November 26, 2009

Hoşgeldin bebek, gözlerini dinlendir anne!

Kuzenim N. geçtiğimiz hafta doğum yaptı ve ben malesef hala bebeğin fotoğrafını göremedim diye hayıflanırken kendi doğumumu ve ilk haftamı düşündüm. Ne haftaydı ama! Bir yandan inanılmaz bir mutluluk --bulutların üzerinde, dudakların kulaklarla bütünleştiği uhrevi bir ruh hali-- diğer yandan büyük bir telaş: "7 saat uyudu, bişey mi oldu acaba???", "Bu da ne böyle, zift çıktı bezden! Bebek değil makine mübarek!", "Sütüm geliyor mu, geliyorsa da yetiyor mu?", "Bu sarılık beynine zarar vermesin bebeğimin", "Nasıl tutsam daha rahat eder acaba", "Bu açıdan emerse daha mı az hava yutar?" ve saire.

İkinci haftada ise tepetaklak aşağı düşüş ve "bir dakka, senin bir hayatın vardı, ne oldu?" diye sayıklayan iç ses --giderek bastırmayı öğreneceğiniz ya da bir süre sonra belki duyacağınız ama yoğunluktan dinleyemeyeceğiniz güçsüz, cılız bir ses. Ve anne olarak tüm sorumluluğu size ait emzirme 'görevi'. Bir yandan sürekli emmek isteyen küçük, miniminnacık, hassasiyet derecesini henüz bilmediğiniz bir bebek, diğer yandan çok acıyan göğüsler. Bir kerede güzelce emip şöyle bir 3-4 saat uyusa ne güzel olurdu diye düşünürsünüz ama yoook! Emerken uyuyakalır minimini, sonra azıcık emdiği için yine uyanıp yine emmek ister ama tam emmeye yeni başlamışken yine uyuyakalır ve bu böyle sürer gider. Sanırım 1 ay kadardı. Sonra da emdi tabii ama büyüdükçe bir kerede emme miktarı arttı haliyle, dolayısıyla da emme sıklığı azaldı; gerçi bizimki 10 aylık olana kadar 2 saatte bir uyanmaya devam etti, o ayrı!

Emzirme konusunda ben çok istekliydim, tabii YavruSu da. Ama alışmak biraz zaman aldı açıkçası. Yani sadece emzirme olayı değil tabii, bebekli hayata, yeni bir hayata, bambaşka bir hayata alışmak gerçekten çok zor oldu başlangıçta; hala birtakım zorluklar var ama sanırım artık hem biz alıştık, hem iletişim boyutu işin içine girince çok daha zevkli oldu, hem de öyle hızlı geçiyor ki zaman dönüp bir şey düşünmeye pek fırsat kalmıyor açıkçası. "Mommy brain" diyorlar; uzunca bir süre olmuştu bende de: Herşeyi unutuyorsun, aklında hep bebiş var ama onunla ilgili şeyleri de unutuyorsun bazen, dalgalanıp gidiyorsun, ta ki rüzgar seni bebeğin dışındaki hayatın içine savurana kadar.

X: Bana y ile ilgili maili gönderecektin?
Yeni anne: Aaa unutmuşum, göndereyim hemen.
(Aradan 2 gün geçer)
X: Ben maili almadım hala, göndermiş miydin!
Yeni anne: Hııı, hay allah tam gönderecektim o sırada bebek uyandı, ben emzirmeye gittim, sürekli ağladı, ... ay neyse pardon, hemen gönderiyorum.,
(Yarım saat sonra telefon çalar)
X: Bugün son gün, rica etsem şimdi gönderir misin acaba!!!
Yeni anne: (Artık o da ağlayarak) bu susmuyor, ne yapacağımı bilmiyorum, bişey mi oldu acaba, aç olamaz yeni emzirdim, gazı falan mı var, yoksa diş mi çıkarıyor, daha da çok erken ama, hay allah yine kustu, gitti sütlerim, oysa onları yapmak için ne çok uğraşmıştım, uaaaa...
Mutlu son: Durumu haber alan Z koşarak eve gelir, bebeği alır ve yeni anneyi zorla dışarı yürüyüş yapmaya gönderir :)))

Evet, beni zorla yürüyüş yapmaya gönderen 2 Z'm vardı. Her ne kadar kafamda YavruSu'dan başka bir şey olmasa da ve 20 dakika sonra merak içerisinde koşarak eve geri dönmüş olsam da o kadar iyi gelmişti ki o ilk yürüyüş bana, gerçekten anlatamam. Çok değişik duygular hissetmiştim; o hem duygusal hem de fiziksel olarak çok yoğun geçen ilk haftadan sonra ağlayarak çıkmıştım dışarı ve hep bebeğimi düşünmüştüm ama 20 dakika bile olsa ayrı kalmak iyi gelmişti ne yalan söyleyeyim. Sonrasında da burda karlar kalkana kadar hemen her gün yalnız başıma yürüyüş yaptım. 2 aylık olunca da bebişle beraber çıktık dolaşmaya. Sağolsun annem 5,5 ay bizimle kaldı, geceleri bebişi alırdı ve sadece emmeye getirirdi bana. Bu arada annelik mesaisinin hiç bitmediğini gördüm, kızınızı 31 yaşına getirseniz dahi, hala geceleri onun için uykusuz kalmaya devam edebiliyormuşsunuz --annemin hakkını nasıl öderiz bilmiyorum:))) 3 aylık olduktan sonra da beraber yatmaya başladık bebişle. Böylece hayat hepimiz için kolay oldu bir süre. Şimdi 11 aylık oldu ve artık T. devraldı birlikte uyuma olayını, çünkü ben yanında olunca sabaha kadar emsin istiyor ve ne beni ne de kendini uyutuyordu kerata. Şimdi baba-kız, onlar içerde uyurken, ben de aylar sonra deliksiz uykular çekiyorum bir başıma. Ve bu gerçekten çok iyi geliyor bana :-)

Ama ilk zamanlar hayat biraz uykusuz geçti hakikaten. Hele ki hem bedensel hem de ruhsal olarak bambaşka bir hayata alışmaya çalıştığınız, ve bu hayatın sizden yalnızca tüm enerjinizi değil, tüm benliğinizle sizi talep ettiği o ilk aylar... Neden lohusaların 40 gün boyunca yalnız bırakılmadığını o zaman anladım; ve postpartum sendromu denen illetin nasıl kapının önünde gece gündüz nöbet tuttuğunu... Önceden bu konuyla ilgili ne kadar hazırlık yapmış olsam da farkettim ki o ilk ayda içeriye girmesi an meselesiydi. Neyse ki annem vardı, ve neyse ki T. vardı. Hele ilk hafta babam, kardeşim, dayım, yengem de bizimleydi ve bizim dinlenmemiz için ellerinden geleni yapmışlardı, sağolsunlar :) Dayanışma çok önemliymiş gerçekten de, esas bunu anladım. Anne veya eş olmayabilir ama mutlaka arkadaşlar vardır ve eminim böyle günlerde yardım etmekten çok büyük mutluluk duyacaklardır.

Burdan kuzenim nezdinde tüm yeni annelere küçük bir uyarıda bulunmak istiyorum: bebeğiniz uyurken onu seyretmek, yok kalbinin atışını dinlemek, evi toplamak, emaillere cevap yazmak vb. faaliyetlere kalkışmayın. Mutlaka siz de uyumaya, yapamıyorsanız da en azından bir yere uzanıp gözlerinizi dinlendirmeye çalışın, belki bu esnada biraz olsun dinlenebilirsiniz ;) Biliyorum bu uygulaması çok zor birşey ama ben yapabildiğim zamanlarda çok faydasını gördüm. Uzun süre dinlenemediğimdeyse, sinir bozukluğu, akabinde sütün azalması, bu duruma hiç de sevinmeyen bebişin çığlık çığlığa ağlaması, uykusuzluğun ve çığlıkların sinir sistemimi ters yönde etkilemesi ve bunun tekrar bebişe dönmesi sonucu onun ağlama krizine girmesi, ve benim bu ağlamanın sebebini anlayamadığım ve denediğim hiçbir şey sonuç vermediği için daha çok gerilmem gibi kısır bir döngü içerisine girmediğim durumlar olmadı değil. Ben ettim, siz etmeyin diyorum yani! Şimdi o bezi ya da süpürgeyi (kitap diyemeyeceğim çünkü o da çok yardımcı oldu, hem uzun emme seansları esnasında, hem de uyanır diye yerine yatırmaya korkup göğsümde uyuttuğum gündüz uykularında) elinize almadan önce bir daha düşünün, bırakın o işleri Bay ve Bayan Z yapsın (eşiniz, partneriniz, anneniz veya arkadaşlarınız), bundan mutluluk duyacaklardır eminim. O yüzden kesinlikle yardım istemekten çekinmeyin. Unutmayın, bebeğinizin şu anda size ve sütünüze en çok ihtiyacı olduğu dönem ve bu günler bir daha geri gelmiyor.

No comments: