Su, sosyal bir yavru olmasına rağmen, kreşe alışması çok kolay olmadı. Şimdi çok severek gidiyor ve bazen eve dönmek istemiyor. Çoğu zaman zorla getiriyoruz ama her zaman böyle olmadı tabii ki. Hala da tatil dönüşleri ve dönem sonlarında zorlanıyor biraz. Yine bir tatil sonrası kreşe alışma haftası üzerine yazayım dedim, unutmadan.
- İmkanınız varsa part-time başlamak, hem sizin, hem de bebeğinizin alışmasını kolaylaştırıyor.
1 saatle başladık beraber, yavaş yavaş kaldığı süreyi artırıp bizim kaldığımız süreyi azalttık. Yavru Su'yla geçirdiğimiz vakitleri artırabilmek için baştan beri her şeyi paylaşıyoruz. Öyle birinin diğerine yardımcı olması gibi bir durum değil, zaten kimin işi ki kim kime yardımcı olsun. Kimse annesinin karnından ev işi, çocuk bakımı vs. gibi şeyleri bilerek doğmuyor. O yüzden de "eşim bana çok yardımcı oluyor tarzı" bir yaklaşıma mesafeli yaklaşıyor ve ciddi ciddi paylaşıyoruz her şeyi. Bazen günü ikiye bölüyoruz, bazen de duruma göre 2şer saatlik shiftler yapıyoruz ama Evren'in söylediğine göre, en azından
3 saat bölünmeden çalışmak gerekiyormuş çalışmanın verimli olabilmesi için. Paylaşma sayesinde hem yavruyla geçirdiğimiz saatleri, hem de çalışma saatlerimizi daha verimli geçirmiş oluyoruz.
- Her aşamayı, her şeyi önceden anlatmak, neler bekleyeceğini bilmesi onu rahatlatıyor.
Mesela temizlik mi yapacak, söyleyin :P Şaka bir yana, tatil dönüşü, alıştırmak için yine azar azar başlayalım kreşe diye, bıraktığım ilk gün dedim ki, sen bugün burada uyayacaksın, uyandığında ben gelip seni alacağım. O gün, bize bir an önce kavuşmak niyetiyle yemekten hemen sonra yatalım diye tutturmuş. Normalde uyku konusunda fazla 'direngeç' bir tür olduğu için öğretmeni de şaşırmış, hasta zannetmiş :) Ertesi gün dedim ki sen uykudan uyandıktan sonra arkadaşlarınla biraz oynarsın sonra ben gelir seni alırım. Gittiğimde saat 3:30'du ve uykudan sonraki ara öğünlerini daha yeni yiyeceklerdi. Bizimki gelmek istemedi, oynayacağım dedi, ben de bırakıp eve döndüm, sonra tekrar gittim almak için. Kıssadan hisse: anlamaz diye düşünmeyin, çok küçük yaşta bile anlıyorlar, kelime kelime olmasa da sesinizin tonundan, tavrınızdan her şeyi anlıyorlar. Tavsiyem, bırakmadan önce mutlaka anlatın; kreşe gideceğiz, birbirimize sarılıp öpüp bay bay diyeceğiz, sen orada arkadaşlarınla oynayacaksın, uyandıktan sonra bahçeye çıkacaksın, sonra ben gelip seni alacağım, eve gelip oynayacağız, vs. diye aşama aşama anlatın her şeyi.
- Ortama alışana kadar yanında kalmak herkes için ayrılma faslını kolaylaştırıyor.
Ayrılıkları kısa kesmekte fayda var, sizin arkanızdan hemen susuyor zaten diyorlardı. Ben de ilk zamanlarda, ağlarken bırakıp çıkıyordum ancak hiç içime sinmiyordu. Artık 45 dakika da olsa yanında kalıyoruz. Bu sırada öğretmeni ve arkadaşlarıyla konuşuyoruz, hatta oynuyoruz; çocuklar çok seviyor zaten oynamayı, hemen yanımıza geliyorlar, YavruSu da genellikle hızlı bir şekilde adapte oluyor. Ama bazen hiç kucağımızdan inmek istemiyor. Sürekli konuşuyoruz o zaman, neler olacağını anlatıp onu rahatlatmaya çalışıyoruz. İkna olduğu ya da tamamhoşnutolmasamdaburadakalmayıkabulediyorum bakışı fırlattığı zaman bay bay deyip çıkıyoruz.
- Kreşe resimlerinizi, sevdiği müzikleri ve sevdiği bir oyuncağını götürebilirsiniz.
Bunları kreşten söylediler. Güvenlik oyuncağı diyorlar aslında ama bizimkinin sabit bir oyuncağı yok, her seferinde farklı bir oyuncağını götürüyor, yine de iyi oluyor, uyurken ona sarılıp uyuyormuş. Bir de gün içerisinde özledikçe gidip bakabilsinler diye her çocuğa ait bölümler yapmışlar duvarlarda, ailelerinin resimleri asılı. Ayrıca kitaplıkta da daha geniş ailelerini ve ev hayvanlarını da içeren resimli kitapçıkları var, istedikleri zaman bakıyorlar. Sevdikleri müziklerden 2 tane de CD hazırladık götürdük, severek dinliyorlarmış.
- Evde kreş ve arkadaşları hakkında sohbet edip oyunlar oynanabilir.
Her gün soruyoruz, bugün ne yaptınız, nasıl geçti diye, o da anlatıyor dilinin döndüğünce :) Tek tek arkadaşlarını soruyoruz, bazen de onları oyunlarımıza katıyoruz, legolardan tahterevalli yapıp çiçekleri arkadaşları yapıp bindiriyoruz, ya da kitaplarda figuran rolleri veriyoruz arkadaşlarına :)) Bazen de kreşte öğrendiği şarkıları söylüyor, dans ediyoruz birlikte.
- O kreşteyken sizin ne yaptığınızı bilmesi de kendisini iyi hissettiriyor.
Yavru Su bilmediği şeylerden tedirginlik duyabiliyor. Sen kreşe gideceksin, anne ve baba da okula gidecek deyip duruyorduk, tabii onun için bir anlam ifade etmiyordu. Bir gün T. onu bizim laba getirdi, beni çalışırken gördü ve o gün bugündür "anne/baba okula gidecek, ders çalışacak" kalıbını içi rahat bir şekilde söylüyor.
- Yurtdışındakiler, anadilinde en çok kullandığı kelimelerden bir sözlük hazırlayabilirler.
Bunu da kreşten istemişti öğretmenleri. Alışma döneminin üzerine bir de anlaşılmama durumu eklenmesin diye sözlük hazırlamıştık; okunuşlarını da yazdık ki söylediği zaman saatlerce ne anlama geldiğini aramasınlar diye. Dil sorunu kısa sürede halloluyor gerçi ama ilk hafta için ya da uzun yaz tatili dönüşlerinde alışma süresi için iyi oluyor.
Son durumda, özellikle tatil dönüşlerinde biraz problemli olsa da, genel olarak çok seviyor, hatta bazen eve gelmek istemiyor. Bu da bizi mutlu ediyor, ondan uzakta geçirdiğimiz vakitlerde, aklımız daha az onda kalıyor.
Siz neler yapıyorsunuz kreş, oyun grubu ya da düzenli olarak gittiği bir yere alıştırmak için?
8 comments:
Kreş potasına girmiş bir anne olarak, yazınızı kesip sakliycim Evren Hanımcım.:)
Evrencim, sanirim alistirma kisminda iki farkli ekol var;
birincisi cocuk alisana kadar anne / baba / bakicisi yaninda durmali, cocuk guven saglamali diyor (benim inandigim da bu),
digeri de anne / baba / bakicinin yaninda kalma suresi ne kadar uzun olursa, alismasi o kadar zor olur, opun, onu almaya geleceginizi soyleyin ve ayrilin diyor.
ay ne zor isler bunlar sıkıntı basiyor simdiden :P
Evren ne güzel bir yazı olmuş bu. Ellerine sağlık. Şimdi bu ara benimki pek keyifli gidiyor ya, son derece light hearted okudum yazını :))
Benim de ağlarken bırakıp çıkmak hiç içime sinmiyor gerçekten ama uzun uzun yanında da kalamıyoruz. Bunun iki nedeni var: Bir kere bebekler grubunda etrafta bir anne baba olursa diğer çocuklar da anne-babalarını isteyerek ağlamaya başlıyorlar, çok kaotik bir ortam oluşuyor. İkincisi Neva ne kadar kalırsak kalalım biz ayrılırken aynı tantanatayı yine çıkarıyor. Her türlü zor yani ama ağlarken bırakıp gitmek en zoru!
O kreşteyken bizim ne yaptığımızı ben de anlatmaya çalışıyorum. Hatta bir iki kere ofise getirip o kreşteyken benim ne kadar sıkıcı bir ortamda olduğumu ona göstermeye çalıştım ama bilmem anladı mı!! :))
Güvenlik oyuncağı durumuna da bizimki hiç yanaşmıyor. Arabadan inerken oyuncağını bana veriyor "anne, sen şimdi bunu çantana koy, aaakadaşlar almasınlar" diyor!!! Cadııı!
Şaka bir yana, konuşmak iyi geliyor hakikaten. Bazen de onların kendince bir ritmi var diye düşünüyorum. Onlar da bizim gibi yoruluyor, sıkılıyorlar bazen ve ortada belirgin bir neden yokken "yeter yaw, hergün kreş hergün kreş nereye kadar" diyip ayak diremeye başlayabiliyorlar.
Bizim kreşi çok seviyorum ama sevmediğim bir uygulamaları var, o da 1-2 ve 3 yaş grubu sınıflarda anne-babaların aktivitelere katılımını engelliyorlar. Diğer çocuklar ailelerini özlüyorlar diyorlar. Oysa ben gidip şu İngilizce şarkılaları çocuklarla birlikte söylemeyi çok istiyordum.. : (
YavruSu her zamanki gibi dünya tatlısı!! Öperiz sizi ailecek :)
evrencim okuma fırsatı bulabildin mi bilmiyorum ama dün bir süredir haftada 1 saatlik gittiğimiz oyun grubu ile ilgili uzun uzun yazmıştım. Aslında bu süreç benim için önemliydi. gerçi abartmak gibi bir karakter kod arızam var:)alt tarafı 1 saatlik oyun grubu, hergün gidilen kreş değil tabii ki:)) hatta dostlardan biraz ayar yedim:) ama sonuç olarak senin anlattıklarına benzer uygulamaları yapmış olduğum için sevindim. Yani öyle çok da sıyırmamışım, yaptıklarım da çok uç değilmiş gibi bir sonuç çıkardım. (züğürt tesellisi:) )
linki de şeediyim, değerleri görüşlerini bekliyorum, tecrübe ana:)
http://gununcorbasi.blogspot.com/2011/01/kabullendik-srada-arcay-topluma.html
Biz de çok yakında başlıyoruz kreşe. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler, gerçekten faydalı bir paylaşım olmuş kendi adıma ;)
Bu konuda henüz tecrübe sahibi olmadığım için yorum yapamayacağım ama yalnız şu var; başlayacağımız yuvadan sizin de belirttiğiniz gibi birlikte kısa süreyle başlayıp zamanla arttırmanın en doğrusu olacağını söylediler. Dolayısıyla bu alıştırma süresi 2 haftayı da bulabilirmiş, daha kısa da sürebilirmiş... Sevgilerimle
Evrencim,
çok faydalı bir yazı yine. ben önümüzdeki sene part time başlatacağım. ve o nasıl mutlu ve güvende hissedecekse öyle davranacağım. bekliyoruz bakalım.
Evren cok guzel anlatmissin, eline saglik. Bizim hikayemizi biliyorsun. Bizim cocugumuz kresini hep cok sevdi. Bunda baslama yasinin kucuk olmasi onemli rol oynuyor sanirim. Cocuklar annelerinin koynundan uzun sure cikmayinca disariya karsi cok yabanci kaliyorlar. Tabii cocugun sosyal karakteri de onemli.
Ilgar yuvadan ayrilip benimle evde takilali bir ay kadar oldu. Sadece yalniz kalmayi sevmiyor (mesela banyoya gitmemi bile istemiyor). Fakat spor salonunun cocuk bolumune biraktigimda arkamdan bakmiyor bile.
Bizim tecrubemize dayanarak tavsiyem yavrularin cevresinin genis tutulmasi yonunde, ne kadar kalabalik o kadar sosyallik :)
Guvenlik oyuncagi Ilyasin okulunda kabul edilmiyor Evren ve Ilyas en favori treni Spencer ile gittiginde anladim ben bunu.
Normalde cok guzel paylasan bir cocuk olmasina ragmen,siniftaki bir cocuk trenini elinden alinca oldu olanlar .Zaten alisma surecindeydik,zor sakinlestirdik:)
Bahceden topladiklari yaprak ,agacdali vs kabul ediyorlar ama oyuncak nononoo.Bunu da fikir olarak soyliyim dedim:))
Post a Comment