February 8, 2010

Bebek Kitapları - 1. yıl

Ve geldik listemizin en iyi on kitabına :) Daha çok Türkçe kitap olmasını umardım ama geçen yazıda anlattığım sebeplerden ötürü, bu listede yalnızca bir tane çıktı. Yazdan sonra artacak umarım. 1. kitap dışındaki tüm kitaplar Amazon'a linkli, kitapların içeriklerini görmek isterseniz başlıklarına tıklayınız. 2. yıl kitapları için de buraya

1. Ayağına Diken Batan Süper Karga / Selçuk Demirel:
"İşte size süper karga
Ormandaki ağaçlarda
Şarkı söylüyor bağıra bağıra
Baksanıza şuna!
Yaramazlık yapa yapa
Diken batmış ayağına
Uf uf, gak gak..."

Bu kitap, 2-7 yaş için öneriliyor ama bence bebekler için de zevkle okunabilecek bir kitap. Daha önce bahsetmiştim, çok küçük bebeklere kitaplar vasıtasıyla kelime, örnek davranış öğretme kaygısıyla yazılmış kitaplar yerine belli bir ahengi olan kitaplar okumak çok daha iyi. İngilizce'de Dr. Seuss'un böyle çok kitabı var, Türkçe için de arkadaşım Selçuk Demirel'i tavsiye etmişti, Nazım Hikmet tarafından yazılan Süper Karga'nın öyküyüsünü kafiyeli bir şekilde yeniden kaleme almış ve resimlemiş. Biz severek okuduk, YavruSu da severek dinledi, "gak" da ilk söylediği kelimelerden biri oldu :)

Not: Kitapta Süper Karga'nın dost olduğu bir koyuncuk var, onu emanet ettiği aile, koyuncuğu düğün yemeği yapıyor. Koyunun kesilmesinden bahsedilmiyor ama "koyuncuğun etiymiş en lezzetlisi de" diye bir cümle geçiyor. Bu konu üzerine çok düşündük, belki Nazım Hikmet'in yaşadığı dönemde daha sıradan karşılanabilecek bir olaymış ancak şu anda bir hayvanın yenilmesi, ya da yenilse bile bunun çocuk kitabına konulması çok mantıklı gelmiyor olabilir. Şu anda bebişle karganın emanet ettiği arkadaşının yenilmesi üzerine bir tartışma yürütecek durumda değiliz. Ama vakti geldiği zaman bu konu çeşitli şekillerde konuşulabilir: karganın emanetine olan yaklaşımın etik olup olmadığı, yaşam döngüsü üzerinden neden insanların et yediği, ya da yememeyi tercih ettiği, farklı beslenme alışkanlıkları ve daha birçok şey.




"We've got the whole world in our hands
She's got the sun and the moon in her hands
He's got the mountains and the valleys in his hands..."

Bebeklere okunacak/söylenecek başka bir tür de şarkılı kitaplar. Bizim bebişin en sevdiği Whole World şarkısı. Çok basit bir ezgisi var, öyle ki bazen bizi bayabiliyor ama bizimki gibi araba yolculuklarını hiç sevmeyen, 5 dakikada olayı trajedi haline getiren bebişler için birlikte yolculuk yapmanın tek yolu bunlar oluyor :) Neyse ki müzik düzenlemeleri kaliteli.
Kitap, şarkının sözlerine uygun bir şekilde illustre edilmiş, her sayfada dünyayla ilgili bir şeyler resmedilmiş (göller, ovalar, kuşlar, ağaçlar, denizler, balıklar, vs.) Çevreci bir teması var. Kitabın arkasında daha büyük çocuklara okunabilecek çevreyle ilgili güzel bilgiler var. Ve en güzeli de ders verir şekilde değil, gayet yalın ve bilimsel şekilde anlatılmış olması.




"Bear goes to town every day. He likes to walk all the way. On Monday, he goes to the bakery. On Tuesday, he goes for a swim...."

Bu kitabı geçen hafta kütüphaneden almıştık ve bizim YavruSu kitabı görür görmez aşık oldu gibi bişey oldu :) Sabahın 6, 6 buçuğunda kalkıp bu kitabı okutmacalar, ilk kez çıplak olarak tuvalete bu kitapla oturmacalar... Bir de yine ilk kez baştan sona kendi kendine okuduğu kitap bu oldu, el kol hareketleriyle, daha önce duymadığımız bir dilde :)
Kitapta resmini görmüş olduğunuz ayı kardeş yürüyüş yapmayı çok seviyor. Pazartesi fırına, Salı günü yüzmeye, Çarşamba günü sinemaya,... böyle hergün farklı bir yere gidiyor, geziyor da geziyor. Özel bir konusu yok ama çizimler çok başarılı. Sonunda bir de harita var, gittiği yerleri gösteriyor. "Aaa burdan çıkıp da buraya gitmiş" diye bakıyoruz arada ama daha erken bizim için. Sanırım bu da çocuğunuzla birlikte birkaç yaş yaşlanabilecek kitaplardan. Bir de ayının erkek olması ama kolunda sepeti ve çiçekleriyle resmedilmiş olması da kitabı ayrı bir alternatif, ayrı bir sevimli kılıyor. Son olarak da bir spoiler vereyim: yüzme mayosu çok başarılı :)))




Bu da bizim YavruSu'nun favorilerinden. Flap book diyorlar, Türkçesi kulaklı kitapmış. Aslında ben illüstrasyonlarını çok sevmedim ama bizim bebiş bayılıyor, gerçi sanırım bu kapakları/kulakları açma olayı cazip geliyor, altından ne çıkacak diye, defalarca açıyor. Sonunda gerbili bulunca da "cobaaa" diye seviniyor, ama her seferinde :)))
Amazon'da biraz pahalı; biz ikinci el almıştık, gayet güzel kullanılmıştı. Bebişin 'daha ne kadar açılabilir acaba bu kapaklar' deneyleri sonucunda biraz incindi ama bantla icabına baktık, hala okuyor.









Bundan geçen yazıda bahsetmiştim aslında ama bu yazının bütünselliği açısından tekrar etmek istedim.
Kitap İngilizce ve 4-8 yaş için öneriliyor ama bence bebeğinize de okuyabileceğiniz, resimlerini gösterebileceğiniz güzel bir kitap.

-"Kapat gözlerini" diyor anne kaplan... amaa küçük kaplancık uyumak istemiyor, o yüzden de başlıyor türlü türlü bahaneler bulmaya. Önce, "Gözlerimi kapatırsam gökyüzünü göremem ki" diyor. "Tabii ki görebilirsin, hatta çeşit çeşit şekillere bürünmüş bulutların yanında uçtuğunu, ayın kucağında sallandığını bile görebilirsin" diyor annesi. Sonra "ama gözlerimi kapatırsam hışırdayan yaprakları nasıl görücem?" diyor. Annesi de ona çok güzel yapraklar olan bir ormanı tasvir ediyor, orda arkadaşlarıyla oynayacağı oyunları... ve bunların hepsini rüyalarında görebileceğini anlatıyor. Böyle devam ediyor. En sonunda "ama gözlerimi kapatınca karanlık oluyor, korkuyorum" diyor küçük kaplancık. Annesi de ona şöyle diyor:
-Karanlık yalnızca aydınlığın öteki yüzü, rüyalardan hemen önce gelen yer...




Bu kitabı henüz okumadık ancak buraya koymayı çok istedim. Sipariş verdim, gelince güncelleyeceğim. Neden istedim? Çünkü bisiklet olduğunu görünce çok heyecanlandım. Geçen gün kütüphaneye gittiğimizde bebişin ordaki trenlere ilgi gösterdiğini gördüm, öyle ki kendinden büyük çocukların ellerinden trenlerini kaptı kaçtı; böyle oynamıyoruz, paylaşıyoruz dedim ama hiiiç. En iyisi oyuncakçıdan tren veya araba alayım diye düşünürken, neden hiç bisiklet yok, alternatif bir ulaşım aracı olarak teşvik edilmesi çok önemli oysa diye düşündüm, hele de geçen yazıda bahsettiğim Bir Dolap Kitabın yazarlarından Yıldıray'ın blogundaki 2009 Yılı Yaratıcılıktan En Uzak Sinirli Şoför Ödülü yazısını okuyunca! Uzun bir bisiklet arayışına giriştim, oyuncak araba gibi elde tutulabilen, 2 veya 3 tekerli basit bir bisiklet. Malesef bulamadım; ne Target'ta ne de Amazon'da. Bir tane gönlüme göre Ebay'de buldum ancak o da çok pahalıydı almadım. Sonra bugün bu yazıyı hazırlarken bu kitapla karşılaştım, yorumları okudum, örnek sayfalara baktım ve işte bu dedim:) Şimdiden çok sevdim. Gelince bir yorum yazarım buraya. Şimdilik böyle.

* * *
Bir de 'bottom ten'imiz var, daha doğrusu tenlerimiz var :) Geçen yazıda bahsetmiştim, tekrarlamayacağım ama iki kitap ve bir de türü var kiii, beni kızdırarak okutan, okurken kızdırtan (!)... bu yazıda değinmeden geçemeyeceğim. Top ten'in kalan 4'ü de bunlara alternatif olarak gelecek zaten.
* * *

I) Pisi Kedi Nam Nam: Çocuğunuza sağlıklı yemek alışkanlıkları kazandırmak istiyorsanız, bu kitabı kesinlikle almayın, çünkü Pisi Kedi'nin yediği 'yemek'ler: jöle (???), çikolata, makarna, pasta (!!!). Tamam bunları da yesin arada ama bütün kitap da böyle olur mu ya??? Yiyeceklerle ilgili bir kitap edinmek istiyorsanız, Eric Carle'ın The Very Hungry Caterpillar'ını önerebilirim.


Bu kitapta da 'zararlı' kategorisinde olabilecek yiyecekler var aslında ama çok daha azınlıkta. Bir de hikayesi var kitabın; esas karakter tırtılın yaşamdöngüsü anlatılıyor: yumurtadan çıkıp hergün daha fazla şey yeyip büyüyerek kozaya dönmesi ve sonra da güzel bir kelebek olması. Carle böyle döngüsel hikayeleri seviyor. Bir de minik deliklerle sayıları canlandırmışlar: 1. gün 1 elmanın içinden geçiyor tırtıl ama doymuyor, ikinci gün iki armut, 3. gün 3 erik, diye gidiyor. Anlasın öğrensin kaygısıyla değil ama meraklı küçükler için parmaklarla içinden geçirme, arkasından bakma gibi, deneyler yapmaya müsait.



II) Diğer sinirlere zararlı kitabımız "Cemile Çinli ve Zenci Arkadaşlarını Seviyor": Cemile serisinin diğer kitaplarını bilmiyorum ama bu kitap son derece kötü. Sadece çevirisi değil kötü olan, daha kötüsü sahte duyarlılıkla yazılmış, her sayfadaki ders verir nitelikte olan diyalogları. Zaten zenci kelimesini kullanması nasıl bir bakış açısıyla yazıldığını deşifre ediyor aslında. Kitaptaki ana karakter tabii ki 1. dünyalı ve "zenci" arkadaşlar da melez --renkler de yumuşatılmış yani!!!

Eğer çocuğunuzun başka kültürleri tanımasını istiyorsanız çok güzel kitaplar var. Biz Animal Boogie'yi almıştık, yine bir Barefoot Books kitabı --ailecek çok seviyoruz bu yayınevini :))) Zaten ilk 10'un dördü de burdan. Başka kitaplar da var tabii bu tarzda; hatta henüz almadık ama bu kitabı ve şu kitabı merak etmiyor değilim. Bizim kitap şöyle:


"Down in the jungle in the midday heat
What can you see stomping its feet
With a stompy stomp here and a stompy stomp there
What's that creature stomping here and there?"
- arka sayfada:
"It's an elephant!
She goes stomp stomp boogie woogie yoogie
...That's the way she's stomping her feet."

Bu CD'li kitapta da önce her sayfada soruyor, şu ağacın arkasında saklanan kim, ayağını vurarak yürüyen kim, yerde sürünerek gelen kim, sallana sallana dans eden kim diye. Arkasındaki sayfada da görüyoruz ki ilgili hayvan kimse bir çocukla dans ediyor, oynuyor veya tekerlekli sandalyeden el sallıyor. O 'zenci' bu 'çinli' diye mimlemeden farklı kültürlerden çocuklar dans ediyorlar birlikte, engelli bir kız çocuğunu da aralarına alarak. Ama acıma, hoşgörü vesaire duygularla ya da mesajlarla değil, gayet doğal ve mutlu bir şekilde herkesi birlikte görüyor çocuk. Neticede tekerli sandalye de bu dünyanın bir parçası, aman bizden uzak olsun gibi bir kaygı yok, kaygısı yok kitabın.


III) Son olarak da "Kül Kedisi, Rapunzel, Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel ve tüm cinsiyetçi masal kitapları" var ki bu konuyla ilgili söyleyecek söz dahi bulamıyorum. Tüm cinsiyetçi imgelerin bir araya toplanmış halleri!!! Hepsi dünyalar güzeli genç kızlar ve nedense talihsizliklerinden (kafasızlıklarından alt mesajı da var tabii) başları sürekli belaya giriyor/sokuluyor --genelde de hem cinsleri olan kadınlar tarafından, kötü kadınlar (!). Ama neyse ki kurtarıcıları onların mutlu bir hayata kavuşmalarını sağlıyor --ve tabii ki o bir ERKEK!!!

Masal kitapları da bebeklikten itibaren her zaman okunabilecek kategoride. Yürümeye başladıkları dönemde, uzun kitaplar/öyküler dinlemeye sabredemediklerinde de kısaca anlatılabilir, yolda-izde-heryerde. Ve masallar çocukların en çok aklında kalan edebiyat türüdür, o yüzden hangi masalı anlattığımız bence çok önemlidir. Başka alternatifler de var elbette, ama ben 'top ten'in son ikisi olarak feminist olanlarını seçtim :)


Kral Wilfred'in 3 oğlu ve 1 kızı vardır, eşi ölünce kızını nasıl yetiştireceğini bilmediği için oğullarıyla aynı eğitime tabi tutar. Ata binmeyi, kılıç kullanmayı, erkek gibi davranmayı öğretir. Ama prenses Violetta, fiziksel olarak oğlanlardan küçük olduğu için bir kılıcı bile zor kaldırır. Fakat hiçbir zaman yılmaz ve sürekli çalışır. Ancak 16 yaşına geldiğinde babası onun evlenmesini ister ve bir mızrak dövüşü turnuvası düzenler. Prenses Violetta da gizlice turnuvaya katılır veeee gerisi kitapta deyip heyecan yaratayım diyecektim ama dayanamadım, zaten siz de tahmin etmişsinizdir ki: turnuvayı o kazanır :)))
Kitabın kalın karton sayfalı versiyonu yok, 4-8 yaş arası için öneriliyor ama bence birlikte okumak için ideal, hatta sadece masal olarak bile anlatılabilir.






Bu kitabın teması da bir öncekiyle benzer. Prenses Smartypants evlenmek istemez ve 'evcil hayvanlar'ıyla (ejderha ve benzeri yaratıklarla) birlikte hayatını geçirir. Ama kral ve kraliçeden emir gelince, kendisiyle evlenecek adaylar için çeşitli yarışmalar düzenler ve eğlence başlar :) Prens Vertigo, onu kristal kaleden kurtarmakla görevlendirilir; başka bir prens, onunla roller skate disco yarışmasına katılır; diğeri, prensesin evcil hayvanlarını beslemelidir, ..., en sonunda bir prens bütün zorlu görevleri başarıyla yerine getirir ve prensesle evlenmeye hak kazanır. Ancaaaak bizim Smartypants'in buna hiç niyeti yoktur. Ona öpücük ödülü verir ve prens devasa kara bir kurbağaya dönüşür. Bunu gören, duyan tüm prensler bir daha prensesin yanına yaklaşmazlar. Ve prenses de evcil hayvanlarıyla birlikte sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşar :)

14 comments:

Başak Çelik said...

Evet, bir önceki yazının yorumunda sorduğum sorunun yanıtını almış bulunmaktayım! Haklıymışsın sevmemekte... :)

Ve bu harika kitap tanıtım yazısı için de sonsuz teşekkürler! İkinci ay maaşımın gideceği yer belli oldu: kitaplar ve Amerika'dan gelecek Hülya Teyzem'in ekstra bagaj ücreti :)) Ama gerçekten, Türkçe bebek ve çocuk kitaplarının çoğunda bu kadar yaratıcı hikayeler yok maalesef... ya da benim baktığım kitapçılarda yok... çevirip çevirip okuyacağız artık!

Tekrar teşekkürler! Sevgiler!!!

İlk said...

Ne kadar cok mutlu oluyorum senin bu yazilarini okudukca!

Amerika'da yasayanlar icin Turkce kitap sikintisi Netkitap (http://www.netkitap.com/altkonu.asp?konuId=1725) sayesinde giderilebilir (baska secenek var mi bilmiyorum, arastirmadim). Bir keresinde bir cok kitap ismarlamistim oradan, cok uygun posta ucretiyle (15 TL kadar) 2-3 hafta'da varmisti adresime. Selcuk Demirel'in ve pek cok farkli yayin evinin kitaplari var.

Bu aksam biraz bu kitap konusunda calisagiz belli ki :)

blogcuanne said...

Ne güzel bir paylaşım olmuş bu!

The Very Hungry Caterpillar kesinlikle bizim de favorilerimizden.

Evren said...

Başak,
Pisi Kedi'nin kulaklı kitaplarını bilmiyorum, belki onlar daha çekici olabilir ama genel olarak biraz fazla basit buluyorum. Nam Nam'ı hemen def ettim zaten, "İyi Uykular" var bir de bizde, ona da pek ilgi göstermiyor kuzu. Sizin top teninizi ilgiyle bekliyorum bu arada, biz de tr.ye gelince paraları dökücez kitaplara :) Bu arada ben de Çınar'a kitap getirmek istiyorum, yeni kitaplar sipariş ettik, bakalım beğenirsek onlardan size de söyleriz ;) Bir de dediğim gibi biz büyük ihtimalle Mayıs'ta gelicez, herhangi bir isteğiniz olursa mutlaka yaz. Öpüyorum, sevgiler...

Evren said...

İlk,
Link için çok teşekkürler! 15 TL cok iyiymis, hem de çok sayıda kitap için. Aslında ordan sipariş vermek daha uygun olabilir. Biz de güzel Türkçe kitap almak istiyoruz, İngilizceler çok fazla zaten. Size zevkli seçimler. Bakalım ilk hangi kitabı alacaksınız, okuyacaksınız? Ve Bibik doğduktan sonra en çok hangisini sevecek? Heyecanla bekliyoruz :)))

Evren said...

Blogcuanne,
Çok teşekkürler. Bu arada Deniz'in kitaplığını da gördüm ve hemen bu serinin ilk yazısından link verdim, çok güzel hazırlamışsın, ellerine sağlık. Ayrıca yorumlar da çok samimi, çok sevdim :)))

Evren said...

Basak,
Ya bakma sen, bizimki de su anda sabredemiyor. Bebekken daha iyi dinliyordu :)

Nurturia'daki thread super olmus. Ben de yazayim simdi biseyler...

Secimler de cok iyi. Cinar gule gule okusun umarim.

Gorusmek dilegiyle, Sevgiler :)

Burcu said...

Evren ne guzel bir liste yapmissin. Bizde olmayanlara bir bakacagim, ozellikle Karga ilgimi cekti.

Ben de bir iki kitap onermek istedim. Lucy Cousins'in Hooray for Fish'i ana-ogul bizim favorimiz. Kitap, kitabin gorsel hali olan bir cd'yle geliyor, hatta su: http://www.youtube.com/watch?v=BDOTnBBJifQ

Bir de David McKee'nin Elmer serisi Turkcede kircicegi yayinlari tarafindan basildi. Bircok cocuga (Turk ve Amerikali) bu kitaptan hediye ettim (Turkce ve Ingilizcesini) renkli fil Elmer'i begenmeyenini gormedim.

Ben Turkce kitap sorununu bizdeki tum ingilizce kitaplari Turkceye cevirip Turkcelerini kitabin uzerine, hemen Ingilizcenin yanina yazarak cozdum. Hem ben Turkce kitap eksikligi kapanmis oluyor, hem de bizim icin iki dillilige alisma asamasi kolaylasiyor

Evren said...

Supersin Burcu! Hemen siparis verdim. Yeni kitaplarla tanismak cok guzel oluyor. Turkce cevirisini yazma fikri iyiymis. Hem insan yazarken daha ozenli cumleler kuruyordur eminim. Gerci biz artik daha cok kutuphaneden beslenmeye basladik, tr'ye tasiyamayacagimiz icin de daha iyi oluyor. Ama boyle cok begenilen demirbaslari aliyoruz tabii.
Gorsele de cok tatli :)))

Ozge said...

Evren'cim cok guzel bir paylasim olmus, sagol, ben de birkac tanesine bakicam mutlaka:) Bu aralar Derin brainquestin 2-3 yas olanina takti, yatmadan hep ona bakiyoruz:) aliyor eline kosa kosa yataga yatiyor:)))

Başak Çelik said...

Evrencim,

Haftasonu Hülya Teyze'miz sipariş ettiğimiz kitaplarımız getirdi! Hepsini merakla inceledi Çınar, ama biri var ki, büyülendi!

Evet, Close Your Eyes! Cuma gecesi yatırırken okuyayım dedim, zaten kapağına bakar bakmaz "gogo" diye heyecala elimden alıp içini açtı! (Gogo, Winni the Pooh'un Tiger'ından kalma, kaplan familyasına verilen genel isim)

Ve sanırım ilk seferde 10 kere üst üste okuttu bana! Ben "tamam hadi biz de minik kaplan gibi yatalım" demesem daha da okutacaktı -ki zaten uyumaya direndiği için yerinden kalkıp kalkıp kitabı götererek "gooogo!" deyip durdu sızana kadar :)))

Ve cumartesi-pazar-bu sabah ne zaman bu kitabı görse eline alıp kucağıma geliyor. Bu gece deneyeceğim bakalım, kaçıncı tekrardan sonra sıkılacak/ya da ben okurken sızacak?

Bakıcısı zorlanmasın diye sayfalara Türkçe çevirilerini de yazdım dün gece. Gerçi sabah kahvaltıda Çınar okuyordu Mine Abla'ya kitabı :))) Sayfaları açıp açıp "ıggghhaaaa, aaaaaa, ooouuuuuu, gooogo" diye anlatıp sayfası geldiğinde de gözlerini kapattı :))))

Ay çok uzadı ama bunu da yazıcam, Süper Karga'nın da hastası aynı zamanda! Onu da bir oturuşta 3-5 kez okuyoruz -sonunu 1 kez gördük gerçi, ilk nineden ve ikinci ninenin koyunundan sonra diken batan ilk sayfaya dönüyoruz hep! Kitabı kapıp "gak gak" "kaaga" diye pıtı pıtı gelmesine bayılıyorum ama!

Çook uzun lafın özü, çoook teşekkür ederiz tavsiyelerine!!!!

Evren said...

Özge,
Çok teşekkürler. Kütüphaneyi tavsiye ederim. Bu kitapların çoğu var, yani bizimkinde öyle :) Biz de bakalım Derin'in favorisine bu haftasonu.

Başak,
Rica ederiz ne demek. Bu paylaşımlar çok güzel oluyor hakikaten, biz de tr.ye gelince Çınar'ın listesine bakacağız. Çocukların beğenisini toplamış kitaplar daha da önemli, çünkü bizim beğendiğimiz kitapları onlar her zaman beğenmeyebiliyor.

Sevmenize çok sevindim. Biz de o kitabı önce kütüphaneden alıp çok beğendiğimiz için sipariş vermiştik. Ama Çınar bize de okusun gelince, bayılırım ben onun gözlerini kapatmasına :))) Canım ya, çok tatlı.

Süper Karga'nın da sonu bana absürd gelmişti, gelin düğünden kaçıp çobana vuruluyor falan. Sanırım çapkın ve ko.mü.n.ist Nazım Hikmet'in işi ;)Dili çok güzel ama; ben şu anda ezbere okuyorum resmen :))

Burcu said...

Evren, soylemeyi unutmusum, bir de Leo Lionni'nin kitaplarina bayiliyoruz. Barnes & Nobles falan Lionni kosesi var bir gittiginde bakarsin. Cizimler kolaj seklinde ve cok guzel, hikayeler genel de mesaj kaygili olsa da guzeller.

Evren said...

Burcu, daha önce hiç dikkatimi çekmemişti. Gidince bakacağım kesinlikle. Çok sağol buraya yazdığın için. Sevgiler.