Ammaaa gelin görün ki, bu anne nedense oyuncak ev konusunu saplantı haline getirmişti bir süredir. T.'yi de zorla kandırdı. "Çocuklar bu tarz oyuncaklarla çok uzun süre oynuyormuş ve çok seviyormuş, hem biz de nefes alırız arada, ayrıca bu bebek evleri çocukların dramatizasyon yeteneğini geliştiriyormuş, hem Amazon kartı da verdiler bana, ilk alışverişte 30 dolar da indirim [kek dediler bu, hemen bağlayalım] vs. vs." diye diye bir sürü dil döktükten sonra baba da razı oldu bu evi almaya.
Fakat anne hastalıklı olmayagörsün! 'Kutucu' evi getirdi, ailecek bu ev bir güzel kuruldu, mobilyalar ve oyuncak bebekler içine yerleştirildi, çocuk sevindi, baba sevindi ama anne üzgün! İçi içini kemiriyor:
- Ne gerek vardı bu oyuncağa! Çocuk güzel güzel hayali oyun arkadaşlarıyla ve çeşit çeşit canavarlarıyla oynuyordu, kendisini şekilden şekile sokuyordu, hatta kahvaltıda önüne konan peynirleri bile konuşturup oynatıyordu midesine doğru yolculuğa göndermeden önce. Ne güzel çadır almamayı başarmıştım, farklı farklı çadırlar yaptık her istediğinde, yeri geldi kendisi yapmaya başladı çadırları, çeşit çeşit. Şimdi bu ev... ve ah kafam!!! Çocuğun yaratıcılığını köreltmek için birebir! İçindeki her şey tamamen stereotip: "Dubleks evimizde 4 kişilik mutlu beyaz ailemizle birlikte lüks içerisinde yaşıyoruz, lala lala la la la" Aman ne güzel(!) Bravo size!Ve tabii bana! T. "bir tek oyuncakla çocuğun yaratıcılığına bir şey olmaz" dedi, "ben artık seninle uğraşamayacağım!" dedi, demesine ama ev yine de paketlenip kaldırıldı, yavruya da tatile çıktıkları bildirildi, belirsiz bir süreliğine, evleriyle birlikte. Orta sınıf değil mi ya, çıkarlar çıkarlar, istedikleri yere istedikleri eşyalarla birlikte, istedikleri süre boyunca gider bunlar! [Duyan da "Das Kapital" okuyoruz sanacak çocuğa uykudan önce. "Bak yavrum şu sakallı adam, Karl amcan; sınıf diyor, çelişki diyor... ha yok senin bildiğin sınıf değil bu başka... hayır yavrucum ittirmiyormuş arkadaşlarını; bu sınıf çelişkisi, arkadaşlar arasında olmuyor pek, üst sınıflar yapıyormuş... yok öyle üst değil..." :P]
"Bütün kalbiyle ve elleriyle"
Evet, bir oyuncaktan bir şey olmaz belki ama bunun arkası var, arkasında yatan şeyler var... Ben mi gereğinden fazla düşünüyorum bilemiyorum ama, bir kere gelen bebek figürleri son derece klasik bir aileyi canlandırıyordu. Anne ve kız etek giymiş, baba kıravat takmış, oğlan da klasik oğlan kıyafetleri giymiş, dubleks evleri en klasiğinden mobilyalarla döşenmiş, anne de mutfak kısmında resmedilmişti. Belki bunlar da alternatif şekillerde oynatılabilir, mutfağa hepsi birlikte girebilir, farklı roller canlandırılabilir, vs. tamam ama yine de ters olan bir şeyler var burada. Aslında derdimin ne olduğunu Mumuk Oyuncakçıda kitabını okuduysanız çok iyi anlarsınız.
“Gösteri bitti” diyor yaşlı palyaço.“Fakat size söyleyeceğim bir iki şey daha var. Oyuncaklar ve çocuklar için çok önemli şeyler. Uzun zaman önce, çocukları çok seven bir marangoz yaptı beni. Çalışırken her zaman çocukları düşünen ve bütün sevgisini oyuncaklara aktaran bir marangoz. Oyuncaklar da marangozdan aldıkları sevgiyi, kendileriyle oynayan çocuklara verirlerdi.
Ama artık, oyuncaklar fabrikalarda yüzlerce, binlerce sayıda üretiliyor. Tamamen sevgisiz. Böylece onların da çocuklara verecek sevgileri olmuyor. Çok yazık tabii.”[Yazık tabii! Ayrıca bu binlerce üretilen oyuncağın yanısıra, yaratılan tüketim kültürünü ve akabinde oluşan çevre kirliliğini siz düşünün. "A kadın! Siparişi verirken aklın neredeydi" diyorsanız, e siz de haklısınız tabii... ah kafam ah!]
Kitabı bana arkadaşım Şirin önermişti. Onlar çok uzun süre severek okumuşlar, şimdi biz okuyoruz ve çok seviyoruz tüm Mumuk kitaplarını ve Selçuk Demirel kitaplarını. Bu kitap da gerçekten çok katmanlı, çok iyi işlenmiş bir kitap. Bir tarafta çok önemli meselelere değinirken oyuncakların gözünden, diğer tarafta Mumuk'un bebeğini adım adım dikişini görüyoruz. Bizim yavruya sordum geçen akşam, biz de Mumuk gibi dikelim mi bir bebek, ister misin diye, "evet hadi dikelim, şimdi dikelim" diye heyecanlandı bir anda. Hiç denemedim daha önce ama neden olmasın?
TRT 2'de bir program vardı; bir bölümüne rast gelmiştim, dede cevizin üzerine delikler açıp içini boşaltıp sonra ip geçirerek torununa yoyo gibi bir oyuncak yapıyordu. Var mı bu tarz alternatif oyuncakların nasıl yapıldığını bilen, kendisi Mumuk gibi "bütün kalbiyle ve elleriyle" yapmış/dikmiş olan, bu beceriksiz ve ahmak anneye uygun bir öneri sunabilecek olan? Varsa heyecanla bekliyoruz!
18 comments:
Evren, aynam gibisin ve kendi kendime gülmekten öldüreceksin bir gün :)
Biraz uzakta olduğunuz için şanslısınız bu konuda... ben 3 yaşına kadar gelen benim standartlarıma uymayan oyuncakları vs. itina ile yok ediyordum. geçen 6 ay bu konuda tükürdüğümü yalatıyor. kimseden değil ama Mira'dan çok çekiyorum. oyuncak envanteri tutuyor aklında...
- benim sarı saçlı iğrenç kokuyor dediğin bebeğim vardı, nereye koydunuz onu? (1,5 sene önce ben çalışırken anneanneyi kandırıp otelin ıvır zıvır satan dükkanından aldırmıştı, 2 sene sonra aklına geldi - fil hafızası)
- tatile gitti demek biraz saçma oluyor anne... oyuncak bebekler tek başlarına bir yere gidemezler. babaaaa ben çok seviyordum o bebeği, annem bana doğru olamayacak şeyler söylüyor. (herkesin yumuşak karnına ayrı ayrı gömülür)
- babaanne, senin bana aldığın bebek var ya bugüne kadar hiç bir şeyi o kadar çok sevmemiştim (hadi lan) annem onu nereye koyduğunu bulamıyor? Aslında koyduğu yer aklında bir yerde ama o bebeği sevmediği için o yeri hatırlamak istemiyor. (buyur buradan al) hala hatırlamazsa sen doğumgünümde bana tekrar alır mısın lütfen? (gözler kırpıştırılarak acıklı acıklı bakılır)
... neyse ki daha Mira'nın ilk doğumgününde hediye vermek isteyen kendisi bir şey yapsın demiştim. ondan kimse bulaşmıyor bana :) Hala lafımın arkasındayım :)
uzatmayayım
http://www.weirdollsandcrafts.com/index.html
şu sitede hazır bebek yapım kitleri var. Ben bir tane aldım. Henüz birleştirmesini bitirmedim. Vaktim bol; doğum gününe hazırlayacağım. Kumaşı - üzerinde kesilecek yerleri çizilmiş şekilde geliyor, dolgu malzemesi falan hepsi var... hatta parçaları hazır diktirip bile alabiliyordun.
bir de şu kitap var...
http://www.amazon.com/Toymaking-Children-Picture-Kelpies-Jaffke/dp/0863157696/ref=dp_ob_image_bk
ben deki eski basımı, resimlerde biraz eski ama baktıkça insanın bir kütük alıp yontmaya başlayası geliyor :)
evren ve banu, ikinizi de bayiliyorum.
ayşe aynen diyecektim. Evrenin üzerine Banu'yu okudum. Ya benim gibi bir tüketim manyağını da sevin bağrınıza basın, ufkumu açın, ben sizleri çok seviyorum. Ne güzel bir şey yaptığınızın farkında mısınız? (en azından benim için:)
kocaman öpüyorum
Ne güzel ya Evren ve Banu süpersiniz:) Ben zaten Yavrusu ve Mira'nın hastasıyım :) Oyuncak seçiminde dikkatli davrandığımı düşünüyordum ben ama yanılmışım :) Ben de uzun süredir oyuncak almıyorum ama ilk zamanlar aldıklarım yeter zaten :S
keçeden dikilebilir belki bebek çok da kolay dikmesi.
Annem dikerdi bana oyuncak bebek sonra saclarina beraber karar verirdik yunden iste sari mi olsun siyah mi olsun. Ya da normal bebegim varsa bile kiyafetlerini beraber dikerdik. anne terzi olunca tabi :) bana diktiklerinden arta kalan kumaslarla dikerdik bazen bebegimle takim giyerdim cok eglenirdim :)
ben bunlari bilmem evren ama su oyundan cok keyif aldigimi hatirliyorum kagit bebeklere annem elbise cizerdi, keserdi. ben de zevkime gore boyardim onlari. sonra onlarla oynardim. simdi buna da kagit israfi diyebilirsin ama bazisini gazetelerden dergilerden keserdik :)
Ayrica su cumle bana cok tanidik geldi neden acaba :P
ben artık seninle uğraşamayacağım!
yoksa bizim evde de mi soyleniyor bu cokca :) Yok canimmm :)
Babaannem terzi idi, çocukluğum küçük küçük yüzlerce parça kumaş, düğme, incik-boncuk içinde geçti.
O minicik kumaşlardan kendime oyuncaklar yapardım.
Puzzle yapar, bozar, kumaşları değişik şekillere sokar, üzerlerine düşmeleri-boncukları koyar kendi resimlerimi yaratırdım :)
Minicik, avuç içi kadar kumaş parçaları ve incik-boncuk-düğme kutusu nasıl güzel, nasıl gizemli gelirdi bana... hazinemdi onlar benim.
Hem doğal, hem temiz, hem istediğin kadar oyna.
Kullan-at değil.
Bir de çamurumuz (ve de hamurumuz) vardı tabi :)
Neler neler yapardık, hepimiz amatör heykeltraştık :)
Sonra taşlarım vardı.
Kocaman bir kutu, irili ufaklı, rengarenk taşlar.
O taşlar neler neler olurdu. Elime alıp saatlerce incelediğim olmuştur, hala bir yerde güzel bir taş gördüğümde işi-gücü bırakıp iyice incelerim :)
Düşünüyorum da, gerçekten çok zor oyuncak bulmak şimdiki çocuklara :/
O kitaptan bizde de var güzel gerçekten.
Fikrine çok saygı duyuyorum,
ama içine su serpeyim, bebeklerle nasıl hayalgüçlerini çalıştırdıklarına inanamazsın...
(Gerçi kalkmış bile ev ama :)
Peki, aklıma şöyle bir fikir geldi.. Mesela o aile çok uzaklarda bir ülkeye taşınmaya ve ebediyen dönmemeye karar verse ve size de evlerini bıraksalar?? Siz de sadece evi alıp içine kendiniz mobilyalar yapsanız kartondan.. Sonra da hamurdan ya da farklı malzemelerle dilediğiniz özelliklerde yeni bir aile yapsanız? Hım? :)
Oyuncak konusu tam bir cilginlik arada kapilmadan edemiyor insan :) Bir de farkettim bizim oglan oyuncaklar disinda kapak, supurge, bidon, kutu gibi seylere daha cok merakli :) O yuzden artik bir sey almamaya karar verdim ama arada bir acaba su tamir aletlerini alsam mi demeden de edemiyorum. Sagolsun teyzemiz bize orgu oyuncaklar yapip yolluyor onlarla oynuyor. Bir de mega bloklari ile oturup oynuyoruz en cok. Belki bir oyuncak onun yaraticiligi bozmayacak ama bazi kaliplari kafasina sokmus olacak. Sanirim senin korkun da o. Eylem'in fikrini sevdim ben icine yavas yavas mobilyala yapabilirsiniz kutulardan, hamurlardan insan figurleri. Bu arada bez bebek dikmek zor degil. Elde yapabilirsin hatta hobi magazalarina bak orada o kadar cok sey var ki (joann, hobby lobby, michaels) aklina gelmeyecek seylerle cikabilirsin oradan. Fikir olmasi acisindan bir hobi magazasina ugra derim :) Butun parcalar satiliyor sadece onlari birlestirebilirsiniz birlikte.
Evren,dönüşün gerçekten muhteşem oldu. :)Son zamanlarda yazdığın tüm yazılar için bu yorumum.'Kendimi yetersiz hissediyorum.' demek olumsuz geliyor kulağa,o yüzden 'Eksiklerimi görüyorum.' demek daha doğru olacak sanırım güzel yazılarının karşısında...
Yazdıklarına katılmamak elde değil. Ben Can'ı bu sistemin içerisinde nasıl muhafaza ederimin mücadelesini veriyorum; ama her şey zincirin parçası ne yazık ki. Oyuncak konusunda hatalarımız oldu. Tamamen karşı değilim ama. Niteliğe ve çocuğun yaratıcılığına ket vurmamasına dikkat ediyoruz oyuncak seçimlerinde. Ve dikkat ediyorum Can'ın vazgeçemediği tek oyuncak legolar. Çok az alarak başlamıştım. Baktım ki oğlumun çok hoşuna gidiyor. Çoğalttım ben de legoları. Harika şeyler yapıyor şimdi.Kendi oyuncaklarını yapıyor, oyunlar kuruyor, konuşuyor, konuşturuyor.
Bir de grupça oynanacak oyuncaklar almıştım zamanında. Eğlenceli oluyor.
Uzun zamandır oyuncak almıyoruz. Almamaya ve daha üretken olmaya özen gösteriyoruz.
Sevgiler...
Banu,
Cok guldum size :D Ayna tuttun gelecegimize. Babaannenin yaninda yaptigi, babaya sikayeti, "igrenc kokuyor dedigin", "tatile gitti demek sacma oluyor" :)))))
Linkler harika! Waldorfa bayildim. Evet kesin deneyecegim.
Ayse,
:) (mahcup smiley)
Yeliz,
:) (Ayse'den denden) Yapabiliriz Yeliz, alisveris yapmadan da mutlu olabiliriz, hatta bahse girerim daha mutlu olabiliriz (Yeliz sana soyluyorum, kulagim sen duy :)
Selcen,
Cok tesekkurler! Oneri icin de cok sagol!
Gulcin,
Cok fantastik bir cocuklukmus seninkisi de :) Ne guzel ya! Benim de annem cok guzel takimlar orerdi. Ben hic ogrenemedim. Kagit bebekler de guzel evet, evde zaten fazlaca kagit var, degerlendirilebilir.
Ve demek sizin evde de bu cumle kullaniliyor, şaşırdım ;)
Sittirella,
Ne güzel ya! Düğmelere ve taşlara ben de bayılırdım. Ya zaten sen yazınca hep ben de ben de diyesim geliyor :) Bizim çocukluğumuz farklıydı hakikaten, bu kullan-at'lar çıktı dünya kirlendi iyice :( Aslında, dışarı çıktığımızda Su da çok mutlu oluyor. Ve yolda bulduğu bir ağaç dalıyla, bir yaprakla ya da bir kestaneyle evdeki her oyuncağından çok daha fazla oynuyor. Gel gör ki, artık aileler hep çalışıyor ve çocuklar da tek başlarına dışarı çıkamıyor. O yüzden yağmur, kar demeden az da olsa bir şekilde dışarı atmak lazım kendimizi.
Deniz,
Haklısın, bebeklerle de aynı şekilde oynuyor. Sadece şu aralar hayali oyun arkadaşlarını kaybetmesin istiyorum: çeşit çeşit bebek, kedi, köpek, at, öyle şeyler yapıyor ki onlarla. Bir de tabii önüne şablonlar koymak istemiyorum... Çünkü sanırım zaten okulda veya başka yerlerde yeterince görecek biraz daha büyüyünce. Ev belki geri dönebilir ama içindekiler olmadan :)
Eylem,
Teşekkürler öneri için, benim de içime dert olmuştu ne yapacağım o koca evi diye. Bu tarz şeyler yapabiliriz şimdi. Legolardan falan da mobilyalar yapabiliriz. Ya da yaprak kaplarız yerleri, onların üstünde yatarlar :) Şu ara bolca var da etrafta, malum sonbahar :)
ycurl,
Aynen öyle, bizimki de kapak, süpürge, bidon, kutu gibi şeylerin hastasıydı. Şimdi dışarı çıkınca bir ağaç dalıyla tüm vaktini geçirebiliyor. Yapraklarla oynuyor bir de bu ara bolca. Oneriler için çok teşekkürler! Burada hobby lobby var, bu haftasonu gideceğiz :)
Öykü,
Aman arkadaşım, yok abartma ya... Birbirimizi tamamlıyoruz işte. Seni de daha çok bekliyoruz :)
Firarperest,
Ne güzel şeyler yapıyorsunuz gerçekten, hayran kalıyorum. O canavarları mutlaka deneyeceğim, çok etkilendim. Ve dediğin gibi almayınca insan daha yaratıcı ve üretken oluyor gerçekten. Size de çok sevgiler :)
sadece evi çıkarsanız ortaya? Evin içinde oynatacağı oyuncaklarını kendi belirlese?
Yaratıcılığının köreleceğini hiç sanmam. Mutlaka bir şeyler uydurur Küçümensu, onda o çene varken...
Evren, seni yeniden okumak çok keyifli:)
Benim çocukluğunda ağaç dalının çatal olan kısmından yapılan bebeklerim vardı. Babaannem yapardı. Beraber nasıl giydirmek istiyorsam öyle şekillendirirdik. Çocukluğumun en kıymetli anılarındandır.
Benim hazırladıklarımdan bazılarını ben yaptım kategorisinde bloga eklemiştim.
http://biregemasali.blogspot.com/2010/06/felt-book-yapls-ve-detaylar.html
Sevgiler
Gamze
Evren, siz oynamiyorsaniz ben talibim, kendim oturup oynayacagim :)
Bak bu cumle de, bebek evi yapacagiz seninle ama vaktim olunca diyen babanin kizinin serzenisi! O vakti ne yazik ki, hic bulamadik :( Babamin tutamadigi tek sozu de o oldu. Birlikte kocaman bir bebek evi yapacaktik...
Eskiden o evlerde kiz cocuklarina ev idaresi ogretilirmis. Esas yapim amaclari o. Tabaklar sofrada nasil yerlestirilmeli, kasik, catal nasil dizilmeli vs vs... Bunlari kendisi yapmasi icin degil elbet calisanlarina yaptirmasi ve kontrol etmesi icin. E bebek evi o siralar calisan halkin evinde olacak degil ya, onlarda zaten buyuk kardes kucuk kardese bakip, evi idare etmeye calistigindan oyuncaga ne hacet, bizzat yasarlarmis...
Dolayisi ile ben derim ki, sen gene de evini ver cocugun :) Bir bakacaksin ki, o evin icine o neler yerlestirmis? Tencereler, tavalar girmis, perdeler dikilmis... O evin icinde o neleri yaratici sekle donusturmus. Hatta eger sevmezse, baba bebegin gravatinda cicek bile actirir o yumurcaklar :)
Yok illa vermeyecegim diyorsan da, bu cok severek okudugum bloga bakiver derim :) http://mermaidscreations.wordpress.com/2011/10/07/a-story-of-a-eggbox/
Ozellikle de eski yazilarina ve onlarin bebek evlerine... Gene de onlarin bile, babaannesinin cocuklari buyuyunce tavan arasina kaldirdigi ve torunlari icin cikarttigi bir bebek evleri var!
Sevgiyle...
Banu,
:) Ne cadiyim di mi :P Tamam verecegim evi, dogru diyorsun, kendisi belirlesin, nasil isterse oyle oynasin. Cocuk ruhunu korumus olup oynamak isteyenler cikti ortaya, ne guzel!
Gamze,
Cok tesekkurler! Harikasin valla! Boyle yaratici insanlari cok seviyorum :)
Berceste,
:) Sen de cocuk ruhunu koruyanlardanmissin. Oyun yok artik size, kazik kadar oldunuz :P (saka) Annem de bu evleri cok sever hala; ne zaman gorse ici gider. Link icin cok tesekkurler, bayildim yaptiklarina! Ilk paragrafta yazdiklarina da sasirdim, boyle bir amac icin kullanildigini bilmiyordum! Haklisin tabii calisan halkin evinde nasil olsun. Ve tamam biz de bambaska amaclar icin kullanabiliriz, anlasildi :) Sevgiler...
Mira ve Yavrusu'nun hayranları çığ gibi büyüyor :-)
Benimde çocukken annemin diktiği bir el kuklası vardı. Okurken onu hatırladım. Çok severdim. Ama benimde aklım ev'de kaldı. Çocukken çok isterdim, birde tahta at. Alıp oynayasım var ikisini de.
Şaka bir yana Banu ve Evren, oğlumu yetiştirirken sizden çok ilham alıyorum. Hiç bakmadığım bir pencere açıveriyorsunuz. Ne güzel. Yazmaya devam edin lütfen.
Yagizlahayat,
:) Cok tesekkur ederiz efenim, ne demek, teveccuhunuz. Bilmem mahcuplugumu yeterince ifade edebildim mi ;) Tahta at ve ev'leri ben de cok severdim. Sana gonderelim madem, oyna biraz, hevesin gecince aliriz biz oynariz :P El kuklasi guzel fikirmis bu arada, sanirim once oyle bir sey yapacagim, zira o kadar kazmayim ki bu konuda, cesaret edemiyorum bir turlu bebek isine girmeye. Cok tesekkurler fikir icin!
Post a Comment