March 22, 2010

Kendine Geliş Serüveni - II


Annelik serüveninin bir bölümünde de insan çocuğunun hallerini sadece ona özel zanneder, onu çok özel zanneder. 2. Einstein, 2. Mozart'larla doludur ortalık. Çocuğun babling vasıtasıyla sesler çıkarmaya başlaması anneye tirad atıyormuş gibi gelir. Misal, ben:
"Baba biliyo musun, YavruSu bugün 'bla bla' dedi". Babamın yüzünde o anlamsız ifade belirir, "eee???" diyecek ama zor tutar kendini. Ben sanki, o duymamış gibi davranır ve üzerine basa basa bir daha "baba YavruSu 5 aylık ve bla bla dedi". Babam da herhalde kafayı kırdığımı düşünüp daha fazla üzmeyeyim diye "aman ne güzel" der ve anında konuyu değiştirir. E tabii adamın örnek kümesi 100 bin, hayat range'i de 55 yıl olunca, bu hareketleri anlatmak biraz komik oluyor haliyle. O yüzden sizin de babanız çocuk doktoru falansa anlattıklarınıza hiç ilgi beklemeyin, sonra böyle hayalkırıklığı yaşarsınız.
Neyse allahtan farklı bir annem var da, onunla konuşunca önemli biriymiş gibi hissediyoruz kendimizi: YavruSu'nun anne babası gururla sunar! Çünkü annem aynı cümleye şöyle tepki veriyor:
"Neeee, 'bla bla' mı dedi, hem de 5 aylıkken! Vay be! Ben anlamıştım zaten; bu çocuk süper zeki! Sakın orda kimsenin yanında söylemeyin haa, Amerikan hükümeti kaçırır valla, beynini incemeye kalkar çocuğun".
İşte annemi bu yüzden seviyorum, her hali başka güzel :)))

Bu durumun çocuğu olmayan arkadaşlar arasında yarattığı etki ise bambaşka bir şenliktir. Onlar sizinle ilgili kesin ve de keskin yargılamalara varmışlardır çoktan: "o mu, ha o artık anne oldu, sizlere ömür yani, hohaha". Ya da "aman tek muhabbeti çocuk oldu, dünyada başka şey kalmadı sanki" derler. E yoktur aslında, anne için bebek birey olana kadar dünyada başka bir şey yoktur. Daha doğrusu anne çocuğunun birey olduğunu kabul edene kadar. Örneğin YavruSu son iki aydır bağırıyordu benim de kendime ait isteklerim var, birey oldum artık, kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum diye, itirazlar alıp yürümüştü başını, bir ayran bile içiremez olmuştum artık ama kabul edemiyordum, bakınız 13 aylıkken çekilmiş bir videosu: Aslan YavruSu Cadı AnaSu'na karşı:


E artık o ayranını kendi içmeye başlayınca, ben de bari kendim için bir 'ayran bulayım içmeye' diyerek giriştim hayat kavgasına...

İşte böyle, kendime gelmem tam 15 ay sürdü. Sonunda sadece kendimin olduğu bir profil resmine geçebildim :) 2 yıl sonra kuaföre gidebildim. Sonunda peki ben ne yapıyorum, şu hayatta ne yapmak istiyorum, 'büyüyünce' ne olucam diye düşünmeye başlayabildim. Farklı ayran kurguları yaptım, en sonunda birinde karar kıldım (detaylar haftaya). Mutluyum ve de gururluyum; artık 'kendime geldim'.

Ve fakat, blogun ismini AnaSu olarak değiştirmeyeceğim :) çünkü bu blog benim anne olduktan sonra yaşadıklarıma dair bir blog, tabii ki içinde YavruSu da olacak. Zaten başka bir söz de der ki, "her anne çocuğuyla birlikte yeniden doğarmış". Ben de YavruSu'yla birlikte yeniden doğdum, yeniden öğreniyorum hayatı, yeniden sorguluyor, yeniden soruyorum, anladığımı sandığım bazı şeyleri hiç anlamadığımı anlıyorum. Hayatı anlamaya çalışıyorum. Bir çocuğun gözünden bakmaya çalışıyorum. Başka annelerin yaşadıklarını anlamaya çalışıyorum, bazıları iç yakıyor, hem de çok derinden ama yaşadıklarına rağmen "dünyaları kucaklayan bu kadınlara" saygı duyuyorum. Arto Tuncboyaciyan, "Hergün dünyaya birileri doğuyor, birbirlerini görmeden düşman oluyorlar, neden? Bizlerden dolayı. Çocukların kabahati yok." demişti geçen sene. Ben de 'kendime geldiğim' şu günlerde Ermenilerin sürekli olarak maruz kaldığı tehditkar davranışlar dolayısıyla onun bu şarkısıyla veda etmek istiyorum sizlere:

15 comments:

saricizmeli said...

Blogu açma nedenlerimden biri bu, merak edenler takip etsinler UE'yi. Ama kendimi anlatırken yakalıyorum ara ara. Bizimki de zla zla diyor biliyor musun 17 aylık:P
Kendi çocuğumuzun biricik sandığımız her şeyini arkadaşlarımızın yakın aylardaki çocuklarında görünce pek şaşırıyorduk başlarda. Şimdi anladık biricik değilmiş, ama kavramadık, hala biricik:))

Ege'nin Annesi; said...

aslında birlikte yürüyebilsek herşey daha kolay olacak:) ama bazen kendimi kaybettiğim oluyor:)teferruatlı bir hayat çocuklu hayat dolayısıyla onlara ait zaman dilimi fazla olduğundan kendimize ait dilimden pas ediyoruz:)sevgiler...

Hülyanın Tunası said...

tam olarak 18 aylık annelikten sonra zihnimde "eee ben kendime nasıl bir gelecek planlıyorum?" sorusu belirdi. bir tür uyanış... silkelenme. post-partumun sonu. "amaaan öyle de büyüyorlar böyle de" deme hali
Tülinsu gelinim.. seviyom seni. tuna da çok sever ayranı :) anladın sen...

İlk said...

Uc nesil kadinlar boyle tatli imis demek sizin ailede. Annenin hikayesine bayildim :) Senin ayran kurgunu da merakla bekliyor olacagim.

Bu arada profil resmin de cok guzel!

sirâr said...

Sevgili AnaSu, bu ayran daha çok su götürür :))

İmza : Seninuzunyazılarınıdahaçoksever.

füsfüs said...

blog açmak bile anne olunca aklımıza geldi:) blog adında da mutlaka bebelerin ismi geçmeliydi:)))
neyse yavaş yavaş kendimize geliyoruz, doğru yoldayız. güzel yazıydı, takipteyiz.
(aşımızı olduk var bir de, ona çok gülerim ben:)))

Banu said...

YavruSu, saçın harika! Ayran içişineyse hayran kaldım.
AnaSu,sen anne olduktan sonra
başlamışsın sorguya; bense hâlâ ne yapıyorum, ne istiyorum kısmını bitiremedim. Özellikle çocuk konusunda beynimi kemirip duruyorum; belki de ben sonunda anne olmaya tam olarak karar verdiğimde "büyüyeceğim". (nasıl kafayı yediğimi hazirmiyim.wordpress.com'da yazıyorum bu arada).
Yazını okurken çok etkilendim. Yazının devamında yazacaklarınıysa merakla bekliyorum.

Nehir said...

Evrenciğim,
muhteşem bir anlatım, biz yeni anneleri anlamaları için anne olmayanların da okumasını isterdim.
kalemine sağlık AnaSu

Evren said...

Sarı Çizmeli,
Zla zla ha :-) Doğru söylüyorsun onlar gerçekten bizim biriciklerimiz. Bu arada UE'nin fotoromanlarını gördüm ve bittim; eline, neşene sağlık!

Ege'nin annesi,
Evet, dediğin gibi birlikte yürüyelim! Zamanlar kısıtlı malesef :)

Evren said...

Hülya,
Oldu artık bunlar di mi, biz kendimize bakalım biraz da; dediğin gibi öyle de büyüyorlar, böyle de. Bu arada bunları biraraya getirelim diyorum, e oldular ya artık, bir ayrancı açsınlar, ama yok yok batar dükkan valla ;)

İlk,
Çok teşekkürler. Sayende bir hava sahası yoklaması yaptım geldim :))) Haftaya, buluşalım haftaya ;)

Evren said...

Sirar,
Deme ya, götürür mü çok? Neyse artık çalışıp çabalayıp tedarik etmek için uğraşacağız, ne yapalım :)
İmza: İmzanısevdiğimdost!

Füsfüs,
Çok teşekkürler. Geliyoruz değil mi...
Bu arada "aşımızı olduk" da çok komikmiş, çok güldüm :)))

Evren said...

Nehir,
Çok teşekkürler. Evet bizim neler yaşadığımızı herkes görsün di mi ;) Sevgiler...

Evren said...

Banu,
Çok teşekkürler. Bu arada bloguna şaşkınlık içerisinde baktım. Vay be diyorum. Valla çok etkilendim ben de, artık takipdeyim ;) Bu arada okuma ile ilgili unuttuğum önemli bir ayrıntıyı bir önceki yazının yorum kısmına yazmıştım, ama ben hamilelikle başlar demiştim, sen bir ilke imza atmışssın, tebrik ederim!

ycurl said...

Kendimize gelmek icin 15 ay mi gececek yani? Olumlu acidan mi alayim olumsuz acidan mi bilemedim ama yavru su'nun o ayaran icisine de bayildigimi yazmaliyim.

Evren said...

ycurl,
Sen olumlu açıdan bak, her sürecin ayrı güzelliği var, anlatılmaz yaşanır ;)