March 22, 2012

Günler...

Günler hızla geçiyor. Bu dönem biraz fazla hızlı. Şöyle ki, mail box'ımda hiçbir zaman 1-2 taneden fazla mail bulundurmayan ben, artık 1-2 sayfadan az mail bulundurmamaya başladım. Her şey beklemede gibi, şu Mayıs bir gelsin diyorum, başka da bir şey demiyorum...

Geçen hafta bahar tatilimiz vardı, T.Su ile dolu dolu bir hafta geçirdik. Tabii o evde olunca kendi işlerimiz kaldı. Bir de benim kütüphanedeki stajım devam etti, 4 gün çalıştım. Kalan vakitlerde de çeşitli etkinlikler yaptık. Bir gün ormana gittik, göl kıyısında dolaştık. Çok farklı bir deneyimdi. Her ne kadar küçük bir yerde yaşıyor olsak da, çeşitli sesler hep mevcut etrafımızda --en başta da bilgisayar sesi! İnsan 'içindeyken' duymuyor ama ormanın sessizliği daha doğrusu başka türden sesleri (su kaplumbağalarının suya atlayışı, kuş ve böcek sesleri, vs.) duyunca anlıyor şehir hayatında neler çektiğini.

Orman ve sesleri demişken, bir de sinemaya gittik: Dr. Seuss' The Lorax. 2 yaşından beri konser, bale, modern dans gösterisi, tiyatro, müzikal gibi çeşitli gösterilere gitmişti ama ilk kez sinemada film, daha doğrusu animasyon film izleme şerefine nail oldu YavruSu. İlk oturduğumuz zaman, "bu insanlar da benimle birlikte mi isliycek" diye sordu; film olunca kendine özel zannetti. Yok dedim şimdi ben onları dışarı alacağım, salonu kapattım, istediğin gibi izleyeceksin :P Böyle yapmadım tabii ama buna yakın bir şey oldu. Bizimki film boyunca konuşup sorular sorunca, filmdeki kötü adamlara kızıp bağırınca insanlar etrafımızdan birer ikişer eksildi ve salon bize kapatılmış gibi oldu. Film hakkında ayrıntılı yazmak istiyorum -vakit olduğunda- zira çok etkilendim, çok beğendim. Hatta sonunda gözlerim doldu, tamam ağladım, evet biraz fazla ağladım ve bizimkini stres yaptım, ne yapacağını bilemedi garibim. Filmden çıkınca da kızdı bana zaten, "öyle her yerde duygulanmana gerek yok!" dedi. Ama filmi çok sevdi, ertesi gün de babamla gelelim dedi :)

Başka da çok bir şey yapmadık, hava çok güzel olduğu için sürekli dışarı çıktık. Ve yan komşuzun çocuklarıyla kapı önü oyunları başladı T.Su'nun. Sokak çocukları gibi yemek saatine kadar dışarılarda sürter oldu. Birlikte bisiklete binip saklambaç oynuyorlar, bir de sağolsunlar 'bahçeyi' düzenliyorlar.  Tabii, bu düzenleme işleri bize her yere bulaşan toprak ve çamur olarak geri dönüyor. Biz de dönenleri düzenliyoruz derken günler hızla akıp geçiyor.

Bu arada, Gamze ve diğer ihtiyacı olanlar için ben de ilik donörü olmak için başvuruda bulundum. Hashimoto tiroidim ve başka sebeplerden ötürü ertelemiştim, ama öğrendim ki tiroidi kontrol altında olanlar ilik vericisi olabiliyormuş ki 3 yıldır aynı ilacı aynı dozda kullanıyorum, test sonuçlarımda hiçbir değişiklik yok. O yüzden şurada daha önce bahsettiğim şekilde işlemlerimi tamamladım. Bu arada Gamze'nin ilk kemoterapi tedavisi sonuç vermiş. Bu da demek oluyormuş ki ikinci kemoterapi tedavisi de yapılabilecek ve vücudu kemik iliği nakline hazır olacak. Ancak Gamze'nin iyileşebilmesi için hala uygun kemik iliği bulunamamış. Ve fakat geç değil! Vücudumuz tarafından sürekli üretilen bir şey için bir ömür bekleyen/bekleyemeyen milyonlarca çocuk, yetişkin insan var. Kolay değil, şu çağda hiçbir şey kolay değil ama tomurcuk'un dediği gibi kimse için yapmazsanız, "kendiniz için yapın, çocuğunuz için, sevgiliniz için, anne babanız için yapın. Yarın bu bağışlara hepimiz ihtiyaç duyabiliriz. Bencil olun, kemik iliği bağışçısı olun."

9 comments:

firarperest said...

This comment has been removed by the author.

firarperest said...

Bu paylaşım da hem gülümsetir hem duygulandırır...

Elif said...

özledik :)

yeliz said...

bıcır bıcır yavrusu, nasıl ciddiyetle bahçe düzenliyor:))
sevgiler kucak dolusu

Sittirella said...

Eyvah Evren :)
Başladıysa bu ''kapı önü'' oyunları... iki seçenek var:
1- Bulunduğunuz yer güvenli bir bölgeyse, bırakırsın oynasın, zaman zaman azıcık kafanı bile dinleyebilirsin :)
2- Hep gözünüzün önünde bulunması gerekiyorsa, sokaktan eve gelmemek için çıkaracağı bin bir zırıltıyı, çekeceği her numarayı göreceksin :)))

Şu zibidiye bak, kocaman kız olmuş da, bahçe düzenlermiş.
Ne çabuk büyüyor değil mi? :)
Güneşli, neşeli, sevgi dolu bir hafta sonu dileğimle... :)

Gulcin said...

Ne zaman buyudun sen bu kadar YavruSu yahu. Bu yaz da gorusemezsek artik resmen okula gittiginde gorecegiz heralde seni :( ben bahcesini cok begendim annesi pek zevkli duzenlemis YavruSu. Ayrica ben de YavruSu ile sinemaya gitmek istiyorum cunku hic kendime sinema kapatamadim daha hadi bana yardim etsin. Ama aglamamak icin soz veremem ben de annesi gibi sulugoz:) hatta bu yazida da doluyordu neredeyse gozler.
Opuyoruz biz sizi
bol bol sokakta olacaginiz gunesli gunler olsun:)

Cigdem said...

cok güzeller yav! kapi önü süt sefasinda boncuklar, bitirdiniz beni burda:)..

cuckan said...

ne güzel olmuş kuzu, ben de benim SU perim neler içecek verandamızda (olursa bir verandamız) çok heyecanla merak ediyorum:)
Gamze'ye ilik bulundu, şu anda değerlerini yükseltip ikinci kemoterapi safhasına geçmeye çabalıyor.Sorumluluğun için çok teşekkürler.Nurturiada bolca uğraştık bu bilinci arttırmak için.Keşke herkez senin gibi olsa.

sevgiler.

Evren said...

Cuckan, ne guzel haber bu! Esas ben tesekkur ederim, ne cok ugrastiniz, ne emek verdiniz, siz harika insanlarsiniz!

Demek sende de Su var ha :) Ne guzel, ne guzel! Su gibi uzun omurlu olsun dilerim. Cani ne istiyorsa doya doya icer umarim.