September 17, 2010

YavruSu'dan haberler

Merhaba, ben Su, nam-ı diğer YavruSu,
Merak ediyordunuz di mi aylardır nerde bu kız diye. Efendim hemen söyleyeyim, bu annem denen kadın aylardır ele geçirdi blogu, çan çan çan... yok kendi anılarından, yok plastik denen bir şeyden, öyle atıp tutuyor durmadan. Oysa blog benim adıma açılmıştı. Neyse ki sevgili abilerim ablalarım, teyzelerim amcalarım bunu ona hatırlattı da ele geçirebildim blogu nihayet. Neler oluyor neler, annem gelmeden anlatayım hemen.

Efendim, bu anne ve baba denilen insanlar çok garipler gerçekten! Hergün yeni bir şey çıkartıyorlar başıma. Yok plastik, yok demir, böyle yeni yeni şeyler duyup duruyorum. Hayır sadece duysam neyse, mesela geçenlerde daha plastiğin ne olduğunu anlamadan annem denen kadın tuttu attı bir sürü oyuncağımı! Oysa çok sevdiğim toylarım, müzik enstrümanlarım vardı, mesela kıstelefonum, orgum, hepsi gitti hepsi, çok üzüldüm valla, ne güzel oynuyordum onlarla...

Sonra bu demir, protein denen şeyler çıktı. Garip garip şeyler yedirmeye başladılar bana, yok üzüm çekirdeği yağında kızarmış sütlü tofu, yok multigrain oatmeal içine kuru üzüm ve kabak çekirdeği... bir de etleri minik minik parçalara bölüp güzelim pilavın makarnanın içine koymuyorlar mı, sanki ben anlamayacakmışım gibi... ama garipler işte, dedim ya. Her defasında yemiyorum, her defasında yine suratlarını garip garip şekillere sokarak önüme getiriyorlar. Bir tek, uçak gibi vuuu yaparak yedirdi bir kere annem onu sevdim çok ama herşeyi yemiyorum tabii yine de. Sanki kendisi yiyor. Bakınız vuu yapmama rağmen ağzını kapatmış duruyor öyle,

yok çok doymuş, yok kilo alıyormuş artık yemek yemeyecekmiş... biz de yemiyorsak bir nedeni var herhalde. Neyse ki benim hiç kilo sorunum yok; 1 yıldır 10 kiloyum :) Annem kriz geçiriyor tartının üzerine çıktığımda ama bence gayet iyiyim, sağlıklıyım koşup oynuyorum, daha ne istiyor bu kadın anlamıyorum.

Neyse bırakalım artık domates-peynir muhabbetlerini de ben size yazın neler yaptığımı anlatayım. Geçen ay çok heyecanlı bir geziye gittik: Noyel Baba kasabasına. Öyle çok seviyorum ki Noyel Babayı, ne zaman Değnek Adam kitabını okusak, çatıdan geldiği sayfaya gelene kadar sabredemediğim için ortalığı yıkıp direkt o sayfayı açıyorum, benim için kitap o sayfadan başlıyor. Herneyse, Noyel Baba kasabasında önce içinde küçük küçük parklar olan kocaman bir yere gittik, bütün gün değişik parklarda eğlendik, parkların her yerinde su vardı, kaydırağa bile su koymuşlardı, keşke Bloomington'daki parklarda da olsa... hep kaydıraktan kayarım o zaman, hiç çocuklara sataşmam. Sonra, akşam olunca orda bir eve gittik, evin içine noyel baba koymuşlar ama o da ne! Gözlerime inanamadım! Hey gidi çatılardan sığmayan noyel babanın düştüğü hallere bak! Hemen annemlere durumu bildirdim, "Noyel baba küçük" dedim. Sonra tuttum kolundan bezini değiştirmeye götürdüm; eee, o boydakilerin bez takması gerekir di mi? Dedim ki:

- Noyel baba? Diaper change, noyel baba? Come on!

Sonra da kendi bezlerimden birini ona verdim ve güzel güzel takmama izin verdiği için de "Good job!" dedim. Haketti yani aferini. Annem aslında noyel baba bezi bırakmam için iyi bir örnek olabilir diye düşündü ama yoook, o daha çok beklesin, ben rahatım böyle.

Sonra tatilin ertesi günü kasabadaki Noel Baba müzesine gittik. Kasabada zaten metrekare başına düşen noel baba figürü/heykeli/resmi/vesairesi on beşti, müzede bu sayı oldu mu 115. Müzeden kendimi dışarı zor attım, dedim ki yeter artık, "şimdi de noyel baba kadın görelim!" Annem nedense bu talebime kahkalarla karşılık verdi. Ah benim kızım, feminist kızım diye cümle aleme duyurdu. Kulağa hoş geldiği için ses etmedim ama böyle herkese de anlatılmaz yani, yeter di mi.

Benden haberler şimdilik böyle işte sevgili abilerim ablalarım, teyzelerim amcalarım... beni bu yaban ellerde unutmadığınız için size teşekkürü bir borç bilirim. Sizi çok seviyorum :)

17 comments:

Açalya said...

ahahah "1 yıldır 10 kiloyum" yavrum benim ya, petibör bu! Dante de o yaşlarda 1 yıl falan 12 kiloda takılmıştı, hiç kilo sorunu yoktu hahahahah.
Makineyi de boşaltırken Dante e seyretti Su'yu, "bebek" dedi gülerek seyretti. Bıçak muhabbeti aynı hahah canım ya.

Gulcin said...

Ozlemisiz hakikaten YavruSu iyi ki geldin:)
Sen parklarda cocuklara mi satasiyorsun? Ben bunun hikayesini de duymaya bayilirim :)

Evren annem bana bu yasta bulasik makinasini bosalttiramiyor evdeysem. Cok sanslisin cok :)

birdamlacıkyağmur said...

Aaay bu ne tatlılık
Kuzu sen gitme bir yerlere,
hep burada kal tamam mı

füsfüs said...

oyy kuuzm benim ya, çok özlemişim hakkaten. her kabın işlevini de biliyor.hele o ellerini açıp bıçak nerde demesine bayıldım, o dudakları mıncır mıncır mıncır yerim onu

Ayşe said...

evren, siz Amherst'e gelsenize, bana yakin olun! Ay cok keyiflendim videoyu seyrederken! Hani kasiklari alirken, 2.sini bi turlu cikaramadi, cok tatliydi...

Ayrica, yavrusu agzindan anlatmaya bayildim. hele o 1 senedir 10 kiloyum hikayesine.... Bu kadar hareketli yavru, dogaldir...

Aman masallah! optum.

ycurl said...

Yavru Su'yunuzu Ates bocegimize isteriz :) Su ve Ates gecinip giderler :)
Yalniz bulasik makinesinden cikan her nesnenin adi var. Annenin tabagi, misir patlatilip konmus kase :)) Masallah bu minik kuzuya!

yeliz said...

çok özlemişiz, çok güzel bir post

Ege'nin Annesi; said...

evren fotoğrafınız ve yavrusunun yorumuna bayıldım çok sevgiler:)

Evren said...

Çok teşekkürler herkese! Sağolun valla! Tatlı diliniz, güler yüzünüz bizim de günümüzü/haftamızı yaptı :)))

Başak Çelik said...

Evet yahu, biz de seni özledik YavruSu!!!

Gerçi, annen yazdıkça, içimiz açılıyor, ufkumuz genişliyor, "ne kadınlar var, heyt beee" diyesimiz geliyor... sen de annenin yolunda ilerliyorsun gördüğüm kadarıyla, "noyel baba kadını", yolun açık olsun :)

Videonu sessiz sessiz izleyebildim YavruSu'cuğum, bizim deli bir müdür var, onun yüzünden... ama eminim yine bıcır bıcır şakıyordun!

Bu arada, Çınar Sapanca'da birlikte olduğunuz videoyu izlerken, senin de Sapanca'da olup olmayacağını soruyor... keşke olabilseydiniz... Özledik!

fethiye said...

Cok hos cok!!!

Ben simdi bir de sofra kurduruyorum :) Tavsiye ederim. Cocuklar calissin!!! :)

Ashley said...

Şımarık BICIR :D Nihahahoooo:D

Ozge said...

ozledim ya siziiii......cok tatlisin Yavrusuuu:)

beste said...

Leonardo'da 1,5 yasindan beri bulasik makinasini bosaltir, yerlerini sasirmaz babasinin hala ogrenemedigini dusununce;) hala da devam ediyor ben bicaklari ters cevirip koyardim bir sorun yasamadik.Lokum Hanim'a kocaman opucukler. Blogun oldugunu bilmiyordum Duygu'nun blogunda resmini gorunca aaa ben taniyorum Evren bu, Yavrusu'nun annesi ve ninninin guzel sesi dedim:)kostum geldim...

Evren said...

Ashley,
Öyle valla :D

Özge,
Ben de sizi çok özledim :) Neler yapıyorsunuz? Öpüyorum ikinizi de!

Beste,
Leonardo'ya helal olsun valla. Sen de epey cesurmuşsun :) Bıçaklar konusunda ben emin olamıyorum. Lokum Hanım tamlamanı çok sevdim, sağolasın :) Güzel iltifatların için de çok teşekkürler, şımarıcam valla ;)

Sittirella said...

Şeytan diyor tut koltuk altlarından, kaldır havaya.
Önce sıkasıya-bunaltasıya dek öp öp öp o yanaklardan :)koklaya koklaya.
Şirinlik muskası! :)

Evren said...

Sittirella,
:)) Bekleriz :))