August 12, 2010

Beslenme

"Bundan 10 sene önce birisi bana sigara içmeyeceksin, çayı azaltacaksın ve sağlıklı hatta çok sağlıklı besleneceksin deseydi, "hadi ordan, yürü git, benden olsa olsa yeşil üzümcü olur, Efe de zengin olur" derdim. Çünkü çay, sigara ve içki içmeyi çok seviyordum; vücudum içki konusunda zihnimde tasavvur ettiğim kadar direnç gösteremediği için içki içmeyi beceremiyordum, o ayrı. Ama sigara günde en az 1,5 paket içmezsem olmuyordu, gün bitmiyordu; sabah kalkar kalkmaz da ilk işim sigara içmekti. Herkes bırakacak olsa bile ben bunu yapmam diyordum, insan sevdiğini bırakır mı? Sevdiğimin sevenlerini yarı yolda bıraktığını bildiğim halde cevabım "hayır" oldu uzunca bir süre. Tam 14 yıl boyunca içtim. Ta ki evlenene kadar.

Aslında evlendiğimde çocukla ilgili hiçbir düşüncem yoktu. Ama hiç bırakmayacağım dediğim sigarayı bırakabildiğime göre belki de vardı da bunu kendime ifade etmek için 3 yıl beklemem gerekti. 3 yıl sonra hamile kalmaya karar verdiğimde önceden 'gıcık' bulduğum tipolojilerden biri oldum çıktım: organik beslenme derdinde, öyle basit şekerler yememeye dikkat eden, düzenli spor yapan, 10 yıl sonra görenlerin umutsuz gözlerle baktıkları bir tip.

Hamile kalmadan önce balık yağı içmeye başladım, hatta abartıp T.ye de içirdim (önemli not: hamileler dikkat, bazı balık yağlarında A ve D vitamini oluyor fazladan ancak hamilelikte A vitamini alımına dikkat etmek gerekiyor; yazın da D'nin fazlası zarar. Benim kullandığım hamilelere göreydi, içinde ne A ne de D vitamini vardı. Bu arada balık yağı strese de iyi geliyor, benim hamilelikta çok fazla mide problemim olduğu için son 3 aya kadar kullanamamıştım ama hamilelikte, hatta doğum sonrası emzirirken de kullanılabilir). Elevit kullandım bir de, sonra burda başka bir organik bitkisel vitamine geçtim. Deterjanlara varana kadar herşeyi organik aldım. Hergün 1 kuru incir, 2 ceviz, 10 badem, 20 kuru üzüm yedim --1'e 2 oranına dikkat çekerim, gıcıklık işte, uğraşıyorum geçsin diye ama nafile :)

Hamile kaldıktan sonra da devam ettim, ayrıca yüzdüm, yürüyüş yaptım her gün. Ulen, yoga bile yaptım ve başka hiçbir şeyi değil ama bunu kafasına kakacağım büyüyünce; çünkü, hiç tarzım değildir böyle dingin sporlar yapmak. Neyse ki artık aktif sporlara geri dönebildim :) Ve onları hamileliğin 3Y'si olarak kalbimin derinlerindeki yerlerine gönderdim.

Hiçbir zaman asla yemem, ağzıma koymam dediğim şeyler olmadı ama hamilelikte çok fazla sindirim problemim olduğu için öyle herşeyi yiyemedim. Ayrıca kokulara karşı hassasiyetim (deodorant-parfüm- kokulu deterjanlar kullanamazdım zaten) iyice arttı ve çikolata kokusuna bile tahammül edemez hale geldim. T. yerken bile yanında duramıyordum. İçki içmedim, kahve içmedim, çaydan vazgeçemedim ama onu da çok azalttım ve açık içtim. Toplam 11 kilo aldım ve yaklaşık 4 saat gibi bir sürede epiduralsiz vajinal doğum yaptım. Benden gıcığı yoktu artık alemde :)

Doğumdan sonra da aynen devam ettim yediğime içtiğime dikkat etmeye çünkü bebeğimi emziriyordum ve biliyordum ki yediğim herşey sütümü etkiliyor. Öyle süt yapsın diye özel olarak birşey yemedim, çünkü sütü artıran tek etken bebeğin emmesi ve benim bu konuda pozitif düşünmemdi ama yediklerimin kalitesi sütüme de yansıdığı için elimden geldiğince yararlı şeyler yemeye devam ettim. 2Y de burdan geldi, etti mi size 5Y (yüzme+yürüyüş+yoga+yararlı yiyecekler). Ben de burada, iyice Amerikalılar gibi oldum ya hadi bakalım... herşeye bir akronim, bir basitleştirme çabası.

Ama basitti hakikaten. Şimdi yazınca çok büyük bir şeymiş gibi gözüküyor ama o zaman bunları yapmak için zerre kadar zorlanmadım. Kimbilir belki de biyolojik saatim gelmişti, daha doğrusu geçiyordu ve vücudum otamatik olarak adapte oldu bu özenli yaşama."

Bunları 2 hafta önce yazdığımda emzirmeyi bırakmaya karar vermiş ve panik olmuştum; hatta "ben bu kadar dikkat ettim, özen gösterdim, şimdi artık benden çıktı ne yapacağım" diye ortalığı ufak çapta verveleye verdim. Emzirirken hayat çok daha kolay oluyor. Zaten sırf bu yüzden katı gıda maceramız çok uzun bir süre yoğurt ve multi grain cereal'ın ötesine geçemedi. Sebze çorbası içmedi mi, olsun ben sebze yerim, ona da geçer; eti sevmedi mi, olsun ben onu da yerim, faydası olur diye düşünüyordum. Belki de bu yüzden çocuğu farklı tatlara alıştırmak için çok uğraşmadık, şimdi de ceremesini çekiyoruz.

Oturdum liste hazırladım geçen hafta, ne yer ne sever yazdım, sevdiği şeylerin içine neler karıştırılabilir hesapladım. Hangi besinden ne kadar tüketmesi gerekir görelim diye be.sin pi.ra.mi.di.nin çıktısını alıp buzdolabına astım (benim kullandığım şu linktekiydi aslında, Yasemin sorunca tekrar ararken bunu buldum daha sempatik geldi:)



Bunlara uygun sağlıklı atıştırmalıklar ve tarifler buldum ve bir hevesle denemeye başladım. Gerçi yeniden emzirme kararı alınca biraz rahatladım ama yine de sağlıklı beslenmesini önemsiyorum. Çünkü hem eskisi kadar yoğun emmiyor hem de buna beslenmeden çok beslenme alışkanlığı olarak bakıyorum.

Şunu öğrendim, 1-2 denemeden sonra sevmedi diye bir kenara atmamak gerekiyormuş yemeği. 15-20 kezden sonra yemeye başlıyormuş bazı inatçı keçiler ki bizimki bu grubun baş temsilcisi. Oysa ne güzel olurdu şu kereviz sapını doğal kaşık olarak kullanmak yerine ilk seferde yeyiverseydi.

Neyse ki meyveyi çok seviyor, blueberry'e deli oluyor. Acalya'nın ben de dahil 'araştırmacı-polemikçi' yorumcuları sayesinde hiç yoktan varedilen berry tartışmasından sonra, en azından bu konuda çok sevinçliyim :))


* Yiyeceklerle ilgili ayrıntılı bilgi için: The The World's Healthiest Foods güzel bir kaynak.
* Çocuklar için Türkçe bir yemek sitesine rastladım geçenlerde, facebook sayfaları da var: Yiyorum Büyüyorum
* Açalya ve Fethiye sağolsunlar bu işe el atıp bir Facebook grubu kurdular: Çocuk Yemekleri

"Yemekleri hap yapsınlar artık" diyen ve hap gibi 'lezzetli' yemekler yapan biri tarafından büyütüldüğüm için zor gelse de yemek işleri, artık çaresi yok deneyeceğiz bu güzelim tarifleri.
Sizin de varsa çocuğunuzun sevdiği tarifler ya da yemek konusunda ilgi çekici veya önemli bulduğunuz yazıların linkleri yorumlara eklerseniz pek sevinirim.
Bizim felsefe: azı karar, çoğu zarar; organik, lokal gıdalar; genetiği değiştirilmiş olmasın aman, glisemik indeksi de düşük olsa ne yaman :)

14 comments:

Ayşe said...

bulubeli mi istiyorsun yavrusu sen?

umarim senin kadar "gicik" olabilirim. :P

saricizmeli said...

beslenmeye takığım ben de:)) bu sayede 34+3 de 2930 doğdu UE bence. ve de düzenli yürüyüşlerim. bu hamileliğimde bulantılar nedeniyle beslenme düzeni oturtamamak (gene de pek çok şeyi alıyorum) üzüyor beni.

ben su iç düzenli beslen sütün olsuna çok katılmayan gruptanım. Biraz enerji almak gerekiyor. En azından bende öyleydi. Hergün bir sütlü tatlı yiyiyordum. ÖÇokça boza içiyordum. Çünkü enerjim bitiyordu. Süte değilse bile bana yarıyordu.

Bu arada kant içiyorum ben. Doğum sonrası annemden öğrendim. Sıcak suya bol limon. Bitki çayları ürkütüyor. Çay limitli. Eee içecek işini de çok seviyorum.

Emzirirken gerçekten daha ferah oluyor insan, sütümden de besleniyor diye. Bizim doktorumuz da 10 kere denemeden bir şey sevmiyor demeyin sakın derdi.

Bizimki de meyve delisi. Neyse ki gece yarısı uyanıp elna istemeleri bitti. Şimdi uyanıııp büyük istemeler başladı. Ne olduğunu çözemedim ama üzüm verince sustu:))

Bu arada gıcık değilsin, umut vericisin. 3 saatte vajinal doğum. Harika!

Yavrusu'yu bery bery öpüyorum.

Anne ve Bebisi said...

Pilavsiz yasayaman bir Turk evladi olmasi hasebiyle, tum sebzeleri pilava katip karistirip yedirdik uzunca bir sure. Simdi bir kasik sebze yemegi, bir kasik pilav olarak yiyor kendisi. Pilav yogun carb ama cocuklar hareketliyse sorun olmuyor. Ben de sebze delisi olmadigim icin, bu asamayi da atlatip pilavsiz sebzeye gecmesini beklemiyorum. Geri kalan zamanda babasi gibi pilavsiz oturmaz sofraya muhtemelen :P Buna da sukur :)

Yasemin Aktuğ said...

senin sigara içtiğine inanamıyorum ya. şaşırttın beni. Ben hayatım boyunca 1 kere nasıl bişey diye baktım ilk ve son bakışım oldu.
keşke şu piramidide koyaydında bizde nasipleneydik.

Benim oğlan ne bulduysa götürdüğünden sana yemek konusunda söyleyebileceğim tek önemli başlık "can boğazdan gelir" ::)

Başak Çelik said...

Evren'cim, Özge'nin kitabının içinde Çınar'ın yemeklerinin de tarifleri var (zaten benimkilerin linkini de biliyorsun). Bunlar dışında, tarhana çorbasının içine her türlü eti ve sebzeyi kakalamak mümkün :)

3 yaşına kadar beslenme çok önemli diyorlar; nicelik değil tabii, nitelik. Az da olsa, çeşitli besin yiyebilmesi önemli olan. Bence sen de yaratıcılık konusunda az değilsin (hatırlamadığım bir bitki yaprağıyla yapıtığın börek pizzayı hatırladım :P). O yüzden, bulursun bir yolunu!

Sağolsunlar, çok kolay çocuklar değiller de, sıkı beyin jimnastiği yaptırıyorlar bize :)

Öptüm!

ycurl said...

Ben buraya yorum birakmistim ama cikmamis. Ikinciye Evren neden kabul etmiyorsun yorumlarimi :)) 14 yil sigara mi ictin? Neyse en azindan birakmis olman harika. Benim esim de bodyworlds sergisine gittikten ve aileden gelen sigara nedenli hastalik haberlerinden sonra bir anda birakti. Simdi cok rahatsiz oldugunu soyluyor sigara kokusundan :) Yemek konusunda sana akil veremem ama ablam her seyi yavas yavas tattirmanin iyi olacagini soyledi hatta 5. ayda az az basla dedi.Sasirtici onun oglanlar sebze yerler hatta enginar yediklerini bile gordum ki genelde herkes sevemez enginari. Belki onun ilgisini cekecegi sekillerde yapabilirsin yemekleri. Neyse simdi cok otmeyeyim o gunlere gelince ben ne yapacagim bakalim.

birdamlacıkyağmur said...

Şu konuda kesinlikle haklısın Evren;
herhangi bir lezzeti sevmedi diyerek bir kaç denemeden sonra pes etmemek gerekiyor. Biz bunun yaşayan kanıtıyız. Ek gıdalarda sebze öğünü beni çok uğraştırdı. 1 ay boyunca hergün ÇOK ZORLAMADAN -zorlamak yemek yeme güdülerine zarar verip elinde kaşıkla çocuğun arkasında koşan ebeveynler yartıyormuş- teklif ettim ve 30 günün sonunda ben kazandım. 3 gündür :)) sorun çıkarmıyor. tık tık tık...

Buse said...

Senden şekeri yok alemde :)

Evren said...

Yazıda güncelleme yaptım, piramidi ve balık yağının markasını ekledim (hamilelerin öyle her önüne gelen markayı kullanmamaları gerekiyor çünkü). Daha sonra ayrıntılı yazacağım hepinize, öptüm şimdilik.
E.

Evren said...

Ayşe teyseciğim,

Evet, blubeli istiyorum ama gördüğün gibi annem bana boş tabağı yalatıyor. Yardım please :)

Evren said...

Sarıçizmeli,
UE'nin o kadar erken doğduğunu bilmiyordum. Şaşırdım, bravo valla, çok iyi kotarmışsın! Enerji almak gerektiğini kesinlikle katılıyorum. Yalnızca basit şekerleri değil de kompleks karbonhidratları tercih edin diyorlar. Hergün yeni bir şey çıkarıyorlar başımıza yav :P Ben insan vücuduna güveniyorum. Neye ihtiyacı varsa canı onu çeker diyorum. UE'ye çok güldüm bu arada, yakında sizden Efe'nin yeşil üzümünü istemesin ;)

Hamilelikte ben de ilk 4 ay istediklerimi yiyememiştim, zaten vücut ne kaldırırsa onu ye diyorlar, herşey 4 aydan sonra başlıyor. Ha bir de, bebek gelişirken senin vücudundan ihtiyacı olanı alıyor, sen yerine koymazsan olan sana oluyor :)) Çok kolay gelsin, heyecanla takipteyiz.

Evren said...

Anne ve Bebişi,
Bizde de varsa yoksa makarna, pilav :) Ama dediğin gibi o karbonhidratları yakıyorlar. Ayrıca en çok alınması gereken besin de (günde 6-11 porsiyon) karbonhidrat zaten. Beynin yakıtının da glikoz+oksijen olduğu düşünülürse, neden olmasın diyorum ben de. Yalnızca, glikozu basit şekerlerden almak vücudun diğer organlarına zarar verdiği için, kompleks karbonhidratları tercih etmek gerekiyormuş. Ve rafine edilmemiş tahılları (yani tam bugday, tam tahıl, esmer pirinç gibi). Rafine edilirken B vitamini, demir, lif gibi yararlı şeyler de gidiyormuş. Ilgilenirsen şu yazıya bir bakabilirsin: http://naturalbias.com/how-sugar-can-ruin-your-life/

Evren said...

Yasemin,
Hiç sorma ya, çok fenayım ben. Neyse kurtardım bir süredir :P
Piramidi ekledim, umarım faydalı olmuştur. Çok şanslısın valla, ne güzel yiyen bir çocuğun annesi olmak. Dediğin doğru can boğazdan gelir ama boğaz da doğuştan geliyor sanırım. Bugün o kadar uğraştım mercimekli köfte yaptım ki senede 1 kere falan yaparım bu tarz yiyecekleri, bizim keçi Su, ağzına bile sürmedi, of ya! Gerçi ben de becerememiş olabilirim, belki de kızım büyüyünce, ne güzel olurdu yemek yapabilen birinin kızı olmak der :P

Evren said...

Başak'çığım
Evet çok sağol. Deniyoruz zaten senin tariflerden ama bizimki gıcık işte n'apalım :) Beyin jimnastiği konusunda haklısın, ne taklalar atıyoruz, yoruluyoruz bazen ama ;)

ycurl,
Sevindim eşinin de bırakmasına. Bana da kokusu çok kötü geliyor artık. Ablana katılıyorum, babam da, buradaki doktorumuz da 4 aylıkken anne sütünün üzerine tattırma usuluyle başlattı ama bizimkinde tık yok. Senin dediğin şekil deneyeceğim bir de, çünkü bizimki karşıdan görüp reddediyor, ağzına bile sürmüyor.

birdamlacıkyağmur,
Seni tebrik ediyorum valla! Sabrına hayran kaldım :))

Ivırzıvırcı,
Çok sağol, teşekkürler :))