Sonunda bir dönem daha bitti hayatımızda. Zorlu ve yoğun geçtiği için iyi bir tatili hak ettiğimizi düşünüp kendimizi güney sahillerine attık. Yolda YavruSu, iştahlı bir şekilde siyah bir adama bakarken "yiycem ben bu amcayı" dedi. "Hayırdır!?!" der gibi bakınca, "çikolata amca o, yiycem ben onu" diyerek mutlu mutlu yalandı :) Sonra bir de "gidicem ben" dedi, "uzaklara gidicem, giderken de sevgilim sevgilim diye şarkı söyliycem" (kendi uydurduğu bir şarkı). İşte dedik 3 yaşın kerameti buymuş :P Şimdiden sevgiliyle kaçma planları, ileride yandığımızın resmi... Neyse ben tatile çıkmadan kapanan dönemle ve başlayan dönemle ilgili bir yazı yazmıştım, geç olmadan yayınlayayım dedim. Dönem mi, güz dönemi değildi elbet ama gelen dönem sanırım bahar dönemi :)
* * *
Sonunda şu meşhur 0-3 yaş döneminin sonuna geldik biz de. Sanki 18 yaşını doldurmuş gibi heyecanlıyız. Hep derlerdi de pek inanmazdım, her şey bir anda değişiyor diye. Daha önce yazmıştım, bizim CadıSu kendinden küçük çocuklara karşı karanlık birtakım duygular besliyor diye. Önceleri bu çocuklara karşı söylediği gibi kötü davranmasından çok korkardım. Fakat o bir şey yapmazdı. Sonra bu duygularının aslında çocuklara değil bana karşı olduğunu anladım. Nurtureshock kitabında okumuştum, kardeşlerle ilgili yapılan araştırmalarda aslında büyük kardeşin küçük kardeşe öfke duymadığını, onunla ilgili bir sorunu olmadığını, esas tepkisinin ailesine karşı olduğu yazıyordu. Yani böyle büyük büyük söylenirken aslında öfkesi banaydı. Çünkü bir yandan benden ayrışıp birey olmaya çalışırken bir yandan da hala içi gidiyordu. Üstüne ben de bu çelişkili döneminde, her zaman olduğu gibi çocuk gördüm mü dayanamayıp, ağzımın suyu akarak saldırıya geçiyordum.
Dün de N.'yi görünce dayanamadım yine. Tabii başladı hemen bizimki: "ben N.'yi sevmiyorum, o gitsin" diye söylenmeye; ben de "ama bak o çok tatlı, seni çok seviyor" diye nutuk atmaya. Neyse sonra yemeğe oturduk. Bizimki sürekli N.nin yanında olmak istiyor. Dedim tamam artık, bu gece gitti çocukcağız; bizim cadı Su, ya bir yerini sıkıştıracak, ya kafasını tuttuğu gibi yemeğin içerisine sokacak... Sürekli gözüm üstünde artık. Ama neyse ki gayet sakin geçti. Yine de ben gözümü üstünden ayırmadım. Yemek bitti, sonra bizimki L.nin hediye ettiği ukulelesini eline aldı ve yılbaşı ağacının yanına kuruldu. Ortamın atmosferine uygun başladı Jingle Bells çalıp söylemeye. Sonra N. geldi yanına, "allah dedim bu sefer kesin gitti çocuk, kafasına ukuleleyi yiyecek, bir daha da yüzüne bakamayacağım annesinin-babasının... çocuk da nasıl tatlı bir minnak. Ve işte o an sihirli bir şey oldu, benim 3 yaşına henüz basmış kızım, bu sefer gitsin etsin demedi, "şimdi N.'nin turn'ü, N.çalsın" dedi. Biz bir sevindik. Özellikle de ben bir coştum, bir coştum :) Yalnız öyle coşmuşum ki T.'den uyarı geldi: "videoda yalnızca senin sesini duyulacak, bırak biraz da kızlar söylesin" diye. Hemen T.Su da uyardı, "only girls can sing, mommies and daddies sit" (sadece kızlar söyleyebilir, anneler babalar otursun) diye, neyse sonra dans etmemize izin verdi sağolsun sıpa. Ancak herkesin sakince yemek yediği restoranda 4 deli olarak damgalanmak istemediğimiz için sessizce yerimize oturmayı tercih ettik.
Yerime otururken kızımın biraz daha büyüyüp yeni bir döneme girmiş olduğunu anladım. Bu dönem psikolojide ödipal dönem olarak geçiyor. Çocukların anneden ayrışıp bireyleşme dönemi. Yalnız bu ayrışma öyle kolay olmuyor. Özellikle de kız çocukları için. Erkek çocukları anneden ayrışıp babalarını ya da hayatlarında başka bir erkek figürü varsa onu rol model alıp yollarına özgürce devam edebiliyor. Ama kız çocukları anneden ayrışmaya çalışsa da genellikle rol modeli yine anne olduğu için tam olarak bir ayrışma yaşayamıyor. Bir yandan ayrışmak ve kendisi olmak isterken, diğer yandan annesi gibi olmaya çalışıyor. Büyüyünce, "annem gibi olmayacağım, onun gibi davranmayacağım" derken hiç beklemediği bir anda içerisinden annesi çıkabiliyor. Bir dakika yav, bu annemin sesi değil miydi, ne işi var burada diyerek hayretler içerisinde kalırken aynı onun gibi kızdığını, onun gibi davrandığını görmesi başta biraz travmatik olabiliyor. Kız çocuklarının ayrışma süreci anneler için de zor aslında. Okuduğum şu makalede, annelerin genellikle kız çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak gördüğünü, içlerinde hem annelerinden hem de kızlarından bir parça taşıdıklarını, hatta bazı annelerin fazlaca özdeşleşip sınırları kaybettiğini, kimin anne kimin kız çocuk olduğunu unuttuklarını söylüyordu. Bu dönemde anne de kendi çocukluk dönemine dönüyor ve kendi çocukluğunu yaşamak isteyebiliyormuş. Annesinin yaptığını düşündüğü yanlışları yapmamak ya da onun için yapmadığını düşündüğü şeyleri yapmaya çalışmak ama sonuçta kendisinde annesini bulmak mümkün olabiliyor/muş. Bazen de çocuk gibi davranabiliyor, partnerinden de ona annelik yapmasını bekleyebiliyormuş (sanırım bu dönemde cinsel ilişkiden soğumanın nedenlerinden biri de bu).
Evet, anneler ve kızları arasındaki 'meşhur' ilişkinin temelleri bu dönemde atılıyor. Kız çocukları, bir yandan anneden ayrışıp ("anne bu oyunda yok, anne gitsin çamaşırlarla oynasın", "baba yıkasın ellerimi, baba yaptırsın kakamı, baba uyutsun beni") birey olmaya çalışırken ("ben yapıcam, kendim yapabilirim") bir yandan da hala anne gibi olmaya çalışabiliyorlar ("o senin kocan değil, o benim kocam, sevgilim, tatlişkom, herşeyim" hadi bu tamam da benim gibi pet takmak istemesi, hatta tuvalet kağıdından bir parça koparıp kilodunun içerisine koyup bütün gün ben de pet taktım diye dolaşması... :-) Ha bir de benim annem olduğunu iddia etmesi... Belki de ben çocuk gibi davrandığım için, olur olmadık şeylerde onunla inatlaştığım için... Ama sağlıklı bir ayrışma yaşanması için anneye çok iş düşüyor. Erkek çocuk anneleri bu dönemde çocuklarının daha bağımsız olmasını desteklerken kız çocuk anneleri kızlarını kendi uzantıları olarak görmeye devam edip onların bağımsız bir şekilde gelişmelerine engel olabiliyormuş. Sağlıklı bir ayrışma için annenin de çocuğu bırakması, kendisini çocuğu üzerinden tanımlamaktan vazgeçmesi gerekiyor; ayrıca çocuğun bakımına mutlaka başka insanların da dahil olması gerekiyormuş.
Evet T.Su, istemiyorsan müzikle uğraşmak zorunda değilsin annecim, ama babanın izinden gidip matematiği de seçme :P Şaka bir yana kimsenin hayallerini yaşamak zorunda değilsin, kendin olacaksın, kendin olmalısın ve biz seni, gölge etmeyecek bir mesafeden, takipte olacağız. Ha bir de sevgilinle kaçacak olursan söyle olur mu ;) Yeni yaşın kutlu olsun canım kızım, seni çok seviyoruz!
19 comments:
ÇOK TATLISINIZ...
Yeni yasi kutlu olsun CadiSu'nun :)
Bir gun onlar calsin, biz oynayalim beraber, olur mu?
Guzel yavru, tatli anne babaciginla paylasacagin mutluluk dolu bir omrun olsun. Yeni yasin kutlu olsun! Operim o cok guzel bakan gozlerinden :)
İyi ki doğmuş Yavru Su... İyi ki doğurmuşsun Yavru Su'yu... Nice güzel yaşlara :)
Bu arada tam senlik bir yeni yaş yazısı olmuş bu Evren :) 3 yaş sonrasında gözlemim; erkek çocuğu annelerinin çocuklarının bağımsızlığı ile gerçekten bir anda rahata erdikleri... Kız çocuk annelerinin ise bu son seneyi nispeten daha gidiş gelişler ile yaşadıklarıydı. Oysa bu yolun başında kızlar sanki her işi daha hız kotaracak gibi başlamışlardı :P seni okuyunca bilimsel açıklamasını da bulmuş oldum :)
İyi ki doğdun YavruSu, nice mutlu,sağlıklı, güzel senelerin olsun. Umarım böyle bir aileye sahip olduğunun bilincinde ve sahip olduğun bu farkla gururlu ve mutlu olursun. Hayatın boyu şanslı ol güzel kızım.
İbrahör dilimizdeydi, şimdi çikolata amca da aklımızda olacak.Biliyor musun YavruSu, ben hoşuma giden, beni gülümseten sevdiğim, herşeyi eşime anlatıyorum,sen de bizim evde sevdiğimiz takip ettiğimiz çocuklarımızdansın. İyi ki doğdun.
İyi ki doğurdun Evren, nice senelere.Kaçmaz kaçmaz merak etme:)))
nice yaşlara!
"çocuğun bakımına mutlaka başka insanların da dahil olması gerekiyormuş" 3 yaşında yuvaya göndersek olur heralde, bizim kızın bizden başka bakacak kimsesi yok da :p
Yeni yaşın kutlu olsun Su. Evren ne güzel anlatmışsın, kendi annemle ilişkim şöyle bir aklımdan geçiverdi şimdi, sevgiler:)
Nice mutlu yaslara Yavrusu, hayatin hep böyle güzelliklerle dolsun! Harika bir yazi yine, tam da ihtiyacim oldugu bir zamanda geldi (kendi kizimla iliskim icin degil, biraz daha var ayrismamiza, ama kendi annemle olan sorunlarimi anlamamda faydali oldunuz:)).
Guzel ve dusundurucu bir yazi olmus, eline saglik. YavruSu'ya nice mutlu hzurlu yillar dilerim. O guzel yanaklarindan da kocaman operim:)
Yorumlara gelene dek, bunun ayni zamanda bir dogumgünü yazisi oldugu jetonu düsmemisti. Nice mutlu, saglikli ve ayrisik yillara :) Ben agzindan anne cümleleri ciktiginda sasiranlardanim :) "Sen bi sus anne!" diyorum sık sık :)
Nice guzel yaslara Yavru Su!
iyiki doğdun yavrusu, sen hayata merhaba dedin ve bize güzel bir ninni getirdin, biz onu abilerle ve ablalarla söyledik...seni çok sevdik...
İyi ki doğmuş Tülin Su :-) Sayesinde bu harika yazıları okuyoruz.
Bir erkek annesi olarak, tüm sancıların bizlere has olmadığını öğrendiğime de sevindim bu arada :-)
:)) Mutlu nice güzel yaşlar. Yavru su, sakın sevgiline kaçma. Kaçan kızın düğünü olmaz. Siz oralarda sıyrılmış olabilirsiniz, ama biz buralarda kapı cıgırdadı mı göbecikleri atmak isteriz. İkinci doğumda erimeyen göbeğimi bıraktım sevimli bebeklerin düğünlerine...
Nice yıllara güzel arkadaşımın güzel kızı. Sizi okumak her zaman günümü aydınlatıyor:) Aşkın peşinden gidecekse ben gitme diyemem ki:)
Nice güzel yaşlar olsun TatlıSu, CadıSu, cüssesi küçük aklı büyük Su, ve güzel Su:)
Doğum günün mutlu kutlu olsun sevgili YavruSu. Mutlu, güzel bir ömür senin olsun :)
Evren yazı yine cok guzel. Türkiye'den sevgiler, selamlar ve iyi yıllar...
Su'yum iyi ki doğdun..Nihan teyzenden sevgiler kuzum...Evrencim gitarın az büyüğü oğlum Emre'nin de var..arada alıp çalıp söylüyor:))öyle tellere vurmaktan ibaret bizimki:))gelecekte ne olur bilinmez:))
Yeni yaşı çok mutlu olsun YavruSu kuzumuzun :)
Post a Comment