlikte oturup yemeğimiz soğumadan, nöbetleşe yemek yemek zorunda kalmadan, yediklerimizin tadına varma günleri var. Yaşasın sofra keyfi, yaşasın gerçek yemek!


Devamı: İyisiyle Kötüsüyle BLW (Baby Led Weaning)




April 1, 2013

Doğan büyüyor --ve de kaçıyor

Cino, ilk dişlerini çıkardı. Ben emzirirken, saf saf "ahhh çok fena ısırdı!!!" deyince tako, "damaklarıyla mı" diye sordu, ben de "evet bunların damakları çok güçlü oluyor" diye yanıt verdim. Güya deneyimli anneyim, 2. çocuğu büyütüyorum, çocuğun alttan iki tane dişi çıkmış, neredeyse yarıya gelmiş, hatur hutur mememi ısırıyor, ben hala anlamıyorum! Sonra neyse tako aldı elimden, baktı bunun dişi çıkmış dedi. Aaaa, hiç farketmemişim valla. Bravo anneye!!! Sonradan jetonlarım düştü tabii, "bak bak, geçen hafta hiç uyumamıştı, demek diştenmiş" diye. Bir de artistlik yapıyorum, evet bu modellerin damakları böyle oluyor, bık bık bık bık...

İlk dişler önemli; sonuçta diş perisi para ödeyecek onlara; o kadar süt dişiyle ne yapacaksa artık :P Mimi 10,5 aylıkken çıkarmıştı, cino 6 aylıkken ve kimse farketmeden. Bir yandan üzülüyorum, garibim, ikinci olmak böyle bir şey, kendi kendine, farketmeden büyüyor (ya da alık annesi farkedemiyor zavallının). Öte yandan seviniyorum, dişleri çıktı, artık büyüyor diye. Sonra yine üzülüyorum, bu zamanları bir daha geri gelmeyecek, ne çabuk geçiyor zaman, ne kadar hızlı büyüyorlar diye. Mimi'ye bakıyorum, 4 yaşına nasıl geldi, ne ara bu kadar büyüdü, şaşırıyorum; hayır büyüdü de, ne ara evden kaçmaya başladı, hayret ediyorum, hayretler içerisinde kalıyorum!!!



Kendi başına ön tarafa çıkmasına izin vermeyince (e doğal olarak, 4 yaşında velet, 14 yaşında değil) böyle bir düzenek kurup garaj kapısını açmış ve kaçmış. Biz onu arka bahçede oynuyor zannederken bir de baktık ki yok. Bağır allah bağır, mahalleyi inlettik, neyse ki sonunda komşuda bulduk (yandaki beyaz ev). Komşuyu da kandırmış, annemler izin verdi diye... Bu 4 yaş halleri nedir, şaştım kaldım, bu böyle bir dönem geçicidir umarım... yoksaaa yandığımızın resmi midir bu resim???