February 17, 2014

İnatçı Keçi Su ve Meraklı Haylaz Fare

Annenin biri sürekli mızmızlanıp dururmuş, çocuklarını çok severmiş ama bazen de çok yorulur söylenmeye başlarmış. Kocası her işine yardım edermiş, sonra annesi gelmiş, annesi de hem çocuklara bakıyor hem bütün yemekleri yapıyor, alışveriş, çamaşır, bulaşık her işe koşuyormuş ama kadın hala şikayet etmeye devam ediyormuş. Sonra düşünmüş etmiş, bu konuyu bilge ihtiyara danışmaya karar vermiş.

"Bilge ihtiyar, n’olur akıl ver bana,
Çocuklarım iki tane, ikisi de birbirinden şahane,
Ama biri inatçı keçi Su, diğeri meraklı haylaz fare"

Bilge ihtiyar demiş ki: "Anneni Türkiye'ye gönder."

Kadın, bilge ihtiyarın neden böyle dediğini anlamamış ama yine de öğüdünü dinleyip annesini göndermiş. Sonra başlamış yine söylenmeye, hem de nasıl söylenmeye!

"Tanrım, bak şu işe!
Zaten zordu üç kişiye zopzor oldu ikiye.
Artık saç baş yoluyorum, kalmadı bende kafa.
Çocuklarım iki tane, biri keçi Su, diğeri meraklı haylaz fare"

Kadın tekrar bilge ihtiyara gitmiş.
Demiş ki, "Canım bilge ihtiyar
yardım et bu çocuklar çok haylaz.
İki kişi nasıl bakıcaz?"

Bilge ihtiyar demiş ki: "Kocanı Türkiye'ye gönder."

Kadın, bilge ihtiyarın dediklerinden yine hiçbir şey anlamamış ama bir bildiği vardır diyerek bu öğüdünü de dinlemiş ve kocasını göndermiş. Tabii işler iyice sarpar sarmış, başlamış yine söylenmeye:

"Tanrım, bak şu işe.
Zaten zordu iki kişiye zopzopzor oldu bire.
Artık saç baş yoluyorum, kalmadı bende kafa.
Çocuklarım iki tane, biri keçi Su, diğeri meraklı haylaz fare."

Sonra tekrar bilge ihtiyara gitmiş.
Demiş ki, "Canım bilge ihtiyar
yardım et bu çocuklar çok afacan.
Bir başıma ben onlara nasıl bakıcam?"

Bilge ihtiyar demiş ki: "Kocanı geri çağır."

Kadın şaşırmış, "ne değişecek ki, en baştaki halimize geri döneceğiz" diye düşünmüş ama yine de bilge ihtiyarın öğüdünü dinlemiş ve kocasını geri çağırmış. Bir de bakmış ki, iki çocuklu hayat çok kolaymış, çocuk başına bir kişi düşünce meğer ne rahatmış.

Kapının önünde iki minik nöbet beklemeden tuvalete girebilmek, Mars'a gitmiş muamelesi görmemek için sürekli duşakabini açıp ce-e oynamadan banyo yapabilmek, sabah hazır kahvaltıya uyanmak, eteklerinde iki minik dolanmadan yemek hazırlamak, yemekten sonra çocukları koştur koştur banyoya atıp onlar keyif yaparken güç-bela sofrayı toplamak zorunda kalmamak, ertesi gün ne pişirileceğini düşünmeden çocuklara rahat rahat kitap okumak, çocukları uyuttuktan sonra darma duman olmuş evi toplamaya çalışmak yerine yatağa uzanıp kitap okumak, film izleyebilmek meğer pek şahaneymiş! Kadın bilge ihtiyara teşekkür etmiş ve bir daha da hiç söylenmemiş. Onun yerine başlamış tatlı bir şarkı mırıldanmaya:

yumurtanın sarısı, yere düştü yarısı, ben yarime kavuştum, cümlenize darısı
yumurtanın kulpu yok, gözlerimde uyku yok, sür gemici gemiyi, iki çocuklu hayattan korkum yok!


Not: Bu yazı, Julia Donaldson'ın yazdığı, Yıldırım Türker'in çevirdiği Nohut Oda Bakla Sofa kitabına göndermedir. Annemin temelli dönmesi, sonrasında eşimin bir haftalığına Türkiye'ye gitmesi üzerine yazılmıştır. Geçen bir hafta hayatımdaki en uzun hafta olarak tarihe geçmiştir. Elimizdekilerin kıymetini bilmek ve her zaman kalabalıklarla çevrili olmak dileğiyle --tercihen bir partner, bir sürü arkadaş ve de geniş aile :)

10 comments:

yeliz said...

Harikaydı:) en sevdiğim jd kitaplarından biri

yagizlahayat said...

Harikasın Evren. Bence Julia'nın çevrilmemiş kitaplarına da bir el at derim ben :-)

Cincüce said...

Ahahaha! Harika!
Bilge ihtiyarın gece 3 buçukta uyanıp saatlerce uyumayan cüceler için de bir öğüdü var mı? :)

Evren said...

Yeliz, evet biz de çok seviyoruz bu kitabı :))

Faotş, çok hoşsun, sağolasın :))

Banu, bence siz de bilge ihtiyara bir danışın derim, sonra yazarsınız bize sonuçlarını ;)

Gulcin said...

Derler ya sevilen kullara once esegi kaybettirilir sonra buldurulurmus :) T, sozum meclisten disari :) Evren kolay gelsin ya!

Benden Bizden said...

Evren, süper yazmışsın, bayılıyorum o kitaba!
Allah sana güç kuvvet versin arkadaşım, gerçekten zor bir dönemden geçmişsin. Tatili hak ettin :P

Evren said...

Gülçin,
Evet aynen öyle oldu :))

Benden Bizden,
Çok sağol, biz de çok seviyoruz o kitabı :) Zordu valla, ağzından bal damlamış, hakkettim ama di mi :P

Anonymous said...

hahaha! ben de tam "bu ihtiyar bunamis" diye dusunuyordum ki, bilgeligi geldi..
Benim de su anda daga falan kacasim var. Dag olur, Kuzey Kutbu olur, Guney Kutbu daha yakin hatta o daha iyi, hem penguenler var...

Evren said...

Güney kutbu iyi fikir olabilirdi ama Selen burası bu sene o kadar soğuk yaptı ki, o da beni çok bunalttı, karlar yağa yağa bitemedi, -40'ları gördük, dün hala -22 dereceydi, o yüzden ben de şöyle ekvator taraflarına mı kaçsam acaba, ne yapsam:P

Leydi'nin Günlüğü said...

http://grilady.blogspot.com.tr/2014/06/mim-e-devam.html Sayfamda mimlendiniz. Sizi daha iyi tanıyabilmek için cevaplarsanız çok sevinirim:)