March 28, 2012

Kütüphaneleri seviyorum!

Daha önce Zumbara'dan bahsetmiştim, zaman kumbarası. Aslında bu ve bunun gibi pek çok alternatif oluşum var dünyada. LETS'ler var mesela, zaman bankasına benzeyen, Local Exchange Trading System. CD'lerinizi, kıyafetlerinizi, kitaplarınızı her şeyinizi takas edebiliyorsunuz. Artık satın almak zorunda değilsiniz, alıp atmak, dünyayı bir çöplüğe dönüştürmek... Dünya üzerinde yeterince, hatta fazlasıyla eşya var zaten. Neden paylaşmak varken, yeniden kullanmak varken, satın alalım, sonra da atacak yer arayalım!

Ortak kullanım, ortak kaynaklar önemli. Bizim üniversitede (Indiana Universitesi) Nobel ödülü alan ilk kadın olan Elinor Ostrom'dan duymuştum commons'ı ilk kez. Elinor Ostrom, daha çok doğal kaynaklar üzerine çalışmış, özellikle balık avlama bölgeleri (fisheries) üzerine çok önemli çalışmaları var ancak bununla sınırlı değil yaptıkları. Kendisi üniversitede ortak kaynaklar üzerine yapılan çalışmaları biraraya getirmek üzere Digital Library of Commons'ın kurulmasına da öncülük etmiş. Bu dijital kütüphanedeki makalelere erişim ücretsiz ve açık. Ve de Understanding Knowledge as a Commons diye bir kitabın editörlüğünü yapmış. Kitap adına uygun olarak webden ücretsiz olarak indirilebiliyor. Evet, bilgi de ortak bir kaynak değil mi sonuçta? Binlerce yıllık birikimle oluşmuş bilgiye sahip çıkmak kimin haddine? Akademik dergilerin mi? Bu dergilerin yaptığı tam bir soygunculuk! Derginin içeriğini oluşturan makale yazarlarına hiçbir bedel ödemedikleri gibi, bilimi de kapatıyorlar, ancak parası olana açık. Artık bilginin bile metalaştığı bir dönemde yaşıyoruz. O kadar büyük eşitsizlik var ki! Bir yanda yoksul ülkeler bilgisizlik yüzünden çok büyük sağlık sorunları çekerken, diğer yanda bazı ülkeler 'bilim' adı altında birtakım ileri savaş teknolojilerinin geliştirilmesi için dünyanın bütçesini harcıyorlar. Ama sonuçta ne oluyor, her 80 dakikada bir bir asker intihar ediyor, milyonlarca insan sebepsiz yere ölüyor!

Çözüm olacak mı bilmiyorum ama ortak hareketleri önemsiyorum; bilginin açılmasınıbilimin açılmasınıortak kullanım hareketlerini ve bu bağlamda kütüphaneleri çok önemsiyorum.

Kütüphane sayesinde son 2,5 ay içerisinde 146 kitap, 25 DVD ve müzik CD'si, ayrıca 8 tane oyuncak geçmiş evimizden. Ama en güzeli, ödünç aldığımız kitapları geri götürürken, şimdi başka çocuklar, başka anne-babalar okuyacak bu kitapları demesini duymak yavrunun; bazen yeni teslim ettiğimiz bir kitap aklına düştüğünde, kim okuyordur acaba diye düşüncelere dalmasını izlemek, kütüphanenin önünden geçerken, "kütüphaneye gidelim!" diye inat etmesini görmek.

Buradaki şehir kütüphanemiz hafta içi sabah 9'dan akşam 9'a, Cumartesi 9'dan 5'e, Pazar günü de 1'den 5'e kadar açık. Kütüphaneden bir seferde 7 DVD, istediğimiz kadar CD, kitap ve oyuncak ödünç alabiliyoruz. 3 hafta süremiz var ama bu süre içerisinde başka kimse talep etmezse iki kere daha 3'er hafta süreyle uzatabiliyoruz --kütüphaneye gitmeden online olarak. Genelde aldığımız bir kitabı 9 hafta okuma şansımız oluyor. Sonra geri götürüyoruz, bazen çok beğendiklerimiz bir süre sonra tekrar alıp okuyoruz.

Sadece bunlar değil, başka neler neler var kütüphanede! Kukla gösterileri, film gösterimleri, çeşit çeşit hikaye saatleri (müzikli, kuklalı, örgülü, pijamalı,...), seminerler (büyük kediler, yani aslanlar, kaplanlar, leoparlar ve onların kurtarılması), workshoplar (kağıt uçak yapımı, pipetle inşaat,...), sonra kutlamalar (yeni yıl, bahar bayramı, sevgililer günü, cadılar bayramı, korsanlar günü, Dr. Seuss'un doğum günü,...) ve daha neler neler. Tabii ki hepsi de ücretsiz. Ama en güzeli katılan çocukların neşesini ve bu programları düzenleyen insanların hala her program öncesi nasıl da heyecanlandıklarını görmek. 23 yıldır küçük çocuklar için müzikli hikaye saati düzenleyen Mary'nin, hala nasıl araştırma yaptığını, hatta programlarını daha iyileştirmek için geçen yıllardan birinde 20 sene sonra tekrar üniversiteden bu konuda ders aldığını öğrenmek bana umut veriyor. Ben bu kütüphaneye ve kütüphanecilere bayılıyorum!    

Genel olarak, kütüphaneleri seviyorum, çünkü kitapları, kitap kurtlarını ve araştırmacı kişilikleri seviyorum. "Bu seriye bayılıyorum, bana iki tane kitabını birden verir misiniz?" diye gelen çocuklara sıkı sıkı sarılasım geliyor.

Kütüphaneleri seviyorum, çünkü insanlar baskı ve zorlama olmadan, istedikleri şeyleri severek öğreniyor burada.

Kütüphanleri seviyorum, çünkü paylaşmayı seviyorum, paylaşan insanları seviyorum.

Kütüphane Haftası bağlamında Bir Dolap Kitap'ın paylaştığı ve düzenlediği etkinlikleri de paylaşmadan olmazdı. Aslında her türlü yarışmaya karşıyım, özellikle de çocukların yarıştırılmasına ama içinde kütüphane olunca katılım göstermeden edemedim. Siz de yarışma kazanmak için değil ama bu etkinlik sayesinde, kütüphaneler ve kitap okuma ritüelleri görünür olsun diye katılım gösterirseniz bu güzel haftayı daha da renklendirmiş oluruz.

Hepimizin kütüphane haftası kutlu olsun!

Çocuk kütüphanesinde yaptığım stajla ilgili tuttuğum notlar için: http://kutuphanegunleri.blogspot.com/
Bizim kütüphanenin fotoğrafları için buraya, bahar programı için de buraya tıklayınız.

28 comments:

yeliz said...

ben de çok seviyorum kütüphaneleri, okuldayken süper bir kütüphanemiz vardı. ders çalışmak için bile bahane eder giderdim. sırf okul değil aslında birey olarak da kütüphaneye üye olmak lazım. yazık ki zırt pırt konak'a gitme şansım yok, halbuki üye olmak lazım, paylaşmak lazım. ben en fazla kitaplarımı eski kitapçılara satıp oradan yenilerini alarak paylaşım yapıyorum. bir de kendi aramızda ödünç alıp veriyoruz.
çocuklar için bir kütüphane olmalı her şehirde, sadece çocuklar için

firarperest said...

Evet, kolaycılık yapıyorum; çünkü her gün yeni bir şeyler umudumu kırıyor ve çevremle mücadele etmekten yoruldum: Evren bizi yanına alsana :)
Mail yollayamıyorum sana. Adresi yazar mısın?

defne naz said...

Ne kadar şanslısınız. Elinizin altında ne güzel olanaklarınız var. Sizi kıskanmadım desem yeridir. Bende üniversitedeyken kütüphane üyelerindendim. Şimdi öğretmenim sınıf öğretmeni öğrencilerimi gördükçe içim parçalanıyor. Onlara kitap okutmak ne kadar zor bir bilseniz. bir çoğu okur gibi yapıyor. eve okumak için verdiğimiz kitaplar yırtık pırtık geliyor. Bir çok veli kitabı bile okutmuyor. Ama tv deki bütün çizgi filimleri izletiyor. Acaba onlarda küçük yaşlarda böyle kütüphanelerle tanıştırılsa böyle olur muydu?
Ya bizler, ya çocuklarımız, kitap okumak için her kitabı satın almak zorundayız. Bence her semte böyle kütüphaneler açılmalı. Sanki mahellenin merketi gibi olmalı:))

Feride said...

nasıl güzel bir insansınız evren.. Gönlünü kaleminiz sadeliğiniz.. Yaşadığınız yerin katkısı ve destegi de büyük ama ben kolaycılık yapıp suçu yaşadığım çevreye, ülkeye, yöneticelere atmak istemiyorum. Burada kütüphanelere gittiğinde göreceğin manzara şudur. Bir yarış atı misali sözde bilim insanı olmak adına harıl harıl test çözen.. matematik fizik ..vs çalışırken edabiyattan kendini yoksun bırakan, zevk için, keyif almak için değil de yarışta birinci olmak için kitap okuyan ama asla konsantre olamayan çocuklar, gençler.. En ufak bir çıtırtıda hem kendi konsantrasyonlarını bozan hem de çıtırtı sahibini oturduğu süre boyunca burnundan getiren ..
Velhasıl acilen kütüphane kültürümüzü değiştirmemiz gerek, çok kıskanıyorum yaa. Ben de çocugumu alıp götürmek istiyorum ama nasıl çıtırtı çıkarmadan dursun ki 3 yaşında her dakikası bıdır bıdır anlatmakla geçen bir minik..

firarperest said...

Oğlum 3 yaşındayken Adana Sabancı Kültür Merkezinin kütüphanesine gitmiştik. Bir gün önce "Kütüphanedeki Aslan"ı okumuştuk. Garibim Can, asık suratlı görevliden epey çekindi. Bir sorun da çıkarmadı. "Kütüphanede sessiz olunul dii mi anneee?" dedikten sonra "Aslan yok mu aslaaaan?" diye heyecanla sorunca sesini yükseltti. Bir yandan da görevliyle göz göze geldi. Çocuk bölümünde de sadece biz vardık. Yetişkin bölümüyle de baya mesafe vardı. Neyse biz çok az kitabın içinden birkaç tane seçip şevkle almak istedik. Aldığım yanıtla şok oldum ve çocuğumun gözünde yalancı durumuna düştüm: Dışarıya kitap vermiyoruz!
Biz de kendi kütüphanemizi kurduk evde. Lojmandaki çocukları toplayıp eğlenceli bir şekilde kitap okuyoruz. Şaşılacak bir durum daha var: Yetişkinlerin çoğu da çocuklarının kitapları yıpranmasın diye değiş tokuşa yanaşmıyor. Kitap değiş tokuşu yapabildiğimiz iki arkadaşımız var. Gerçi çok fazla seçeneğimiz yok. Eğitimci arkadaşlarımız bile kitaplığımızı görünce şaşırıyor. Bu kadar bütçe kitaba ayrılır mıymış??? Bizzat yaşadığım şeyler ve her gün alasını yaşıyorum. Kusura bakmayın epey uzattım o kadar dertliyim yani :)
Sevgiler.

Banu said...

Ne harika bir yerden bahsediyorsun. Bulunmaz nimet. Ya da aslında bal gibi bulunuyor, istenirse yapılıyor. Ah ahh... Öyle hayallerim var ki Evren. Bir gün olacaklar ama, eminim. :)

cuckan said...

ne muhteşem bir oluşum, çok öznedim. Türkiye'de İzmir'de ne kadarı oluşur bilemem ve ne zaman. Ama oluşması için elimnden geleni yapardım. bu postunu ilgili kimselere ulaştırsam aslında, ilgi çekici olur mu:)acep...tekrar dimağımı açtığın için teşekkürler.

Evren said...

Yeliz, ben de seviyorum kutuphanede calismayi. Ortaokuldayken de Karsiyaka kutuphanesine uye olmustum ordan kitap alir okurdum. Eski kitapcilari da Istanbul'dayken cok kullandik. Cok severdim Taksim'deki sahaflari. Cocuklar icin de dedigin gibi her sehirde, hatta her ilcede olmali. Buranin nufusu 70bin, Guzelyali'nin nufusu kac acaba?

Evren said...

Firarperest,
Tamamdir :) Mail adresim: evrenbay@gmail.com

Evren said...

Defne Naz,
Biz donunce ben bu alanda calismak istiyorum. Ve her gun bu alanda Turkiye'de calisma yapmak isteyen yeni insanlarla tanisiyorum. Umut var yani, dedigin gibi her semtte olmali, bunu mumkun kilabiliriz. Mahallenin marketi gibi benzetmeni cok sevdim :)

Feride said...

rica ederim, kusur ne kelime.. bilakis çok memnun oldum, biraz olsun cesaretlendim. Ama inanın hala pek ümidim yok.. ben kendim bile bacağımı sallamadan ya da ne biliyim durdugu yerde en fazla 20 sn hareket etmeden durabilen bir insan iken ve geçtiğimiz aylarda kızım ve babası tiyatrodayken 1 saat kütüphanede kitap okumaya çalışma adına pek de hoş olmayan bir tecrübe yaşamışken ... Ama deneyeceğim, belki şehrim, insanları beni utandırır kim bilir..
Arkadaşlarla kitap değiş tokuşunu sık sık yapıyoruz. Çoğu kreşte gördüğüm çizgi film saatinde her çocugun kendi getirdiği dvd yi izlemek yerine yöneticiliğini yapmaya çalıştığım minik yuvamızda kitap okuma saatleri düzenlemeye çalışıyorum.. Ya da savaşını veriyorum mu demeliyim.. Cünkü bazı çocukların bırakın geniş bir kütüphaneyi kendilerine ait kitapları bile yok. Çözüm olarak evdeki kitaplığımızdan farklı kitaplar götürüyoruz sık sık.. Çok şükür ki başkalarına göre minik bir servet döktüğümüz bir kitaplığımız var bizim de.. ve çok severek yıpranır mı diye düşünmeden paylaşıyoruz..

Ne mutlu sizin gibi okumayı seven sevdirmeye çalışan annelere..

Evren said...

Feride,
Burada beni ilk sasirtan sey, ses oldu. Niye sasiriyorsam, cocuk kutuphanesinde cocuk olur, dogal olarak da ses olur :) Buyuklerin kismi ayri yerdeyken neden bu kadar asiri bir hassasiyet gosteriyorlar anlamak mumkun degil. Cocuk kutuphaneciligi ile ilgili calismaya basladigim ilk sene Turkiye'ye dondugumde neler yapacagimin hayallerini kurarken, ilk aklima bu konu gelmisti, her sehre gidip seminerler vermek, buradaki ortamin video kayitlarini gostermek. Cocuklarin ne kadar mutlu oldugunu, haftasonlari kutuphaneye gitmek icin can attigini anlatmak. Tabii ne haddime dedim sonra. Zaten degismistir, cocuk kutuphaneleri boyle degildir diye dusunuyordum ama bir suru insandan ayni seyi duydum maalesef.

Bu arada esas sen ne guzel isler yapiyorsun! Akintiya karsi kurek cekiyorsun. Cesaret veriyor yaptiklarini okumak. Paylastigin icin tesekkurler!

Evren said...

Firarperest,
Sizin kutuphaneye hayranim zaten. Ufak bir servet harcanmis orada, belli :) Ne guzel bir sey yapiyorsun. Bak bir de en azindan 2 arkadasiniz varmis degis tokus yaptiginiz, eminim bu sayi giderek artacaktir. Cocuk kutuphanelerinin cocuk dostu olmamasi inan beni de cok uzuyor. Turkiye'ye donunce cekecegimiz var sanirim. Ama bir sekilde kutuphanecileri cocuklara alistirmaliyiz. Sanirim onlar da pek gormedikleri icin yabancilik cekiyorlar. Bizim bir sekilde kutuphanelerde gorunur olmamiz lazim. Umarim yavas yavas degisecektir bu durum.

Evren said...

Banu,
Hayallerine ortagim :) Olacak olacak, eminim olacak!

Evren said...

Cuckan,
Olacak :) Izmir'de de her yerde de olacak. Yukarida da yazdim, ben donunce bu alanda calismak istiyorum, ne zamandir hayalim. Ve her gun yeni birisini daha duyuyorum bu alanda calismak isteyen, umut veriyor :)

Limonlu Turta said...

Evrenciğim, o kadar ciddi bir ihtiyaç ki bu alanda çalışmak isteyen senin gibi insanlar. Sen hele bi gel de neler yapabileceğimize bir bakalım etraflıca. Ekipte bir tane daha feminist anne olsa fena olmaz dii mi?:))
Bugün Selin'in oyun ablasının (ODTÜ'de çocuk gelişiminde okuyor) ödev konusu olan bir anketi cevaplandırdım. Konu Selin ve kitaplarla, okumayla ilişkisi idi. Soruların bazıları mesela "what are your expectations about reading?" bana tuhaf gelince durup bir düşündüm. Okumanın Teo'yla benim için nefes almak gibi bir şey olduğunu yazdım oraya. Başkalarına çok iddialı gelebilir ama bizler için öyle. Sanırım bütün sıkıntılı biçimde yorum yazan arkadaşlar için de böyle ki vaziyetimize bakıp bakıp kederleniyoruz.
Fena hastayım, biraz kafamı kaldırınca yazacağım sana.
Çoook öperim seni ve "I want to tak this" diyerek beni sandalyeden düşüren şekeri.

Evren said...

Feminist anne mi dedin :) Super olur tabii! Konusalim Cigdem, bu yaz kesin goruselim. Sana cok gecmis olsun bu arada! Operim ben de sizi :)

Gulcin said...

liseye kadar cok gitmedim ben kutuphaneye cunku kutuphane demek cok garip bir sessizlik demekti. sevmezdim ben o durgun sessizligi. Liseye geldim. ve cok sansliydim. izmirde bir devlet lisesinin kutuphanesi vardi. Hem de nasil guzel. ve biz ogrenciler o kutuphanede calisiyorduk. ders degil! bildigin calisiyorduk. Kitap duzenle, ciltlerini kontrol et, defterlere bak. Lise hayatimin en guzel anilaridir o kutphane calismalari. Sagolsun edebiyat ogretmenimiz sayesinde ve kutuphanemizin sorumlusu Vural amca sayesinde. Ben orada sevdim kutuphaneleri. Ve 4 yil boyunca orada biz zaman gecirdik. soylesiler duzenledik, siir dinletileri yaptik, birlikte aktiviteler yaptik. Oyle ki ogle yemegimizi alir kutuphanede yerdik. Yasadigimiz bir yer oldu orasi. O kitap kokusu, o sohbetler. asla unutamam. ve lisenin onuna geldigimizde kutuphane benim icin sessizlik degildi bilakis sesti, yasiyordu orasi. Oyle kocaman gelirdi ki bana o mutevazi kutuphanemiz yillar sonra yeniden gidince inanamadim boyutlarina. Sonrasi zaten seninle ortak hikaye evren. Benim bizim kutuphanede en sevdigim sey CDler, filmler, gorme engelliler icin labaratuarlar yani bir suru seyin bir arada olmasiydi. Burada da var bir kutuphanemiz. hatta iki. biri sirkette :) Biri Rotterdam kutuphanesi sayica cok az olsa bile turkce kitaplar bile var. Ne yazasim gelmis ne ozlemisim o gunleri. Ben sana cok inaniyorum Evren istedigini yapacaksin. ve sozun var bana unutma gelip kitap okuyacagim cocuklara arkasindan da dans ederiz beraber belki :) tamam tamam kitabin hikayesine gore dans ederiz soz :) Kutuphane haftamiz kutlu olsun :)

firarperest said...

Evren, spam kutusuna bir bak istersen. Vize işlemleri tamam :p

didem said...

Kutuphane olayi bir harika! Katiliyorum. Ben de cocuklari her hafta ikisine de bir dolu kitap almak icin goturuyorum. Ayrica kendime de birsuru roman aldim. Hem de sadece birkac Dolar. Insallah birgun bunlar kendi ulkemde de uygulamaya gecer.
Okumak gibisi var mi?

Berceste said...

Of Evren, bizim bocuk icin en cok kutuphanelerden yararlanma sansini kacirdigina uzuluyorum zaten, bir de uzerine bu yazi! Cok acil gelip buradakileri duzeltmen lazim :)

Epey bir sure once bize en yakin kutuphanenin(ki iki toplu tasima araciyla falan gitmek lazim, cocukla nasil gidilirse artik!) Facebook sayfasi oldugunu gorup acayip sevindim. Hemen uye oldum. Ancak emekli olan kutuphane calisanlari icin verilen yemekleri haber etmek disinda bir faydasini goremedigimden de onceki gun o sayfanin kayitlarindan ciktim! Bu kadar mi at gozlugu ile bakilir herseye, hic mi kendisini gelistirmeye calismaz insanlar! Salla basini al maasini bu kadar mi oturur bazi insanlari tasvire!

Oooof of demek istiyorum musadenle. Kutuphanecilik haftasi adina yapilan en guzel etkinlik insanlarin GS lisesi onunde kitap okumalari idi herhalde. Kutuphane bulunamadigindan sokaklar uygundur!

Evren said...

:) Maalesef çok duyuyorum kötü örnekleri ve gelip bu alanda çalışmak istiyorum. Eminim başka hevesli insanlar da vardır, yani umuyorum :) Olmadı ben de sokaklardan başlarım ;)

Evren said...

Vaay, ne güzel şirket kütüphanesi de var ha. Olmalı tabii, her yerde bir kütüphane olmalı. Ve sağolasın Gülçincim, sensiz zaten olmaz. Staj yaparken iyice gördüm ki, bu iş gönüllüler olmadan gerçekten çok zor. İyi ki varsın :)

Evren said...

Ne güzel yapmışsın Didem! Evet katılıyorum sana, okumak gibisi yok gerçekten :)

Berceste said...

Evren su yandaki blog archive, labels vs kismi ile asagi yukari kaydirma zimbirtisi cakisiyor, epey zor oluyor :(( Bir de en altta send feedback var ki, aralarinda slalom yaparak yaziyorum :P

Neyse... Gecenlerde yolda bir otobus gordum, belediye ile bir vatandasin ortak calismasi kutuphane imis, eski bir otobusu alip, gezen kutuphane yapmis. Ingiltere'de cok vardi oyle kutuphanelerden ama devletindi. Koylere falan giderdi. Bir arkadasin dayisi kraliceden odul almisti, bilmemkac yil bu gorevde calisip da halkin ayagina hizmet goturdugu icin!

Evren said...

Sonunda klasik YavruSu dizaynina geri dondum, olmus mu :)

Guzel haberlere de cok sevindim. Arada boyle haberler duymak cesaret veriyor. Sagol paylastigin icin!

Berceste said...

Digerini de kullanmayi ogreniyorduk :P Ama kesinlikle bu sablon daha rahat :) Aliskanlik! Oburu biraz daha otursun, kullanimla ilgili elestirilerden duzeltme yapsinlar, sonra gene donersin ;-)

Evren said...

Tamamdir, anlasildi :-) Saka bir yana, aslinda benim de feedback'e ihtiyacim vardi. Iyi oldu, sagolasin! Bir de biraz vakit bulup yazabilsem, tam super olacak :P Sevgiler...